30 Haziran 2010 Çarşamba

Eninde Sonunda Olacaktı

Biz artık minik evimize sıgmamaya başladık. Aslında çoktandır sığmıyorduk ama 3yıl önce can hiraş ev alalım kafamızı sokalım diye tepinen cesur ben o cesaretini yerini garanticiliğe bırakmış birine teslim etmiş gibiydim uzun zamandır.

Hep aklımdaydı artık bakmalıyız diye ama ilk adımı atamıyorduk. Zaten ben önemsemesem supermario 50yıl otursa artık yeter deyip harekete geçmez. Oyüzden iş başa düşünce Kutu'cumun haberlerinden birinde aklımda ışık yandı aradım sordum farklı fıyat dediler. Sonra başka haberi geldi o aklıma yattı aradım konuştum fiyatlarda bütcemize uygun tek adım evimizi satılıga cıkarmaktı.
Supermario'ya emlakcılarla konuşmasını söylemiştim. Dün geldi biri fotograflarını cekti  evimizin ama içim nasıl gitti. Aklımdaki fiyattan aşağıda bir rakam çıktı, neredeyse aldıgımız fiyata satmak mantksız oldugu için istediğimiz fiyattan olmasını ve zaman sorunumuz olmadıgını söyleyip satılıga cıkardık. Aslında supermario zarf attı aramızda bir konuşalım istersen diye adamın yanında ama duygusala bağlamadan ha bugun ha yarın illa cıkarıcaktık bugun olsun diye gerek yok dedim.

Supermario, minik evimizde yaşadıklarımızı anlattıkca ben tuhaf oldum. Kutu gibi şirindi bir odası daha olsaydı hiç kıpırdamazdım ama işte ileriyi düşünmemiz lazım.
Bakalım Hayırlısı inşallah istediğim gibi olur herşey.

Emlakcıdan sonra go gadget go yaptık dışarıya  hava değişikliği iyi geldi.

29 Haziran 2010 Salı

Takım Ruhu Faso Fiso

Bilmem ben öyle görmedim. Ne varsa taşın altına el birlikte sokulur. Başarıda paylaşılır mağlubiyette. Arkadaşlıktada biz'dir aşk'ta da iş'te de, hayatta da
Aslında hiç bir katkısı olmadığı halde başarılara ortak edilmiş insanlar, birgün bunun karşı tarafın mütevazi oluşundan olduğunu unutup kendilerini cidden kahraman sanarlar ya. Ne gariptir. Ne gülünesi. Hayır sen birşey yapmadın'ı ima ettiğinde aslan olur enik parçası. Ozaman ne söyleyebilirsinki Balonu şişiren sensin.

Hayatımın istisnasız her yanlışı buna çıkar. İnsanlara kendilerini fazla özel hissettirmemden. Ama bu özel yaptığım birşey değil ki. Ben arkadaşıma tek o arkadaşımmış başka biri yokmuş gibi davranırım, sevgilime hayat onun etrafında dönüyor gibi hissettiririm, İş yerime burası olmazsa olmazmışım gibi.
Temeli çok değer vermeye kırmamaya dayalı sanırım.

Ve tüm handikap burada başlar, benim aslında yere göğe koyamadığım hernevarsa, yukardan bana el sallamaya başlar. Her defasında derim kendime bu sefer çer çöp gibi davranıcam insanlara diye ama olmaz. Gene planlar yaparım, hayaller kurarım dahil ederim sonra bir bakarım adım geçmez.

Şu zamana kadar herşeyi biz diye söylediğim için bir baktım "ben" yok olmuş. Ben değince ağır gelmiş karşı tarafa. Sanki en hrçın yanını göstermiş yada olmayanı söylemişsin  gibi karşılamış doğruları. Ben demeyi ve insanları olduklarından daha fazla olmadıklarına alıştırmam lazım.

