21 Aralık 2011 Çarşamba

hippi

Bebi akşamları 8 gibi uyuyup 9 gibi uyanıyorsun kafana estiği anlarda,
sonra gözler faltaşı gibi açık 01,02 Allah ne verdiyse
ama şunu farkettik biz, sen uyuyunca seni deli gibi özlüyoruz.
Bazen o uyku seanslarında ağzından emziğin düşüyor kıpraşyorsun vs gözlerin açılıyor o saniye supermario seni kaptığı gibi kaldırıyor oğluşum diye.
Uyusun diyorum kaldırma diyorum ama bir yandan boynuna dalıyorum,
 Yeni uyanmış bir mayışık bebekten daha güzel ne olabilir.
Mutluluk anlayışı değişiyor insanın,
uzaktan bakıp dudağını büzüp ağlaman beni yanında istemen  deli mutlu ediyor beni mesela.
Seni seviyorum kivilimuzlu tartöletim :)

19 Aralık 2011 Pazartesi

ikimiz

Bu hafta sonunun çoğunu Supermario ile birlikte geçirdik. Arkadaşlarımız dahil geçen hafta olduğu gibi bebiyi anneannesine bıraktık. El ele gezdik, sarıldık, üşüdük, bebi'yi düşündük, gittiğimiz yerlerde bebiyi sordular gülüştük. Vicdan azabı çektik onunla geçireceğimiz vakitten çalıyoruz diye. İç hesaplarımızı deştik. Sonra unuttuk içtik, yedik geceyi yarıladık. Özlüyorum yalnız kalmayı ama bebi öyle bir duygu ki onu daha çok özlüyorum. Hem diyorum baş başa olalım hem diyorum yetti hadi gidelim:) Pazar gününü ona adadık gezdik 3'müz. Pek mutluydu gezenti.

15 Aralık 2011 Perşembe

pişt

Pişt yakışıklı,
teşekkür ederiz dün bize 23:15'de uyuma şansı tanıdığın için.
Yorgun bir günün ardından nasıl tarifsizdi. El ele tutuşup hişt pişt uyanmasın diye parmak uçlarımızda odaya girip yorganı kaldırırken bile ceylan gibi korkak halimizin tek sorumlusu sensin Coni.
Bu gün içim sıkılıyor bir yanım eve gidip seninle oynama telaşında bir yanım supermario'yu evde bırak bebi'yi de al dışarı çık diyor. Supermariom bitanecik sevgilim beni niye bırakıyorsun dese söyleyecek sebebim de yok :p içimden öyle geldi desem kabul de etmez.

bakalım akşam kadar 179 kere fikrim değişir zaten:)

12 Aralık 2011 Pazartesi

o cumartesi gecesi yok mu

Çok geç geldik eve 02,30'da bebiyi anneannesinden aldık 03'de evdeydik.Yatağına sorunsuzca yattı kendimizden geçmiş sadece uyumayı bekleyen biz 15dakika supersonik bir uyku çektik derken. Çığlık kıyamet film koptu. Her zaman yaptığım gibi sütünü hazırlayıp biraz pışpışladım bana mısın demedi. Her saniye artan sesi sonunda supermario'yu da kaldırdı. O başladı ninni söylemeye sustu sakinleşti dedik kapadı gözünü dedik ı ıh. Karanlıkta kucağına alıp odanın içinde dolaşmaya başlayınca gülücük atıyor yatınca ortalıgı ayaga kaldırıyordu. O bir gülücük atınca biz bin mayışıyorduk. Sanki uyumuş uyanmış da oyun zamanı gelmişti 03:30'unda gecenin.
sabah 06,30'a kadar yapmadığımız maymunluk kalmadı.Ayağımda sallarken uyumuş sonunda benim boynum artık nerede bir çıkıntı bulup yasladıysam ağrıyordu deli gibi. Üstüm açık donmuşum. 08:30'da aynı ağlama sesiyle koğuş kalk yaptık. Uykusuz, beynimiz bile uyuşukken emziğini ağzına takma çabaları, gözlerimiz kapalı el şaklatmalar kedi kuş yapmalar 10:00'a kadar sürdü. Sonra Supermario alıp salona gitti bebi'yi , sandım ki yarım saat geçti bakamadı döndüler. Yanıma geldiklerinde öğlen 14:00 olmuş saat halbuki yarım saat gibiydi. İçeride oynaşmışlar 1 saat uyumuş bebi o sırada supermario kapamış gözlerini. Sonra cincücüğü gene vizyonda. Yanıma geldiklerinde Supermario, hadi öpelim anneni uyandır prensesi dedi bir baktım suratına emzik ağzından kaya kaya gülüyor limonata. Uykusuzluk mu kaldı huysuzluk mu kaldı. Uçtu hepsi bir gülücüğüyle.
15:30 gibi kahvaltı yaptık. Sevgilim uykulu ama hevsliydi güzel bir masa hazırladık birlikte. Bebi hepimizi gömecek enerjisiyle çığlıklar ata ata fış fış kayıkcı oynunu oynadı kendi kendine. Dinlendik, bebiyle, boğuşmaca, gıdıklamaca, tepemize çıkarmaca oynadık.

Bir de erkek artık oturuyor dinlendire dinlendire. Yatınca ortalık ayakta ama salla baş oturunca pek mutlu. Dünyayı kurtarıyor ifadesi var suratında.

O geceden sonra bir kere daha düşündük de gerçekten ne lezzetli bir şey anne baba olmak. Tüm yorgunluğunu anında unuttuğun. Tarifsiz..

7 Aralık 2011 Çarşamba

gönderiyor

Sana bir teyze bakıp aa bu çocuk Atatürk'üme benziyor sarışın mavi gözlü inşallah aydınlık geleceğimizin yarınları olur dedi.  Teşekkürler diyebilirdim. Ne denebilirdi ki yutkundum. Televizyonlarda kendini bilmezlerin siyasi bir kimlik deyip ona bile dil uzatmaya başlandığı günlerde yarınlar olman fikri gururumu okşamadı değil.

Dün yanındaydım süt iznim nasıl hızlı geçti gene. Pazartesi günü bir naneydin ki. Anneannene hiç gülmemişsin bolca istifra edip, pofuduk yanaklarını buldog kuçuları gibi iki yana salıp vakit öldürmüşsün. Akşam bizi görünce neşen yerine geldiğine annem isyanlardaydı bir gülücüğe neler verirdim diye:)) Sonra anladıkki mideni üşütmüşsün dün evde seninleyken yediğin herşeyi geri gönderince anladık iyice. Yanında olduğumundan mıdır genede keyfin yerindeydi.

Akşam babaanne ve dede'de bize geldiler hafta sonu araya girince 4 gün oldu göremedik diye isyanlardaydılar. Sen de onları özlemişsin yapmadığın şebeklik kalmadı. Çok seviyorum kocaman bir ailede elden ele kuzenlerinle halalarınla anneannen babaannen dedenle vakit geçirmeni.

Bu akşam fb 6s maçı var Supermario bizi evden gönderiyor çok bağırırsa sen korkarmışsın diye. Yolcuyuz bu akşam :)

5 Aralık 2011 Pazartesi

sızlıyor

uf nasıl deli bir özlem bu. Şuan tek yapmak istediğim şey evde senin yanında olmak. Hafta sonu öyle güzel bitmeyecek gibiydi ki. Alışırsın diyorlardı? diner özlem duygun diyorlardı? ı ıh hiçbiri olmadı dinmiyor ki. Dün gece gene yatmadan önce yatakda fısır fısır seni konuştuk. Sen duyup uyanma diye elimizle ağzımızı kapatarak gülüşümüz yok mu. Limonatam burnumun direği sızlıyor annecim seni düşündükçe. Telefonda fotoğraflarına bakıp videolarını izlemek kesmiyor.

