27 Şubat 2012 Pazartesi

Karar zamanı

Bir süredir aklımda bebi'ye yeni bir blog açıp oraya mı yazsam burayı şifrelesem mi handikapı.
Sanırım karar verdim şifreliyorum blogu, çünkü ben daha ıncık cıncık yazmak istiyorum, bu gün yedi yemedi kaşını kaldırdı hayde eller havaya yaptı. Yani daha anne daha buldumcuk bir blog. eskiden bu kadarı da yazılırmıymış sanki bir tek kendilerinin çocuğu oluyor diye düşündüğüm kadar detaylı :)
Hı hı evet öyle sınırsız uçsuz bucaksız büyük bir duygu ki, insanı maymuna çeviriyor sevgisi.
Ben de o fırtınaya kendimi zevkle teslim ettim tadını çıkarıyorum.
Daha önce blogu okuyan kendinden bulan, aman neymiş bıdı bıdı yazıyor diyen, seven sevmeyen benle birlikte 4yıl geçiren herkese bir ara.

Ama bu sefer biraz daha bize özel olacak, İçerde parti var havasında olmasın ama bir kaç gün içinde Tuku mode off :)

13 Şubat 2012 Pazartesi

Küsüşcek Vakit Yok

Supermario ile ilişkimiz bebi'nin aramıza gelmesiyle yeni bir boyut kazandı. Mesela küsüşcek vakit bulamıyoruz. Öyle hızlı yaşıyoruz ki dönüp bakınca eskiden olsa altından kalkamazdım dediğim şeyler aslında. bebi,iş,ev, ev işleri, sosyal hayat,supermario. Ama öyle rayına oturuyor ki herşey evet yıpratıcı ama oturuyor işte.
 
Sanki içimden onlarca tuku çıkıyor biri işe gidiyor, biri evi topluyor, biri çamaşır asıyor biri topluyor, biri yemek yapıyor, biri bebi'yle ilgileniyor, biri ütü yapıyor, biri dışarı çıkıyor, biri supermario'suna bulaşıp kaçıyor, biri ailesine yetmeye çalışıyor, biri kendine uyumak için zaman kolluyor, biri gezmeye gidiyor.
Yazarken yoruldum ama yaparken uykusuzluk dışında beni çok fazla zorlamıyor bir zaman sonra rutine dönüyor. Alıştım hepsini yapmaya ama bir tek bebinin özlemine alışamadım. Dinmiyor namussuz hep gülen suratıyla aklıma düşüyor mis kokusunu anında içime çekmek istiyorum. Hoş onu da tecrübe ettim ki evde sadece oturup bebek bakmak da hakikaten meşakatli bir şey. İşe geldiğimde en azından kafam dağılmış oluyor 7/24 cocukla yalnız olmak da laylay değil. Hakkını yememek lazım evde oturup bakan annelerin. Devamlı ilgi bekleyen, ağlayan bebekle baş etmek zor. Hoş hayatı sadece bebekle ilgilenmek olan insanlarda var. Kaç yıldır evli olup yemek yapmayı bilmeyen, zaten yemeğini yapan evini toplayan yardımcıları olan insanlar Onlara sorduğunda nasıl gidiyor diye bin tane dertten muzdarip olmaları acaba ben mi hero onlar mı zero dedirtiyor yalan değil.
Bu hafta sonu Supermario ile kaçtık ikimiz öyle karı koca, üşüye üşüye sokaklarda yürüdük. Donduk ,zıplaya zıplaya koştuk, çekiştirdik birbirimizi yollarda. Öpüp kaçtık. Deli gibi özleyerek döndük gene bebi'nin yanına. uyanır uyanmaz ilk gözünü açtığında kaptık gene kucağımıza. Bu gün annem bizde tam şenlik oluyor ev hepbirlikteyken.

9 Şubat 2012 Perşembe

7ay neymiş ki

Tecrübe ettim ki, bundan önceki 7 ay hiç bir şeymiş.
Asıl macera şimdi başlıyormuş.

Oto koltuğunda bağlı durmaktan, 5 dakika yalnız kalmaktan, uzun süreli oturmaktan,
kucakta gezmekten, karanlıkta uyumaktan sıkılan sıkıldıkça bize saran bir bebi var artık.

Ve biz aciz anne baba ona hoppidi, tapşini, fış fış kayıkçı, ce ee, abuf yapmaktan kafasına huni geçmeye bir kala, saatler 01:00 keyfine göre 02:00 olmadan gözünü kapamayan 75 cm'lik cüce karşısında maymun oluyoruz oluyoruz peh boşa.

Ayakta durup etrafı izlerken, kollarımızda mecal kalırsa mutlu edebildiğimiz kısacık anlar olarak geçsin kayıtlara.

 Gözünü sevdiğim ilk üç ay mumla arıyoruz seni.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Uçamayan Kuş

Uzunca biriktirince yazacaklarını, zor oluyor nereden başlayacağını bilmek.
Bir kere tarihe not; 29 ocakta başlayan son 30küsür yılın en soğu günlerini yaşadık İstanbul'da-6'ları gördük, İzmir'e bile kar yağdı o derece coştu hava. Kar yarım metreyi geçti bizim evin önünde dahi, yüksek kesimlerde insanlar mahsur kalıp evden çıkamamışlar.  1 hafta sürdü. Uzun zamandır ben böyle kar v kış görmemiştim.

Şimdi bizden neler yazsam ki ,

ayaklarını ağzına sokmaya çalışmanı mı, hagu diye yeni kelimeni mi, adını söyleyince kafanı kaldırmanı mı, babanı görünce ayaklarını ellerini aynı hızda iki yana sallayıp ağzından sular aka aka ona gitmek istemeni mi, beni yemeğe çallışmanı mı evet evet dişlerin feci kaşınıyor olmalı kucağıma alınca yanağıma yapışıp anneyi yemeğe calısıyorsun :p kalabalığı çok sevmeni mi, ayakta durabildiğini mi, hastalık yüzünden 15 gündür yıkanmayışına karşı Allah'ın bir lutfu o bebek kokunu hala alabiliyor oluşumuzu mu, çok meraklı bir böcük olduğunu kumandayı sana vermedik diye çığlık kıyamet ağladığını mı, kumru kuşu gibi devamlı sesler çıkarıp bir dakika yalnız kalamadığını mı, desteksiz oturabildiğini mi, artık oyuncaklarınla çok rahat oyalanabildiğini mi?

Artık akşam ya da sabah kahvaltılarımızın maksimum 10-12 dakika olabildiğini mi, asla durmuyorsun ne mama koltuğunda ne oyuncaklarınla yemek yerken 100 km engelli koşmuşuz gibi hızlıca bitirip seni kucağına alıyor birimiz diğerimiz yarışa yalnız devam ediyor.

Geçen koskoca 7,5 ay da özellikle ilk üç ay reflü yüzünden devamlı kustuğun için, geceleri ya da gündüz tükürüğün boğazına kaçtığında morarıp boğulma tehliken olduğundan ki sıkça bunu yaşadığımız için 3 ay yüzüstü yatıp dakika yanından ayrılmadığımız zor günler geçirdiğimizi unutmuş gibiyim sanki hiç o kadar küçük olmadın hep böyle ele avuca geliyordun ve güllük gülistanlık büyüdün gibi geliyor. Eski fotoğraflara baktığımda bazen unutmuşum bu halini diyorum insan algısı ne çabuk değişiyor. İş ev sorumluluklar arasında bunaldığım anlarda bile bir kere dahi of'lamadığımı yazmak istiyorum. Bu beni motive ediyor şükretmek.