fotoğraf

28 Haziran 2010 Pazartesi

Sarı Gelin Aman

Cuma Yangından mal kaçırır gibi eve geldim üstümü değiştirip supermario'yu bekledim hemen cıkalım dışarı dıye. Optimum Avm'ne gittik ben 1,5 saatte istediğim mağazalara bakamam diye Supermario'yu bıraktım Media Markt'a indim yalnız dolaşmaya o da bitirmiş beni arıyor kıyamam sağda solda. Dün dedimki şuraya girelim ben oturayım sen gez dedi. Bende olurmu öyle şey gel dedim. Diyor ki sen getirdin hanım bizi bu hale cuma günü beni 2 magazaya daha cok bakıyım diye bırakan kimdi.
Yerim bu kocayı ben:D

Cumartesi uzun zamandır savsakladığım ev işlerine adadım kendimi. Detay yaptım kıyı köşe, 17:00 gibi supermario geldiğinde pestlim çıksada gayet iyiymişim gibi davrandım. Sonra tabi nereye kadar yiğitlik nakavt oldum, uzandım biraz yarım saat kadar sonra toparlandım. Uzun zamandır ilkkes cumartesi evde yemek yedik. Kabak graten'i çok seviyor supermario bende cok sevmeye basladım güzelde olmuştu ama tartıda öyle demiyor. Neyse nargilemizi yaktık sohbet muhabbet arada tv geceyi ettik.

Pazar uykumdan gram zevk almadan uyandım ama hava öyle güzeldi ki camları açtık güneşlikleri kaldırdık içersi aydınlık olunca keyfim yerine geldi. Karıkoca güzelde bir kahvaltı yaptık. Uzun uzun masada oyalanarak. En çok bunu sevıyorum zaten. Supermario'nun babası aradı kuzeni nikah davetiyelerini getirmiş onlara bekliyorlar. Kahvaltı bitmişti onlara ugradık yarım saat diye gittik 3 saat kalmışız sohbet güzedi vakit geçmiş. Ne giyinsem derdi zaten vardı düğüne şimdi tarih yaklaşınca hepten var. Ordan misafirimiz geliyor diye kalkıp eve geldik. Giyindik çıktık caddeye, Oturduğumuz mekanda Survivor Hakan'la Gizem vardı yarışmadan o agzını gevşek gevşek hareket ettirip bir cümleyi on saatte söylediği için Gizem'e, Sevgilisi oldugu halde gidip gizemle ilişkiye başladıgı için Hakan'a olan nahoşlugumdan hiç bakmadım ikisinede :P Zor ama yaa herkes laf atıyordu ikisine survivor pişt  kim kazandı diye.

Eve döndüğümüzde şaka time başladı. Ben onu zorluyorum o beni derken ben shitini cıkardım:D
Boğuşmak gibisi yok alt benliğimde hala bir erkek çocuğu yaşıyor kesin.

25 Haziran 2010 Cuma

Yerinde Olmak İstemezdim

Şu sıralar fena takmış vaziyetteyiz tortilla dürüm yapmaya. Ben ne yapsam diye düşünürken hemen canım bunu istiyor, supermario'ya ne istersin diye sorunca direk dürüm diyor. Bir dönem böyle oluyor bize biryemeğe takıp paso ondan yemek. Hele supermario işyerinde suluyemek yediği için akşam yemeklerinde patlıcanlı oturtma yerine hep aperatif şeyler istiyor.
Dün akşamda dürümleri yedikten sonra aşk-ı tantuni son bölümünü izlemek için ortamı hazırlamaya başladık. Nargileyi yaktı meyveleri hazırladı supermario dışarısı abartı derecede soguk oldugu için battaniyemizi cektik üzerimize ve 4gözle izledik. Gözyaşlarım aktı hatta dizi karakteri Adnan bey behlül ile bihter odadayken içeri girdiğinde supermario bile gerildi. Bugun buraya yazıyorum ileride belki gülerim kendime ama süper bir diziydi. Çok zevkle takip ediyordum son sezonunda izlemeye başlasam bile.