1 Aralık 2011 Perşembe

Öyle mi

Supermario yanına gitmiş şimdi canlı telefon bağlantısı yaptı bana
Konuş babacım anneyle dedikçe Nasıl saydırıyorsun habağı hubuğu höööö .
Gözlerim doldu annecim, babanın arkasından ağlamaya başlamışsın kapıdan çıkınca yoğurdunu yemeyerek protesto ediyormuşsun.
Son 3 saat yanında olmaya.

25 Kasım 2011 Cuma

Diyorum Sana Yat

Hey Sen Adamım 7,735 gram 66 cm'lik bir dev olmuşsun.
Dün gece 23:57'de yatağa girdim öyle tuhaf geldi ki uyku tutmadı.
Alışmışım 01:30'da yatmalara nasıl erken geldi nasıll.

Sarı kafa çok alıştın geceleri uyanınca yanımızda yatmaya. Supermario seni ezmesin diye aranızda tost oluyorum. Artık yatağına alışsan diyorum annecim.

Akşam bu fotoğrafı çekeceğiz diye canımız çıktı ben ayağını tuttukca kıkırdayıp durdun. Çok gıdıklanıyorsun, kasıklarından, boynundan, koltukaltından. Bezini değiştirmek adeta cümbüş eğlence bize. Bekliyorsun resmen gel gıdıkla diye ellerini sincap gibi üst üste koyup yüzünde tebessümle. Her öpüşüp koklaşma törenimizden sonra hıçkırık tutmasına alıştık artık. Korkuyoruz seni güldürmeye. Ce ee yapıldığında anlamaya başladın. İnteraktif yapıyorum senin ellerinle benim gözlerimi kapatarak :p

Bu akşam anneannnlere gidiyoruz seni çok özlediler, biz de onları. Bu gece orada kalıcaz. Akşam banyo günün çıpır çıpır. Seni çoook seviyorum sarı kafa.

22 Kasım 2011 Salı

Erkek Şahlandı

Yat ı ıh, kucakta gez ı ıh,
 Derdi oturmakmış elimizden destek alıp kalkıyordu 3 aydır. Ama artık yatarken kendi kendine yüzü kıpkırmızı olana kadar kendini kasıp kalkmaya başladı o sırada kimin elini kolunu kaparsa oturuyor. Sebze çorbalarının gücü adınaaa!

Düşünüyorum çenesine dokunup agu dediğinde nasıl mutlu oluyorduk her gün farklı şeyler öğrendikçe mutluluk şekil değiştirmeye devam ediyor.

Evdeyken yaptıklarını not alıcam telefonuma unutuyorum yazarken ekrana bakakalıyorum. Çok güzel bir arşiv oluyordu 3 yıldır bu blog bana. Şimdi Bebi'li anların bol olduğu makaron tadında bir hal aldı.

A bir de Supermario Seni Seviyorum!

21 Kasım 2011 Pazartesi

o ne ki

Bizim evde uydurmasyon ağlamalarına gün geçtikçe yenilerini ekleyen,
züüübüğğğ zübüüüü diye ağlayan bir minnak var.
Gel de yeme..

18 Kasım 2011 Cuma

zamanla


Zamanla büyüyor muyum kalbim mi alışıyor ya da herşeyi oluruna mı bırakmaya başladım bilmiyorum.
İşyerinde olan şeyler üzdü hala baloncuklar içimde ama bir kabulleniş var. Bebi'nin etkisi mi, düşünecek zamanım mı yok, hayat daha mı hızlı akıyor artık. Aslında 3 kişi olunca endişelerde aynı oranda artıyor ama bilemedim tuhafım. Yani iyiyim, iyi olmam tuhaf zaten. Bu hafta böyle geçti.

* aynada kendini görünce kahkahalar atıyorsun, supermario'nun sesine hala bambaşka tepkiler veriyorsun, oda'da yanından ayrılınca gözlerinle bizi takip edip ağlamaya başlıyorsun, camdan bakmaya bayılıyorsun artık devamlı geçen arabalarmı ilgini çekiyor bilemiyorum sabah akşam farketmez en ağlak anlarını öyle geçirebiliyoruz, bir odadan diğerine geçince ilk işin etrafı incelemek oluyor salyaların aka aka gözlerini kocaman açıp nasıl iştahla süzüyorsun, oto koltuguna oturunca dışarı çıkacağımızı biliyorsun doğdugundan beri gezdiğimizden olsa gerek, tuvaletini yaparken dilini dışarı çıkarıyorsun anlıyorum kaçın bomba geliyor dememle patlaman bir oluyor çok gülüyoruz bu haline, ellerini feci emiyorsun neredeyse gırtlagına sokucan, geceler uykusuz geçiyor cok geç uyuyorsun, parmağımı elinde tuttugun zaman gözlerin kayıveriyor güven veriyor olmalı yanında birilerinin oldugunu bilmek, yatak odamızdaki yatağının üzerindeki hayvanlara bayılıyorsun arkadaşların diyoruz onlara biraz oynayıp hevesin geçince arkadaşlarıyla arası bozulmuş deyip alıyoruz yanımıza, yüzüne bakıp alakasız bir mevzu konuşsak bile gıkını cıkarmadan dinleyip biz gülünce gülüyorsun ve biz seninle büyüyoruz. Evimiz tadından yenmez oldu. Birbirimize hareketlerini anlatıp gülüyoruz. Seni çoook seviyoruz annecim çook!

15 Kasım 2011 Salı

bilmem ki ne yazsam

Dün kötü şeyler oldu şirkette, benim patronumunda olduğu 11 kişiyi çıkardılar akşama doğru. İşin komiği aynı gün tasfiye edilip aynı gün söyleniyor olması. Nasıl yıkım oldu insanlara. Biz ayfertito ile buz kestik.
Eve nasıl düşük bir moralle gittim anlatamam. Yol boyunca aklımda milyon tane soru işareti bitmeyen baloncuklarla,
Eve gidip bebi'yi görünce, o balık gibi çırpınıp gülücük attıkça dağıldı herşey gitti stress.
Bu gün buz gibi şirketde gene aynı teraneler.
Yerine kimi atarlar, sıra bizdeyse, herşeyin hayırlısı, peki sonra?

14 Kasım 2011 Pazartesi

Kaçıncı bu biten


3 kişilik kaçıncı haftasonumuz bu bilmiyorum. Tek bildiğim herşeyi hep birlikte yapmak öyle güzel ki.
Tadından yenmez geçti gene.

11 Kasım 2011 Cuma

Batı İstediği Kadar Yırtsın Orada İşler Farklı Yürüyor

Enfes bir kurban bayramı,
minik bir lokumla tadından yenmez geçti. 
Dün yıldaş ve asl geldiler akşam, gece bizdelerdi makra gırgır vaktin nasıl geçtiğini anlamadan 3,30'da yatan bünye'nin yorgunluğu, sabah bebi'nin yorganı kafasına kadar çekmiş hık pık sesiyle 05:55'de uyanınca iyice coştu. Onları evde bırakıp çıktık. Asl c.tesi gecesi dönüyor hollanda'ya tadını alamamıştık oysa ki.
Bir de içimden fışkıran bu şevkat bu çocuk sevgisine dur diyemiyorum. Ben ki önceden çok çok çok dikkatimi çekmezse hiç bakmazdım çocuklara, şimdi yoldan geçen çocuğun düğmesini iliklememişse üşüyeceksin deyip ilikleyesim geliyor. Trafikte çiçek satan çocuklar için ağlasayım da cabası. Bir de geçen Van depreminden sonra bayram'da çocukları çekmek için kanallar gitmiş, 8-9 yasındaki bir kız kaç yaşındasın değince 3 dedi, muhabir sen 3 değil daha büyüksün okula gitmiyor musun dedi, kız babam kızlar okula gitmez diyor değince bende film koptu. Öyle masumlar ki Allah hepsini korusun.