 Dizi bitti biz kritiğini yapıyoruz kimin yerinde olmak istemezdim diye, Ben Nihal'in yerinde olmak istemezdim sanırım bukadar masum bir aşk'ın karşılığı bu olmamalıydı. Supermario'da Ednan bey'in yerinde olmak istemezmiş. Hem kızı hem karısı hem yeğeni heryerden darbeli diyor:) 

24 Haziran 2010 Perşembe

Üşüdüm

Bugun Haziranın 24'ü. Kişisel yakın tarihimin son 5 yılını düşünüyorum ama ı ıh hiç bukadar üşümemiştim. Birde ben tarihleri eskiden çok çabuk hatırlardım ama artık özel bir gün'e yakınsa çıkarıyorum. Kendi matematiğimi kurmuş alt benliğim. 22 Haziran Nisoşka doğdu deyip ogünü nasıl geçirdiğimden yola çıkıyorum ve sonuç son 5 doğum günü böyle bir sıcak yok kayıtlarımda.
Birde uzun yolculuklarda hep gittiğim yerlerin km'lerini düşünerek hesaplarım nekadar kaldığını. Mesela 250 km diyor tabela uvv daha 1 Şarköy'lük yolumuz var o da 3 saat eder. Yaşadıklarıma ben" katmayı seviyorum sanırım.

Dün Supermario'nun annesinde toplandık maaile. Almanya'dan kuzeni ve eşi gelmişler bayağı keyifli geçti.  Firuu'nun 8 aylık bebeği uzun zamandır bebek görmeyen bizlere ne iyi geldi. Maşallah birde sevimli gık'ı çıkmıyor. Supermario onu korka korka aldı kucagına bir tutuşu var yakıştımı devamlı deyip durdu.
Sevgilim yakışıklı bir baba olacak zamanı gelince çok tatlıydı kucağında bebekle.

22 Haziran 2010 Salı

Haftasonu; Pazar Şile'de Deniz Keyfi

Cumartesi günü Nisoşka'nın doğumgününden sonra gece Yıldaşı aldık bize geçtik. Supermario ile gece 04'e kadar Pes oynamışlar. Ben insanca bir saatte uyudum tabi.
Sabah  gözlerimiz yuvalarından çıkmaya yeni hazırken çantaları hazırlayıp yola çıktık. Daha doğrusu ben hazırladım pireler uçuştu 2 kurt adamında üzerinde:) 
Supermario'nun hadi kahvaltıyı ikea'da yapalım fikrine meğer dünden razıymışız gibi atlayarak biranda güruh şeklindeki kalabalığın içinde oturacak sandalye ararken bulduk kendimizi. Ama benim üzerimde denize gidiyoruz diye plajlık elbise vardı devamlı ay dikkat ediyim oy dikkat edeyim şeklinde oturup kalktım. Binbir şaklabanlıkla kahvaltıyı bitirip Media Markt'a bakalım dedik ve o sırada Ps3 bize göz kırptı. Kırpmaz olaydı. bir baktık kasada ödüyoruz :D Saat 09:50'de Şile'ye diye çıktığımız yol'a 11,30'oldu hala orda burda
 dolanıyorduk.
40 dakika'da Şile'ye ulaştık.Bu yaz Şile sezonunu açmış olduk. Aslında limandan giricektik ama Yıldaş iyi yüzemiyor diye kumsala geçtik. Su çok güzeldi, dalgalıydı denizin köpüklerinin arasına atlayıp karaya vurma yarışı yaptık. Çocukluğundan beri su kurbağası olan supermario ikimiside ezdi geçti tabiki. Voleybol oynadık. Su da en çok kim kalır yarışmasında  hakem olarak ben vardım supermario ile yıldaş yarıştılar. Biri dipteyken öteki çıkıyor söyleme diyor supermario dipteyken yıldaş söyleme diyor her ikisinede gözkırpamarak adeletli bir yarış yönettim:D
Evet iki erkek yanyanayken su'da omuza almaca oynuyorlar eve boğmacada oynuyorlar. Ben kaydırma kısmında yanlarında olsamda ah bir kız daha olsaydı bizde güreşseydik diye iç geçirmedim değil. Dışar ıyyy deve güreşimi ne  banel dedim tabi bu repliksiz deniz keyfi geçermi.
 Fotoğraflar çekildi 5taş oynandı, kumlarda tüneller kazıldı, 10 aylık bu sibirya kurduyla aşk yaşandı ben uzaktan sevdim gözlerimle:D Gökyüzü iyice kapayınca hadi dedik toparlanalım. Yola çıktık ve daha Şile çıkışında trafik başladı. 17,30'da çıktığımız yola 2,5saatte 15km yol gidince 4'lüleri yakarak geliş istikametindeki boş yoldan devam eden arabaların peşine takıldık. Ters istikamette 30km hızla giderek yarım saatte İst'e ulaştık. Sanırım böyle yapmasaydık 21,30'u bulurdu eve girmemiz. Aç karınlarımızı Burger'a girip doyurduk sonra eve tam gaz. Öyle yormuş ki su beni. 22:00 de uyumuşum. Supermario ve yıldaş pes'e daldılar gene.
 Benimki kurt, sağdaki supermario'nun papağanmış üstündeki de ibikleri:D, soldaki yıldaşında batman'miş. çok yaratıcıyız sanırım:D

18 Haziran 2010 Cuma

Çok mu Tutucu oldum, Bak bu bile Mahalle Baskısından

Bazen serzenişlerle doluyor içim. Şişiyorum şişiyorum..

Ülkemiz için batı'dan uzaklaştılar diyorlar ya, Araplara doğru yol aldı.
Dün akşam oynanan Fransa Meksika maçının hakemi Yani dünya kupasında Fransa gibi bir ülkenin maçının teslim edildiği hakem Sudi Arabistanlı.
Düşünüyorum, Dünya kupasında tükenmeyen uğultu Vuvuzela'yı
Bizim ev sahipliğimizde böyle birşey olsa insanlarımız tribünlere zurna kemençe ile gitse direk küçümserler.

Geleneklerimizden utanmak gibi birşey var artık. Yeni trend bu.
Bakıyorsun ay kına gecesi mi? ıyy
Diş buğdayı mı ? ıyy
Yöresel kıyafet mi ? ıyy

İçinde benimde bulunduğum yanlışlar var, böyle konuşunca kendim hepsini doğru yapıyormuyum hayır yapmıyorum. Ama asıl olay da bu zaten. Neden bukadar uzaklaşıyoruz özümüzden. Neden telkinler hep yabancı yapmışsa doğrudur?

Cemil İpekçi anlattı tv duydum, eskiden kadınların gerdek gecesinde gelin dua'nı çıkarınca damat üzerinde 2rekat namaz kılarmış. Evlilik kurumuna, kadın'a aşk'a  Gösterilen mahremiyete bakarmısın. Allah'ın huzuruna en masum şeyle çıkıyor.

Şimdi diş buğdayını baby shower'lar, kına gecesini bekarlığa veda'lar aldı.

Devamlı kendi kültürünün yaptığı herşeyi küçümseyen bir millet olduk çıktık.  Bugün dünya'da hangi öğretiler daha çok ilgi çekiyor. Hep özünü korumuş milletler.

Birde deriz ya ay Türkiye'nin yerini bilmiyor hala deveye bindiğimizi sanıyorlar.
Tabi sanarlar sen kimsin ki? Özün ne?
5. sınıf bir ülke, daha kendi vatanaşın sana değer vermiyor elin yarım akıllısı neden tanısın bilsin.

Ben şilî'yi nasıl tanımıyorsam bilmiyorsam o  uruguaylı da beni bilmez Bir İngiltere Almanya değilsin ki..
Sen Türk'sün ama kendi kimliğini Batı'^ya onaylatma ihtiyacı duyan'

17 Haziran 2010 Perşembe

Atla Gel Sende

Yaz'ın en güzel zamanarı geçiyor Haziran ayını bile yarıladık. Ama Supermario'nun mesaileri yüzünden bahçe'nin tadını çıkaramıyoruz. Çiçekler kurumuş hep bakımsızlıktan. Benımde hiç çıkıp tek başıma oturasım yok. Süpürmeye bile elim gitmiyor. 1 aydır resmen iş yapmaz yemek yapmaz oldum evde supermario yok diye.
Geliyorum kendime aperatif birşeyler hazırlayıp yayılıyorum tv karşısına. Ya da bazen oyalanmak için birşeyler kesip biçiyorum. Dün akşam uzundur yememek için direndiğim makarna yaptım kendime.
2 Dolu tabak yedim nasıl bir vicdan azabı. Göbeğim 3 aylık hamile gibi şişti, bol asitli kola'yıda zerk ettim bünyeye oh gelsin kaloriler gitsin kaloriler.