Bu bayram babamın ziyaretine bebi'yi de götürdük. Şansına hava güzeldi sarıp sarmalayıp gittik yanı başına. Onu görmesini öyle isterdim ki... Dedesine baktı mavi mavi. Babam Bebi'yi görseydi eğer çılgına dönerdi eminim. Çok severdi onu. Çok özlerdi. Ben de çok özlüyorum 14yıl geçti ama dün gibi herşey. Minik erkeğim keşke görebilseydin dedeni ,herşeyden habersiz baktın etrafına. Ah bir görseydi babam da seni..

3 Kasım 2011 Perşembe

Püskürttü

Bebi için birşeyler aldık biz. En son ne için bu kadar heyecanlanmıştım hatırlayamadım düşününce.
Dün supermario'ya da dedim kendimize almayıp başka biri için yapılan birşeye bu kadar sevinmek bu kadar heveslenmek.
Dün akşam gittim gittim baktım , yetmedi sabah evden çıkmadan gittim baktım.
eve gidince gene bakıcam muhtemelen. Pek mutluyum.

- Akşamları artık bizimle yarıma kadar oturmaya başladı, şarkı söyleyip duruyor aynı nağmede bağırmalarına bu ismi taktık, daha kibar en azından. Dün ilk kez sebze çorbası içti yüzünün o buruşuk ifadesini görmek dilini dışarı çıkarıp püskürtmesini unutmıycam. Acıkmaya tahammülü sıfır resmen ortalığı birbirine katıyor.

- Bu arada evimizi kiraya verdik ben vermeyelim diyordum hala kıyamıyordum supermario bir anlık gaflet anımdan yararlanıp verdi geleni bebi için biriktirelim doğru bir taktikti zaten :)

Akşam gidip birşeyler bakıcaz ona alışveriş yapmaya bayılıyorum.

1 Kasım 2011 Salı

şimdilik hayal

Bir hayalim var benim artık supermario'nun da hayali ;
evliliğimizin 5. yılında tekrar gelinlik damatlık giyip,
yemyeşil uçuş uçuş bir yerde yalın ayak tekrar evlenmek,
Ama öyle tantanalı değil, gösterişli hiç değil en sevdiklerimizle sıcacık  tekrar kutlamak o büyülü günü,
ve hayalin içinde artık bebi'de var. 2 yakışıklı erkeğin kolunda olmak çok cezbedici.
Gözümde kare yazarken bile canlanıyor, heyecanlandırıyor beni.
Kaldı 1,5 yıl bakalım o vakit geldiğinde bambaşka telaşlara düşmemiş olursak ne güzel.
Arşivde yerini alsın hayalim.

para biriktirmeye şimdiden başlamalıyız :)

çok zenginim

Çakıl taşları batmaz olur mu batar elbet çıplak ayak gezersen.
Onları hissetmeyecek, önemsemeyecek,umursamayacak kadar zenginim.
Misler misi annem, yakışıklı minik adamım, biricik sevgilim, kafamı olur olmaz şeylere harcamayacak kadar az zamanım, sahiliklerinden şüphe etmediğim dostlarım, kabına sığmaz kırıntı tanesi mutluluklarım var.

bu kadarı yeter zaten fazlasına ihtiyacım yok..
Zenginim çok..

foto

31 Ekim 2011 Pazartesi

Ne Olsun

Kişisel tarihimize bir çentik zamanı.

Cuma günü nezle oldum sağ gözüm şıpır şıpır işe gitmedim sana dokunmaya korkuyorum geçecek diye ama el mahkum ikimiziz. Akşamı bir şekilde yapıyoruz Supermario geldiğinde artık devir teslim ona veriyorum mümkün olduğunca uzakta duruyorum sizden. Bitki çayları nane limonlar bana mısın demiyor vakit geçtikce dahada kötüleşiyorum. Senin de bir enrjin var bebi yerinde duramıyorsun sürekli oyun istiyorsun.

O gece siz Baba Mario ile birlikte salonda, ben yatak odasında karantinada. Yarımı geçiyormuş uyuduğunda Baba Mario'nun takati kalmamış. Normalde üşengeçtir, uykuya düşkündür canı birşey istesin kalkmamak için vazgeçer. Ama sana karşı o kadar hassas ki gece birlikte yatmayı seninle o istedi, baba oğul uyudunuz. Sabaha karşı 5 gibi uyandım yanınıza gelip baktım Super Mario'nun üstü açılmış kolu senin ayaklarını tutuyor kendinden geçmiş haberi yok ama hala aklı sende. Bana hiç dokunmadınız sabah 10'a kadar uyudum. Supermario 1 haftadan önce toparlayamazsın diyordu oderece kötüydüm ama ne olduysa sabah hiçbirşeyim yokmuş gibi kalktım. En kötüsü yanında olup bana karşıdan gülücük attığında seni sıkıştıramamaktı.

Bir de bu ay ki kontrolünde mama ile 800 gr almış 7 kilo 100 gram olmuşsun, boyun 5,5 cm uzamış 65,5. Emmeye devam ediyorsun ama daha keyfi. Doktor sosyal bir bebek olduğunu söylüyor, çevreye tepkilerin etrafa ilgin çok yüksek. Ve mutlu bir bebekmişsin onun yanında gülerek uyandın her zamanki gibi. Bu onun huzurlu mutlu olduğunu gösteriyor dedi. 6 aylık olarak gelseydiniz bu rakamlara o zaman normal derdim, şimdi gayet iyi gelişmiş dedi. Maşallah oğluma. 2 iğne daha oldun ilkine tepki vermedin ama ikincide biraz ağladın biz Supermario ile sana seslendikce mahsun çapkın yandan yandan gülücüğünü attın gene. Doktor çok gülüyor bu haline. Oyuncu diyor sana. Supermario'da kendine çektiğini herşeyden zevk alabilen biri olduğunu söylüyor minicik bedenin üzerinden kendi çıkarına felsefe yükleme peşinde:)

Ve güzel bir haber annem bizde. Bir şenlik hali evde. Dün akşam aldık onu bize getirdik. Çok özlemiş seni biz de onu. Pek yüz vermiyor bize varsa yoksa sen:) Mutluyum bu gün sen sıcacık yatagından çıkmadın anneannen yanında daha ne olsun.

He bi de ek gıdaya geçtik. Dün 2 tatlı kaşığı elma ve armut suyu içtin. Sonrası kabus devamlı ağlak gözleri kıpkırmızı oturmaktan, ayakata durmaktan yatmaktan hiçbirşeyden mutlu olmayan bi çocuk geldi evimize.  En sevdiğin şeylere bile dudak büküyordun. Dr. karnını ağrıtabilir meyvse suyu demişti büyük ihtimal ondan oldu. Bu gün gene deneyecek anneannen, olursa biraz ara vericez. Sırf bu yüzden 2 tatlı kaşığı patates kabak çorbanı vermeye korktum. Akşam söyleyene söyleyene uyudun o halini bile seviyorum yalandan ağlayıp saydırıryorsun ya bayılıyorum..

27 Ekim 2011 Perşembe

Adamım

Minik karıncam, evimizin en yakışıklı erkeği :) Supermario pek gururlu sana söylediğim her güzel şeyi üstüne alıyor nasıl olsa bana benziyor diye. Olsun annecim burnunun ucuda bana benziyor :p
5 gündür artık gülücüklerin yerini kahkahaya bıraktı. Çenebaz adamım benim tüm gün konuşsak tüm gün karşılık vereceksin, öyle susmadan virgülsüz konuşuyorsun ki kıpkırmızı oluyorsun  tamam annecim anladım diyorum  ama ı ıh heyecanla anlatmaya devam ediyorsun :) Oyuncak aldım geçen gün sana piyano sesler çıkarıyor Supermario senden çok oynadı. Evimiz seninle öyle huzur dolu ki. Hergün şükrediyoruz her gün.. iyiki geldin bebi.

24 Ekim 2011 Pazartesi

4 ay Geçti

Güne mutlu uyanmayı özledim desem..

Bebi bu gün tam 4 aylık. Onu gözümüzden sakınalı 4ay geçti. Supermario geçen dediki o bize değil biz ona muhtacız. Düşünsene yanımızda olmadığını o gene alışır, bak bırakıyoruz sabahları babaannesine farketmeden yokluğumuzu kalıyor, ya biz akşam delirircesine seviyoruz yanında olamadığımıza üzülüyoruz işte o yüzden biz onsuzluğa alışabilirmiyiz o kokuyu aldık birkere bırakabilir miyiz? İşte tam da böyle. 4 ay alışmak için çokk büyük bir zaman..

Dün işte ülkem gene kan gölüydü. Türkiye tarihinin 3. büyük depremini Van Erciş'de 7.2'lik bir koca bir yıkımla binlerce yaralı yüzlerce ölümle kabus gibiydi.

İşte orada bir haber kanalında gördüm 4 aylık bebeği ve karısı enkaz altında kalan adam hüngür hüngür ağlıyordu. İçimden birşeyler koptu boğazımda hala yutağamadığım bir yumru. Gözyaşlarım durmadan aktı. Hakikaten artık hiçbirşey olmamış gibi davranmak Ayıp. Gerek sosyal yaşamda gerek sosyal medya'da iki deprem 1 şehitleri dilinde manşet yapıp farklı mecralarda hiç olmamış gibi yapmanın zamanı değil.. Ne yapabilirsek elimizden ne gelirse yapmalıyız. Çoğu karo şirketi enkaz bölgesine gönderilen kargolardan ücret almıyor. Çocuklarının olmayan giysilerini göndermek, kendi kıyafetlerimizden göndermek hiç de zor değil.
Kimse sıcak yatağında rahat yatmamalı bu kişisel vicdan olayı değil artık İnsanlık vicdanı.

20 Ekim 2011 Perşembe

Sen Ben O konuşmazsak ?

Türkiye bu acıyı yıllardır çekiyor. Her gün bir askerimiz "hiç için" ölüyor. Savaş çıksa eminim kayıplarımız bu kadar fazla olmaz. 2 gündür Türkiye yas'ta. Hakkari Çukurca'da tam 26 asker şehit oldu 22 asker yaralı. 1993 yılında Bingöl'e yapılan hain saldırıda verilen 33 şehitten sonra en büyük kayıp.

Neredeyse her il'de insanlar toplanıp yürüyüş yaptılar protesto etmek için. Adı resmi makamlarca konmasada bireysel olarak herkes yasta. Hep diyorum bu kadar demokrasi bizim ülkemize fazla. Neymiş infial olmasınmış sağ duyulu olalımmış herkes acısını içinde yaşasınmış. Hayır ne münasebet sesimizi çıkaracağız. 99 yılında Serdar Ortaç "bilinmeyen dil"in propagandasını yapan adama karşı sahnede 10.yıl Marşını söylemiş ve belkide hayatı boyunca yaptığı en haklı hareketi günümüzde bu "çok seslilik" yüzünden çıkan tepkilerden çekinerek gençlikti hataydı diye açıklayarak dolanır olmuş. Öyle sindirdilerki artık verdiğimiz tepkilerden utanır olduk.

O zaman ki Başbakan Bülent Ecevit hükümeti 1999 yılında Genel Kurmaydan giden özel tim istihbarat ekipleri ile  Kenya'nın başkenti Nairobi'deki Yunan Büyükelçiliği'ne sığınan "köpeği" İstanbul'a getirdiklerinde nereden bilebilirlerdi 12yıl boyunca pışpışlanarak kendine özel bir ada'da kuş sütüyle besleneceğini. Şuan hala kaçak olsaydı en azından g.t korkusu olurdu şimdi içerden sıcak sıcak herşeyi yönlendiriyor. O bebek katiliyle aynı havayı solumak kanıma dokunuyor Ülkem adına acizliğimiz kanıma dokunuyor. Dünya birbirine kafa tutuyor Fransa hiç alakası yokken Libya'ya saldırma hakkını kendinde görüyor, Amerika heryeri talan edebiliyor biz canımızı yakan adamı elimizde yandaşlarıyla birlikte meclise kadar sokup adına da özgürlük diyip ona buna yaranmaya çalışıyoruz.

Yeter  hakikaten bu eziklik.

18 Ekim 2011 Salı

yoruluyorum sanki

Bu gün mızmızlanmak istiyorum biraz
Bebi'yi göremediğimden yakınmak istiyorum. İş kadını, ev kadını, supermario'nun karısı, bebi'nin annesi, sosyal yaşantının bir parçası olmanın hepsinin bir arada ne kadar zorlaştığından yakınmak istiyorum.

Servisten iner inmez koşturarak önce bebi'yi babaanne'den alıp üstünü giydirip eve geçip üstünü çıkarıp kendi kıyafetlerimi salonun en müsait yerine bırakıp, ne kadar görsem kardır mantığıyla kucagımda bebi onu koklaya koklaya mutfağa gidip mamasının suyunu hazırlamaya başlarken, Supermario'ya etrafı toplamasını tembihlerken, onu mamasını yedirmek üzere Baba Marjo'ya verip mutfağa yemek işine girişirken saatin hızla geçtiğini gördükçe, Bebi'nin gözlerini ovuşturduğunu gördükçe, beynimde saniyeler içinde gözümde beliren fotoğrafda onu hızlıca sallayıp uyanmasını istemem bencillik mi.

Ben yemeği hazırlamışken, bebi uyku &uykusuzluk ikileminde çoktan huysuzlaşmaya başlamışken, saat çoktan geçmişken, uyumayan ağlak bebi'yi en azından ten teması olsun kokusunu alabileyim diye kucağıma almışken,

artık sabah 6'dan beri ayakta olan bünyemin yorulduğumu hissetmişken, Supermario'nun sen benimle ilgilenmiyorsun hiç nida'larını duymamla bunun bir rüya olduğunu zannetmişken,

koltukda uyuya kalmışken, yatağa dişlerimi bile fırçalamadan geçmişken, gece üçbinyüzelli kere uyanmışken, artık kalkmaktan yorulmuş yatağın ayak ucuna kıvrılmış üşüdüğüm için uyandığımda sabah ezanını duymuşken ,

yeni bir gün başladığını aynı sirkülasyonu çamaşır, temizlik, bulaşık, ütü vs gibi ek katkılarla geçeceği gerçeğini hatırlarken biranda unutup bebi'yi göremediğime ağladım akşam. Sabah kocaman şiş gözlerle işe gelmemin kamufle etmek için dinlendirici gözlüğümü takmamın sebebi bu.