Bugun Regaip Kandili. Allah herkesin dualarını kabul etsin.
Kısmet olursa akşam eve gidince dua edeceğim, nefes aldığımız her dakika için şükürler olsun.

15 Haziran 2010 Salı

Ilıca& Alaçatı Son Gün

Tatilin ikinci ve son günü Pazar sabah uyanır uyanmaz bavulu toplayıp Çeşme'de kurulan yanı başımızdaki köy pazarına uğradık. Domatesler aldım mis kokulu, deniz fasülyesi sonra girit kabağı, deniz börülcesi ve kabak çiçekleri aldım tam sahil kentine yakışır sebzeler.Pazarcılar esnaf değil hepsi ailece bahçelerinden getirdiklerini satıyorlar. Öyle tatlılardı ki. Adamlar İstanbul'a zor gider deseler ıslak gazete kağıdına sardılar kabak çiçeklerini o şekilde getirdim eve. Ve dün akşam yaptım zeytinyağlı olarak hm hm da hm hm olmuşlardı meşakatli ama yapması:)
Alaçatı'ya doğru yola koyulduk, Hem kahvaltımızı yaparız hem denize orada gireriz diye. Ama supermario Çeşme'de bir kartpostalda Ilıca'yı görmüş beyaz kum deniz falan bir uğrayalım istersen dedi. Tamamen şansa döndük o sapaktan. Ve çeşme'de bulamadığım masumiyet buradaydı bayıldım bayıldım bayıldım.
Önce İskele kısmını dolaştık kahvaltımızı yaptık. Her ev her sokak her detay özenle masal gibi kurulmuş. Şirince'den sonra gördüğüm en masalsı yerdi Ilıca. 
Reklamlarda Maldivleri gösterdiklerinde abartmış renkleriyle oynamışlardır diyordum ama burayı beyaz kumu, turkuaz denizi Ilıca'da gördükten sonra dedim cidden doğruymuş. Çok beğendik ama Alaçatı'yı daha çok duyduğumuz için daha güzeldir diye buradan ayrılıp oraya doğru devam ettik. 
Alaçatı köy havasını korumayı başarmış, Rüzgarlı haliyle surf için, yolda gene otostop çekerken aldığımız çift bize nerelere bakmamız gerektiğini anlattılar. 
Bu fotoğraflarda oldukça havalı duruyor bu plaj ama sadece burası denize girmek için tek yer ve denizi taşlı. Zaten genelde butik oteller var. Sahil şeridinin büyük bölümü surf için kapatılmış. Ama gezilebiliniyor.
Otostopcu arkadaşlarımızın:P sölediğine göre milyon dolarlık evlermiş Port Marina evleri, koya sıfır teknelerle giriliyormuş önlerinden. Biz Alaçatı turumuzu bitirip Ilıca'nın denizinin daha güzel olduğuna kanaat ederek oraya dönmeye karar verdik. 
Ilıca'ya girer girmez yeniden aynı konuşmalar dilimizdeydi, Özellikle Sheraton Otelin sahil şeridi müthişti.Böyle birşey olamaz İncecik bembeyaz bir kum, su cidden içtiğimiz su kadar berrak, yavaş yavaş mavi turkuaz ve lacivert olarak dağılıyor. 
Yüzmeye doyulmaz ama ara verdiğimizde muz'a bindik. Grup öyle keyifliydi ki makara gırgır 15dakika denizde bir oraya bir buraya savrulduk. Ama fotograf makinamızı almamışız yanımıza diğer çiftin ve kızların makinalarındaki fotoları istedik. Mail adresimi verdim bakalım unutmayıp atarlarsa koyarım fotoğraflarıda.
Deniz öyle güzeldi ki, fanteziye bak ki alıp eve getirmek istedim, Aklımızda kalbimizde hala orada. Sezen Aksu boşuna şarkı yapmamış Kalbim Ege'de kaldı diye. 2 güne sığan süper verimli bir tatil oldu. Senelik izinlerimize kadar beni oyalar:) Supermario hala mesailerde çünkü
Dönüş yolunda İzmir'de Bornova'ya uğrayıp karınlarımızı doyurduk, 
İzmir çıkışına kadar bize arkadaşlık eden bu bulutuda eve getirmek istedim, Oraların herşeyi ayrı güzel sanki.
1380 km'lik yolculuğumuz bitti ama tadı damağımızda kaldı.
Sayısal Lotoyu tutturursa Supermario söz verdi alıcak bir tane ev Ilıca'dan Shereton'ın orası favorim:P