Çok özlüyorum onu.

13 Ekim 2011 Perşembe

ekim ayındaymışız daha

Bebi, ben kasım ayındayız sanıyordum ekim'deymişiz meğer. Geçen yıl bugündü yazımı bir ay sonra yeniden yayınlıyayım en iyisi:) Hep senin yüzünden aklımı karıştırdın:)

Evde dün sen kavgası vardı ben diyorum özledim ver bana supermario diyor özledim ver bana.
Supermario'ya gülücüklerini kıskanıyorum ben o kadar debelenirken onunla ilgilenmeni de. Sakalları ilgini çekiyor olmalı  yoksa başka açıklaması yok :p

Sabahları  evden çıkarken seni giydirip hızlıca evden çıkmak saniyelere karşı yarışmak çok zorluyor bizi. Bu düzene alışacağız elbet ama kar kış gözümü korkutmuyor değil. Ben önceden kar yagsın dediğimde ayfertito yağmasın çocuk üşüyor sabahları dediğinde onu anlar gibi yapıp anlamadığımı bu yıl anladım :)

Akşam bir çığlık attınki sorma emziğini elinle  kaldırıp havaya doğru tutup tekrar ağzına yamukca sokmanı flash haber altyazısıyla izledik :)

Seni seviyorum su kaplumbağam.

11 Ekim 2011 Salı

geçen yıl bugündü

Geçen yıl bu gündü. Karma karışık oluşum. Hiç bilmediğim duyguları korkarak kucaklayışım.
Nereden bilebilirim ki müthiş bir şey yapmışız, artık dünya o'nun etrafında dönecek.
Lafta değil cidden eve uyumadan onu görmek için servisten inince koşarak gideceğimi
Saatlerce uykusuz kalıp hiç bitmeyen bir sabırla ilgileneceğimi
Anneliği bu denli seveceğimi

Baba olmanın Supermario'ya bu kadar yakışacağını
Uyanırken bile güleryüzlü bir bebek olacağını
Önce gerinip sonra gülücük atınca içimizin yağlarını eriteceğini
Evimize ınga sesinin bukadar yakışacağını
Sen kötü gazlar yüzünden kıvranırken en önemli mevzumuzun bu olacağını
Şimdiye dek sen olmasan asla sahip olamayacağımız en güzel titri anne baba olmayı senin sayende anlayacağımızı
Nerden bilebilirdim yaşamadan bu duyguyu. 27 yıllık hayatımda yaptığım en güzel şey oldun Bebi.
Geçen sene bu gün hayatımıza girdin gireli.

10 Ekim 2011 Pazartesi

buldumcuk

Cuma günü bebi, ben, annem Palladium'a gittik. Yemeğimizi yedik dolaştık bebi'ye bakmaktan kendime neredeyse alışveriş yapmadığımı farkedince bu sefer kendime çalıştım. Bebi ile yalnız dışarı çıkmak ayrı bir heyecan oluyor ama itiraf edeyim puseti iterken sırtım çok ağrıyor eve geldiğimizde pertim çıkmıştı. Supermario da arkadaşlarıyla Almanya Türkiye macına gitti. Yenildik 2-0  .

Cumartesi keyif yaptık balık gecesi, Pazar bebi'nin tatlı kuzeni Cansınoşki'nin doğum günü vardı. Baba oğul bir örnek kıyafetleriyle beni gene hasta ettiler. Şuan sanırım aşkın double halini yaşıyorum.

Tattığım en güzel duygu annelik, her gün biraz daha bağlanıp, hergün biraz daha yanında her an olamadığıma üzüldüğüm.

Bazen buldumcuk mu oldum diyorum. Herkes bu kadar çok mu seviyor ben mi abartıyorum.
Öyle masum ki..

7 Ekim 2011 Cuma

Olmaz mı

Dün  Supermario dediki bu pamuk surat'da traş olmak zorunda kalacak.
Bebi, minik erkeğim sen hep lokum kalacak gibiydin,
büyüyüp koca bir adam olacağın gerçeğinden uzak bir hayat yaşıyordum
ta ki Baba Marjo söyleyene dek.

Hep böyle kucumda uyusan çapkınlık yapsan seni içime saklasam olmaz mı?

Bu aralar favorin ellerini yumruk yapıp onlara pür dikkat bakmak. Nasıl keyifle her gördüğünde keşfettiğin ellerini inceliyorsun. Attığın çığlıklar bizim konuşmalarımıza karşılık olarak saki diyolog şeklinde aguların bitiriyor.

4 Ekim 2011 Salı

Bundan sonra herşey hızlı yaşanacak

Koştur koştur indim servisten. Supermario işyerinin önünden geçerken arkamdan seslendi göz ucuyla öpücük atıp devam ettim yoluma. Hızımı hiçbirşey kesmesin bir an önce kavuşalım diye.

Nasıl özlemişiz birbirimizi. Ben daha annecim diye seslenmemle, sen başladın kendince sayıklamaya çığlıkların ,ellerini ayaklarını durmadan hareket ettirmen herkesin ortak fikriydi özlediğin. Ya ben, gözümün baktığı her noktada sen vardın. Biriyle konuşurken onun yüzünde seni görmekte neyin nesi. Hem de ellerini ağzına almış yandan yandan gülerken.

Bir kere daha farkettim sen herşeyden herkesden önemli ve özelsin.

25 Eylül 2011 Pazar

Onsuz Bir Gece

Dün arkadaşlarımız evlendi. 3 yıl önce bizim evlendiğimiz yerde ve bebi'yi ilk defa bıraktık akşam babaanne ve dedesine. 3,5 saatti belki ama bana öyle uzun geldiki.
Arabanın ön koltuğuna oturmak tuhaf bir duyguydu. Yanımızda olmayışı resmen boşluktaymışız gibiydi. Devamlı onun o an neler yapabileceğinden bahsettik düğünde birbirimizi zor duyarken. Dans ederken kulaklarımıza onu fısıldayıp yaptıklarına gülüp durduk.

Döndüğümüzde eve bizi camda karşıladı uyumuş uyanmış da bizi bekliyormu. Arkamızdan meğer öyle cok ağlamış ki artık hıçkırıklara boğulmuş sonra uyumuş duyunca dayanamadım tabi. İçim eridi..

Yarın 40'ı taşınmamıza denk geldiği için yapamadığımız mevlüdünü yapıcaz Annemlerde. Bu akşam ilk kez anneannesinin evinde kalacağız hep birlikte.

23 Eylül 2011 Cuma

Stres

Anneler hasta olamazmış 2gün önce öğrendim. Sıtma terleme istifra hepsi beni buldu kolum kanadım kalkmıyordu bu gün iyiyim şükürler olsun. Bebi'yi emzirmek bile dünyanın en zor işi geliyordu. Eskiden hasta oldugumda çorba içmek için yatagımdan zor kalkarken bebi için o bitmiş halimle bile düzenini bozmadan devam ettim meğer eskiden hasta olmak ne kolaymış şimdi çok daha zor. Dün annem geldi hem bana hem bebi'ye hem benim  kaprisli hastalık halimi çeken Supermario'ya enerji oldu.
Bu gün Bebi'nin 3. ay kontrolü vardı. Her ay 1 kilo alan miniğim bu ay 600 grm. almış. Dr. işe başlayacak anneler de bu stress süt'e yansıyor, yaşıyoruz bunları dese de ben gözyaşlarımı tutamadım. Zaten çok ama çok stres var üzerimde çalışmayı her ne kadar özlemiş olsam da Bebi'den ayrılmak hem de o tam ele avuca gelir kıvama gelmişken bırakmak öyle zor geliyor ki anne olmayan anlamaz. Ben önceden anlamıyordum  mesela. Sürekli çocuklarından bahseden insanları komik buluyordum. Annelik hali o duygu yoğunluğu öyle başka bir dünya ki herşey ayaklarınızın altından kayıp gidiyor dünya bir o bir kendin etrafında dönüyor. Bu duygu da işte yaşanmadan bilinmiyor.

Supermario işten geldiğinde resmen bebi'nin üzerine atlıyor oynuyor seviyor öpüyor  özledim diyor içine çekiyor kokusunu şimdi onu daha iyi anlıyorum. Daha işe başlamadan hemde. Daha bebi'den ayrılmadan özlemeye başladım bile.

Dr. SMA gold mama önerdi. Diğer markaların tadı lezzetli oldugundan bebekler hemen alışıyor ve anneyi emmeyi reddediyormuş. SMA protein vitamin bakımından herşeyiyle güzel ama lezzeti annesütünden iyi değilmiş. 3 kutu sipariş verdik eczaneye yarın geliyor maması. Ben işe başlayınca da hem benim sağıp bıraktıklarım hem mama takviyesiyle yeni bir beslenmeye geçicez. Günler çabucak geçmesin....

17 Eylül 2011 Cumartesi

Geceler

Minik Sütlacım, geceler boyu uykusuzluğumun sahibi. Dün akşam 22 kere emziğini attın. 22 kere kalktım verdim. Bir aydır ellerni yastığın altına koyup yatıyorsun. Önce sandık ellerin sıkıştı oraya çıkaramıyorsun çıkardık geri soktun :) sonra ellerin üşüyor sandık çünkü neredeyse 35 derecede soguk elli gezen bir yapın var, eldiven taktık yok gene soktun meger öyle yatmayı seviyormuşsun:)

Baba Marjo diyorki gece susadım desem su istesem vermezsin. Kaç aydır of demedin beklenmeyecek performans. Sabrımı yüzündeki bir gülücüğe peşkeş çektim. Herşeye bedel biliyor musun.  Okuyacağın zamanlar geldiğinde anne bana sütlaç diye mi hitap ediyordun. Erkek adama sütlaç denir mi diyeceksin belki. Ama tüm abidik gubidik lakapları takıyorum sana. Yalnız kalamayan oğluşum benim yatağa koydugumda hıçkıra hıçkıra ağlayan oğluşum. Bu gün makyaj yapıcam bir kolumda sen bir elimde  göz kalemi şaka gibiyiz.Bir mutafaga koşuyorum ocaktaki yemeğe bir sana koşuyorum .  Günler su gibi geçti sana daha doyamadan 2 hafta sonra işe başlıyorum artık.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Egü

Tatil'de sere serpe yatan bir bebek. Eve girmek istemeyen bir bebek. Artık oto koltuğunda uyumaya kanmayan bir bebek. Hayatımızın odak noktası bir bebek. Uykudan bile gülerek uyanan bir bebek.

2,5 hafta önce acaba bize gülerken gerçekten anlıyor mu da gülüyor diye bir anda deney yapasım geldi. Konuşma tonundan daha yüksek bir sesle bebi ne var ne istiyorsun deyip kaşlarımı çattım 3-5 kere tekrarladım. Dudaklarını büzüp örtünün altına bir girişin vardı ki hayatım boyunca unutmıycam. O halini görür görmez sana sarılışım omzumda 5 saniye kadar ağlayıp yüzüme bakınca tekrar gülüşün. Seni yicem en sonunda o olacak bak.

19 Ağustos 2011 Cuma

İlk Oyuncak

Yatmadan önce boğazından tutup çekiyorum uzun boyunluyu. O da tıngır mıngır uyku müziği çalıyor senin için. 1,5 haftadır bizimle bu turuncu ayak sen ilk zamanlar tepki vermiyordun son 3 gündür hangi tarafına koyduysam kafanı oraya çeviriyorsun. Bazen çok uyku bastırdığında boynunu çevirecek mecalin olmuyor gözlerini sesin geldiği yere köklüyor gözünü kırpmadan dinliyorsun.  Sen ne anladın da tutuyorsun onu?
Yerim minik ellerini.

Az önce öğlen uykundan önce bir oynaştık bir öpüşüp koklaştık ki. Hiç uyu istemedim bencilce.
Yanına yatıp Anneye sarıl diyorum nasıl kıkır kıkır gülüyorsun. Videolara çekmekten her halini bilgisayarın  belleği yetmeyecek öyle tatlı ki her hareketin sanki seninle yeniden keşfediyorum ben de herşeyi. Karanlık bir odaya girince gözlerin büyüyor Lador'da tünelden geçerken kocaman açıyorsun gözlerini o korku ifaden bile bitiriyor bizi. Minik lokum, akşama arkadaşlarımız gelecek gene elden ele dolaşacaksın ilgiye bayılıyorsun bakalım ne olacak sonumuz:)

18 Ağustos 2011 Perşembe

Büyüyorsun

İnsan çok istediği şeylere kavuşsa bile geride bıraktıklarına gözyaşı dökebiliyor. Evi taşıdığımızda nekadar ağladım. Bahçeye oturup boş evin duvarlarına bakıp bakıp ağladım. Bebi bahçede bisiklete binecekti diye. Neler yaşadık burada diye. Alışmak zordu halbuki oraya benim yetiştiğim muhite göre çok sakindi. Meğer alışmışım artık evim orası olmuş o kadar benimsemişim bırakıp giderken anladım.Yenisinde hala misafir gibi hissediyorum kendimi. Minicikti ama herşeyimizdi. Burada bir yıl kalır evimize döneriz diyorum Supermario bana ateş saçan gözlerle bakıyor. O büyük ev seviyor ben duygusal bakıyorum. Hayırlısı.
Bebi 7 haftalık artık 1. ay muayenesinde boyu 4 cm uzamış 52 olmuş, kilosu 1,5 artmış. Bakalım haftaya yeni randevu heyecanla bekliyorum. Bize tepki vermeye başladı bilinçlice gülüyor. Agu yapınca çenesine. Çok hareketli doktor bebiyi kontrol edene kadar kaç bebek çıkarırdım diyor. Devamlı bir gülücük saçma hali. devamlı eller ayaklar balık gibi çırpınıyor. Fok balığım benim. Suyu çok seviyor banyo yapmaya bayılıyor. Bayram da tatile gidicez kısmetse denize sokup sokamayacağımızı sorucam doktoruna. Mayosunu da aldım azgın sulara bırakayım Jaws'ı. Gece de 3 kez uyanıyor sabah 6 dan sonra yatagına bırakırsam uyumuyor kendi yanımıza alıp yüzüstü yatırıyorum anca o şekilde uyuyor. Supermario geçen gün minikcik bir alanda yatmış iki büklüm yanında ben iki büklüm benim yanımda bebi bir yayılmış 2 ,80 ohh dünya ona güzel. genel olarak zaten sırtı üstü yatmayı sevmiyor ancak cok dalmışsa. Bu ay doktorumuzu değiştiriyoruz eski dr.da iyiydi ama bu yenisi için çok çok çok övgü duyunca ona geçmeye karar verdik.  İşe başlamama 1 ay kaldı düşündükce moralim bozuluyor. tadını çıkarmaya çalışıyorum. Çok Çok zor olacak.