14 Haziran 2010 Pazartesi

Karı&Koca Haftasonu Kaçamağı, Çeşme,Alaçatı

Oysa Cumartesi Yeşo ile Bebek Şenliğine katılıp, Pazar'da Şileye gideriz diye düşünmüştüm. Supermario 22:00'de eve geldiğinde taşan enerjisini maaşına zam yada ek ikramiye olarak algılasamda başta, yerimden kıpırdamadım. Meğer C.tesi tatilmiş nasıl havalara uçtuğumu anlatamam. Salonun ortasında kendi sesimizle kendimiz dans ettik. Şu sıralar uzun mesaileri beni çıldırtmış olmalı. Başta benim planıma sadık kalsakda biranda dengeler değişti ve Çeşme'ye gidelimmi derken bulduk kendimizi. Olurdu olmazdı derken supermario makinadaki çamaşırları asarken bende bavul hazırladım. 23:00'de yolda plan yapar haldeydik.
Hem plan yapıyor; Önce Çeşmeye gideriz, Urla'ya da uğrarız aa Alaçatı da mutlaka gitmemiz gereken yerlerden" hemde ağzımız kulaklarımızda yarım saat içinde otobanda şehirler arası yolculuk yaptığımıza şaşırıyorduk. 02,30'da Bursa Mc donalds'da yemek arası verdik uyku gözümüzden akıyordu. Mc'in açık otoparkında, yanımıza aldığımız pikeleri üzerimize örtüp 03:00- 05:00  uyku arası verdik. Öyle tatlıydıki arabada uyumak. 05:00'de uyanıp yola devam ettik.
İstanbul -İzmir 556 km 6,5 saatte ulaştık. Önce Urlayı gezdik. Ama Çeşmealtını daha çok beğendim ben. Evler masal gibiydi. Urla Halkı yardımsever olsada sorduğumuz soruları bilememeleri şaşırttı. Nereler gezilir? Neler yapılır? Kafa dinlemek için tatlı bir yerdi.Emekli olduğumda yaşamak isterim deniz kum güneş.
Çeşme'ye vardığımızda önce otele yerleştik. Çeşme Merkez'de Sesli Otel'de kaldık. Lüks beklentisi olmadan Otel'e çok para bayılmadan tüm gün gezip sadece uyumak için Otel'e gireceğimizden ihtiyacımızı karşıladı. Aç olan karınlarımızı Kumrucu Şevki'de doyurduk. İstanbul'dakilere göre çok minikti. Supermario beğenmiş olay ekmeğinde bitiyor dedi. Ben yemedim tabiki salam sosis sevmediğim için, Bana göre patates kızartması, Çalışanlara göre çipss'le doydum. FB'nin çevirmeni Samet'de ordaydı, Supermario baştan aşağı fb tshirtü ve şortuyla olunca çok ilgi gösterdi:)
Çeşme'de deniz süperdi ama hiçbiryeri bilmediğimiz için ve evler sokaklar birbirine benzediği için epey dolaştık.Yolda deniz'e gitmek için otostop yapan çiftleri alıp hem onlardan gidicek yerler öğrendik hemde onları sıcaktan kurtarmış olduk. Önce Aya Yorgi Koyundaki paparazi beach'e gittik. Ardından Dalyanköy'deki Kocakarıplajına. Denizin mavisi daha önce hiç görmediğimdendi.
 Artık şehirleşmeye başlamış Çeşme hem çok büyük bir İlçe, hemde  müthiş huzur veriyor. Neredeyse katlı bina yok hep villa tarzı evler ve en eskisi bile çok bakımlı. Yeşillik içinde her evin bahçesi otoban kenarlı envai renkde çiçeklerle kaplı. İnsanlar çok cana yakın. Biz bir koyu bulamadık sorduğumuz araç sahibi yolunun üstü olmamasına rağmen bizi oraya kadar götürdü.
Saat 18:30'a kadar denizden çıkmadık. Yüzdükçe yüzesimiz geldi. Su çok güzeldi.
Akşam  Önce karnımızı doyurmak için sahildeki Bistro Penguen'e oturduk. Balıklarımızı söyledik biramızı söyledik, sahil bir yanda diğer yanda yunanistan'ın Sakız adası manzara şahane. Yan masamızda da Mustafa Denizli vardı. Bjk'yi rahatsızlıgından dolayı bıraktığını söylemişti. Ama masası envai çeşit içki doluydu nasıl bir rahatsızlıksa bu:P 
Birde balık restorantlarında genelde kediler dolaşır burada adam kediler yüzünden oturmayacagımızı anlayınca bende makina var kaçırıyor demişti. Şaka sanmıştık. Sonra bır baktık cidden öyle belinde telsiz telefona benzeyen alet basınca bir ses yayılıyormuş biz duymuyoruz ama kediler duyup kaçıyorlar. Müthiş bişeydi çantama koymayı düşünüyorum. 
Yemekten sonra etrafı keşif ve her tatil beldesinde bulunan hediyelik eşya satan dükkanları gezdik. Sakız reçeli aldım denemek için sabırsızlanıyorum.
Rumeli Dondurmacısından Sakızlı dondurmalarımızı aldık ve Otele doğru yola koyulduk yarım gibi.
Supermario  iyiki gelmişiz deyip durdu minik tatilimiz boyunca, bende iyiki dedim senin gibi kafadengi bir kocim var karısı hayal kurunca kocası oturalım amann boşver yapmıyor destek oluyor.
Sen olmasan benim aklıma gelmezdi yarım saatte bu çılgınlıkları yapmak iyiki varsın beni hep çok sev dedi.
Tek arzum bebimiz oluncada kafamıza eseni istediğimiz an yapabilmek:)