2 Ağustos 2011 Salı

Minik bebi'mm!
Görmemişlere döndüm sayende. Hep seni anlatıp hep seni yazasım var n'ptın bana.
Ta ilk günden beri kafanı dimdik tutup bize bakıyorsun. Doktor seni görünce bebekler kafalarını koyup uyurlar bu ne yapıyor böyle demişti. aradan bir ay geçti sen hala minik gözlerinle incecik boynunu kaldırıp saniyelerce öyle tutup etrafı izliyorsun. Koydugumuz yerde bulamıyoruz seni şaka gibi! sen daha bir aylıksın kendine gel :)  Anneannen geldiğinde tam bir saat o anlattı sen dinledin gözlerini gözlerinden ayırmadan sanki anlıyormuş gibi ga gu högh hugh diye sesler çıkarmıyormusun, agzını ısırmak geliyor içimden :) Supermario çıldırıyor sana besteler öğretiyor tribün çocuğu olacakmışsın videolara çekiyor ilk anlarını. Baba oğul ne kadar tatlısınız içim gidiyor size bakarken.
Akşamları eve geldiğinde o ilgileniyor seninle üstünü bile değiştiriyor duyan cok şaşırıyor daha biz tutuamıyoruz o nasıl yapıyor diye. 20. gününden beri karı koca kimse olmadan ilgilendik seninle. Tatile çıktık dolaştık gezdik 3'müz.  Emdikten sonra göğsümüzde uyuyorsun minik minik sallanarak yataga koydugumuz anda uyanıveriyorsun ben de yenı bır yöntem buldum yanından ayrılmamak kaydıyla yüzüstü yatırıyorum gün içerisinde seni. Öyle güzel deliksiz uyuyorsun maşallah. Sırt üstü yatarsan ellerini kollarını hareket ettirmekten uyuyamıyorsun. saatlerce uyamadıgın günler oldu  o yüzden herşeyi deniyoruz. Seni gözümden sakınırken bir okadar da rahat davranıyorum pimpirikli olmaya hiç niyetim yok. Sadece seni öpmemeye çalışıyorum çoknarin cildin cünkü ve kimsenin öpmemesine onun dısında herşeyde rahatım.  Devamlı birilerinin kucağındasın arkadaşlarımız bayılıyor sana özellikle senın için geliyorlar ilk bebeksin malum :) Ve  hayatımızda değişiklikler olacak bakalım dananın kuyrugu bu akşam kopacak olursa güzel, özellikle sen daha rahat edeceksin onun için istiyorum. Ayrıca Ramazan ayına girdik bu gün ilk günü bir ay sonra bayram şimdiden bayramda nereye gideriz diye plan yapmaya başladık gknl ve emr ile birlikte.  Annecim bizi seçip hayatımıza girdiğin için teşekkürler diyorum sana hep. Cidden öyle iyiki geldinn Miniğim..

19 Temmuz 2011 Salı

Bir aylık Olucaz Bile

Hey gidi hey ne günlere kaldık her gün güncellenen sen haftada bir güncellenir olmuşsun.  Hemen özet geçiyim arayı kapatmak için, Bebi  artık nerdeyse bir aylık olacak ilk günden beri ona dokunmaya hiç korkmadım. Altını da ben değiştirdim banyo yaptırırken en önemli görevi ben üstlendim hafta sonu hatta Supermario ile ikimiz yıkadık 22 günlükken :) Annem 20. gün itibariyle eve geçti. Baş başayız kabul etmeliyimki gündüzleri zor oluyor hem evle ilgilenip hem bebi'ye yetişmek. Mesela kahvaltı yapamıyorum fırsat olmuyor ama süt olsun diye bol bol su içiyorum ki faydasını da görüyorum çok şükür. Sıcaklardan dolayı sütü sağıp vermek hem onun hem benım açımdan daha iyi oluyor terkan içinde kalıyor yavrucum emicem derken:)
Evde 3 kişi olmak sanki yıllardır yaşadıgımız birşey gibi. Hatta bebekli hayat bile sanki yıllardır bu düzendeymişiz gibi geliyor. Akşamları Supermario devralıyor gaz cıkarma uyutma merasimlerini ona bakışını gördükçe gözlerim doluyor. Hoş Bebi'ye bakınca sürekli oluyor bu.

Her iki günde bir arkadaşlarımız bizdeler çok yalnız değiliz aslında, özleyip özleyip geliyorlar, Allah'tan bahçe var bebi'yi uyutup geçiyoruz sohbet muhabbet güzel geçiyor vakit.

Annem gitmeden bir gün önce veda yemeği için Develi'ye gittik.Bebi yemek bitip tatlıya geçtiğimiz sırada bir coştu onun dışında uyudu zaten. Emzirince kaldıgı yerden devam etti uykusuna.

Anne olmayı sevdim, kendimi özel hissediyorum şükürler olsun binlerce kez. 

12 Temmuz 2011 Salı

Çok Özelsin

Gezenti bebi, evde tutabilene aşkolsun. Yeni yayın dönemine girmiş tv kanalı gibi hissediyorum kendimi. Tüm yayın saatim değişti. İçeriğim değişti. Bambaşkayım artık. Kirpiğinin ucundan tırnaklarına kadar sahiplendim. Duygusallık bol bol geliyor üzerime Fb taraftarı aziz yıldırım göz altına alındı diye toplanınca tüylerim diken diken oldu gözlerim doldu. Normalde olsa bi tarafımla gülerdim. İlk günden beri  yatmasam da, eve geldiğimizin ikinci günü mercimek köftesi diye mutfaga girip çeşir çeşit yemeklerde yapsam,  ben henüz Lohusa'yım. Kırılgan ruh halim ondan. Bu gün ilk kez emzik verdim agzına sürekli emmek istiyor çünkü, akşamları supermario gaz seanslarında yanında oluyor. Bebi şekilden şekile girdikçe biz kıkır kıkır onu izliyoruz. Ne özel birşeymiş bu annelik. Tatmadan anlaşılamaz birşeymiş. Öncesinde yaşadığım tüm tedirginlikleri hadi adam sende diye dalga geçeceğim birşeymiş. Sayfalarca yazasım var onun üzerine. Hiç bir anını kaçırmayasım var. Bol bol lakap takıyorum ona, en çok babasıyla fotoğrafları var ben onları öyle birbirlerine bakışırken görünce duramıyorum her anı fır fırt çekip duruyorum. Büyüyünce babam ne çok ilgilenmiş annem görünürlerde yokmuş deme. Bir de en çok pijamalı halini seviyorum baba pijamalarının küçüğünden buldum v yaka çok şapşal birşey bayılıyorum onu giydirince sana. Artık sıcaklar cok bastırdı geceleri sadece ince bir örtü ve kısa kollu badilerle yatıyorsun. Seni çok seviyorum Bebi.

1 Temmuz 2011 Cuma

1 hafta olmuş bile

Canım bebi, 1haftalık oldu bile. Benim minik yakışıklı erkeğim hastaneden eve geldiğimiz ilk gün bize resmen şok geçirtti. Hastanede duran çocuk eve adım attık aglamaya basladı saatlerce susturamadık. Tam 4 kişi. Kayınvaldem, annem, supermario ve ben deli divane olduk ama hepimizi maymun etti. Zaten 3 level var. sütünü ver, gazını çıkar, altını değiştir. Hepsini yaptık bu sirkülasyon saatlerce sürdü ama bebi ne uyudu ne sustu. En sonunda dr. götürmeye karar verdik kendini yırtıyordu o sırada  bir gün önce hastane'de de olan tükürüğü boğazına kaçıp birden morarınca film koptu. Aynı anda ben dr.'un rahimi toplasın diye verdiği  yüksek dozdaki ilacı ilk kez içmiştim.