Bodrummu Çeşme mi ? denir ya hep. Bodrumun gece hayatı çeşme'nin denizi doğası diyorum.

Yarın: Ilıca& Alaçatı yazısı

10 Haziran 2010 Perşembe

Dövdürdük

Aslında ne çok şey birikti 3 haftadır supermario'nun sabahlara kadar çalışması beni hem üzüyor hem sıkıyordu. Cuma sabahlayınca işyerinde cumartesi izinliydi ve geç uyandı 13:00 gibi kahvaltı etmeden aku'yu ziyarete gittik evine. Onu çok iyi gördüm çabuk toparlanmış ve enerjisi yerindeydi. Ayın 27'inde iş başı yapıcak msn'im onsuz bomboştu, aşkı tantuni onsuz yarımdı:P
aku'nun evinden ilginç bir çiçek bayıldım bayıldım

 Supermario'nun uzun zamandır dövme yaptırma isteği vardı. Hatta deneme için asetatlı kalemle kendisi çizmiş kocaman bir T koluna bak böyle istiyorum diye. Nekadar yaptırma dur baska birşey gelir aklına desemde dinlemedi. Bebişlerimiz olunca ensesine isimlerini yazdırıcakmış tatlı geliyor kulağa :) Basdık gaz'a gittik dövmeciye.
Bir harf için dakikalar yetmedi neredeyse saatlerce orada kaldık. Çocuk bize harf karakteri göstermekten felak oldu. En sonunda T harfine alta eklenmiş Ö harfinde karar kıldım. Kıldım diyorum çünkü supermario'ya kendi dövmen sen karar ver dedikce senin içine sinmesi önemli diyip beni stresse soktu.

Çocuğun eli hızlıydı bileklerimizdeki dövmelerden bile hızlıca bitirdi koskoca dövmeyi. Bayağı kanadı ama keyfi yerindeydi hiç takmadı kocim. He bu arada kahvaltıyı 17:00'de yaptık anca sıra geldi:P
Bende omzuma istiyorum ama o sırada canım istemedi, bakalım keyfim nezaman istiycek :)
Bittiğinde güzel olduğunu görmek herşeye değiyor sanırım.

Pazar günü ise İş dünyası programında Şampi pide'nin sektördeki yerini anlatan bir program izledik izlemez olaydım canım nasıl pide istedi öyle böyle değil biz gene kahvaltı yapmadan 14:00 gibi güzel bir pide yapan yer bulmak üzere yola koyulduk. O kuşbaşılı pideyi yerken kapanan gözlerim dile gelse peh. süperdi

Karı Koca kahve dünyasında attık yorgunluğumuzu, çay kahve kültürümüz olmadığı için çok sık tercih etmiyoruz hadi gidelim diye.Supermario damla sakızlı türk kahvesi söyledi gazete okurken dalmış hafif soğumuz kahve'de o nunda bır içişi var sanki buzlu kolayı tepesine dikiyor:P Bende cheesecake dışında farklı birşey yiyim dedim ama berbattı.

Akşam evimize dönüp zörvayvırı izledik :P

8 Haziran 2010 Salı

Yağmurla Gel

Ben Evlenmek için tarih düşünürken aklımda yaz gelini olmak vardı, Hayatının en önemli günlerini Mart ayında yaşamış ve herdaim kara kış'a maruz kalmış biri olarak en azından evlilik yıldönümlerimiz temiz hava'da kutlayalım istiyordum. Ben eylül demiştim, hafiften essin rüzgar hafiften güneş güzel bir ay diye. Supermario ve ailesi neden okadar beklicez haziranda yapalım deyince Haziran'a kaydı tarih. Çok yakın tarih stresslerimi bir kenara atıp Tamam dedim o da güzel hava günlük güneşlik olur.
Böyle bir yağmur olamaz, Tuku senin kaderin yağmur yaş alsana alsana diye ardı ardına vurdu kroşeleri hava bana. Silecek yetişmedi o derece bir yağmur. Moralimizi bozmadık neticede piknik yapmaya gitmiyoruz diye:)
Ataşehir Develi'ye ulaştık sonunda. Lador'dan inip kapıdaki Şemsiye tutan vale'ye ulaşana kadar ıslandım saçlarım fönlü değildi Allah'tan üzülürdüm sanki şarr diye biri su tuttu tepemden. Hediyemi pazar günü almıştı zaten, ne alıyım sana dediğinde ayakkabı dememe artık şaşırmıyor. Aşırı yoğun 15günlük mesailerinden dolayı bu seferlik süpriz olarak olmadı bilakis bana sordu ne istersin diye bende normalde böyle bilerek hediye alışverişini sevmesemde ayakkabı dedim ve afettim:P
Bende hediye alıcak zaman bulamadım ama varlığım hediye diye düşündüm:P Nasıl bir megalomanlıktır bu yarab!  Garson bana bişi demiş bende menü'yü istermisiniz anladım "tabi tabi" yaptım. Çünkü busefer değişik birşey yemek istiyordum. Mezeleri getirdi ben sadece çiğ köfte ve salata ve beyti istedim baska birşey istemiyorum dedim. Garsonda çiğ köfte zaten gelicek burdan bir arzunuz dedi. Bende istemediğimi belirttim. Supermario da meze arabasına baktı baktı baktı ve ensonunda patlıcan ezme aldı. Ben onun zoraki aldığını anladım ama bişi demedim sadece baktım. O da ben patlıcanı cok severim diyerek yemeye başladı.
Saatler sonra garsonun mezelerden birşey istemisiniz dediğini benimde gayet net bir tonda tabi tabi dediğimi bunun üzerine gelen mezelerden hiçbirşey istemeyince garsonu boş göndermemek için meze seçtiğini oyüzden yediğini söyledi:D Ben mezeyi menü anladım dedim, karışıklık olmuş ama ben diyorum zaten benim kocama herşey satılabilir dünyanın en kolay vicdan yapılabilir kalbine sahip,  bir bana zorluk cıkarıyor :P
Bir ara kayboldu yemekteyken Lavoboya diye, Lador'a bindiğimde oturduğum koltukda çiçeği görünce saçlarındaki tshirtündeki ıslaklığın sebebini anladım yüzünü yıkamamış işler çevirmiş gene:)

2 senenin özeti bir gece daha yaşadık, Nice sağlıklı, aşk dolu yıllara:)