Öyle bir yan etki yaptı ki ellerim morardı tırnaklarım bem beyaz kaldı bir titreme yok böyle bir an.Hayatımda yaşadıgım en kötü anlardandı sanırım. Yanımda kımse yoktu supermarıo ya seslenıyorum ama tıtremekten cenem ve dikiş yerlerımın acısından öluyorum dakikalarca sürdü. İçerde bebi yatakodasında ben ayrı kıvranıyoruz. supermario hastanede gösterdıklerı gibi sırtıne vurarak nefesını actı ama ömrümüzden ömürler gitti. Sonra bana koştular fön makınası sıcak su torbasıyla yaz sıcagında buz gıbı halımı çözmek ıcın. Dr.u aradı supermario ilacı kesın demiş. İçmedim bir daha çok şükür olmadı.

Bu anlardan sonra o gece ve sonraki günlerde geceleri nöbetleşerek Bebi'nin yutkunup yutkunamadığına baktık. Vücudum halsiz psikolojimiz acaba ne zaman düzelir diyerek geçti.  Çok şükür o da artık düzene girdi. Geceleri tilki uykusunda da olsa o uyudugunda uyuyabiliyoruz.

Bunun dışında güzel şeylerde var elbet. Müthiş bir aşk! Yani yapmayı en sevdıgım seylerden bile milyarlarca kat fazla bir sevgi.Gözleriyle etrafı suzerken şehla yapıyor buna şaşı bak şaşır adını taktım bir şebelek bir eşek maymunu oluyor ki sevgiden zarar vereceğiz diye korkuyorum.  Elimde foto makinası flas kapalı her anı cekmeye calısıyorum. Babası pek cesaretli tahmınımden fazla fazla. tutabilirmiyim diye düşünürken nöbet tutup uyutuyor bile. Sakallarını battaniyeye bir sarışı var ki bebi'ye zarar gelmesin diye tam komedi. Annem deli divane zaten laf ebesi yaptı öyle çok onunla konusuyorki o da anlıyormus gibi dinliyor annemı pek mutlular. Kayınvaldem her gün geliyor görmeye o da aynı deli divane.

Gunler cbauk geçiyor şaka gibi naısl bakıcaz derken 1 hafta geçmiş bile. 4. gününde dr. kontrolleri vardı sarılık ve odyo testi. dr.a giderken hep uyudu oto koltugunda maşallah. akşamında bahçede güzel bir keyıf yaptık annem ben ve supermario. hatta kocacım bebi'nin şerefine nargile bile yaktı. Bebi yatagında görüntülü kamera bahcede onun hareketlerini gözetleye gözetleye oturduk :) dün akşam ikinciyi yaptık hatta. Görüntülü walkie talkie çok çok süpersonik bişi nereye gitsem taşıyorum evin içinde.


Şimdi uyuyor pireleri uçuyor gece beni dikti ayağa :)

27 Haziran 2011 Pazartesi

doğum hikayem

Herşey hazır son dakikaları sayarak çıkıyoruz evden Annem, ben ve Supermario sabah 07:30'da . Geceyi uykusuz kapatarak son jübilemi yaptıgımı sanıyorum ben. Sabaha kadar sağa dön sola dönle geçiyor vakit çünkü. Evden çıkmadan son karelerde çekiliyor annemle. Ailecek en özel anımızı yaşamaya gitmek neyle karşılaşacağımızın hayalini kura kura o yolun bitmesini beklemek müthiş bir duyguydu. Ben her önemli mevzuda oldugum gibi gene aşırı sakinim gene. Nedense bu bana hep oluyor ne gözyası ne hyecean gayet rahattım. Hastaneye vardıgımızda bizden önce gelen fotografcımızla tanıştık. Odaya çıkmamız bir kaç kare fotoğraf derken vakit yaklaşmaya başladı. 8'e doğru beni hazırlamaya başladılar. Dogum bıraz daha geç olacaktı, aile fertlerine boşuna kalkmayın 7'de 2 saat olacak doguma rahat rahat gelirsiniz diye tembihlerken apar topar girince ben hazırlanmış ameliyathaneye inerken malesef giriş anımı göremediler.

Ameliyat kıyafetlerını gıyıp sedyeye yatttıgımda kesın duygulanırım dıyordum ama gayet rahattım gene. Öyleki etrafa gülücükler saçıyordum o anları kameraya ceken supermario stressten kusacagını söylüyor şimdi anlattıgında çaktırmamak için elınden gelenı yapmış :) Ameliyathaneye kadar Annem supermario ve fotoğrafcı eşlik ediyorlar. Supermario ve anneme bir öpücük kondurup yanlarından ayrılıyorum. İlk defa ameliyathane görüyorum dedikleri kadar var soguk bir yer aynen filmlerdeki gibi. Hala çoğu şeyin farkında değilim acaba rüyamı diye aklımdan geçiyor. Doğumun gerçekleşeceği kısıma alıyorlar. Tanıdık bir yüz görmek öyle önemli ki dr.'um nerede dıye düşünürken fotoğrafcıyı görünce bir rahatlıyorum. Beni epidural sezeryan için hazırlıyorlar. O sırada yalnız hastane ekibi var ve müthiş canayakınlar müzik çalıyor herkesin keyfi gayet yerinde. Ben zaten sakinim. Mutlu mesut tek endişem olan belden ine anına geliyor. Anestezi uzmanı dünya tatlısı her aşamayı anlatarak yerini bulup yapıyor ve cidden sinek ısırıgı gibi. Hiç endişelenecek birşey yokmuş. Bacaklarımı hissetmiyorum uyuşmaya baslıyor. Hoş bu brifingleri almıştım ama bire bir yaşayınca oldukca heyecanlı. Sırayla iki bacakda ayaklarımı bu dolu bır kaba koymuşum gibi hissizleşiyor. Ve bingo dr.'um geliyor. Direkt yaşasınnn diye seslenıyorum gülüşüyoruz. Beni konuşturuyorlar. O sırada bol bol fotograf cekılıyor. Yalnız miğdemde müthiş bir bulantı istifra edeceğimi söyleyince gayet normal birşey gibi davranıyorlar ama nekadar yapmaya calıssam uyusmuş karnıma söz geçiremiyorum derken bulantı önleyici ilaçla hemen toparlanıyorum. Karnımda yapılan hiçbir işlemi hissetmiyorum dokunuldugunu bile.

Bir tek bir hareketi çok cılız bir şekilde hissediyorum diye düşünürken bir ses kedi miyavlaması gibi. Yanlış mı duydum derken tüm ameliyat ekibi duydun mu diye bana seslenıyor. Hemen yanımdaki masaya getırıp muayeneye baslıyorlar. Benim minik bebi'min sesi daha gür çıkmaya baslıyor. Göz yaşlarım ve gülücüklerim birbirine karışık hıckıra hıckıra aglıyorum. O an aklımda sadece o var. yüzünü biraz daha görebilmek hadi getirsinler diye sanıyeler belki saliseler içinde aklımdan geçiyor. Maşallahh çok güzel beslemişsinn diyor dr.'um yanakları tombul tombul dünya'nın en güzel şeyi tam basımın yanında, beni görmeden avazı cıktıgı kadar aglıyor. Annecim sanırım ilk o sırada dedim. Sen benimsin!

Yanımda biraz tuttuktan sonra devam etmek için gene yan masaya aldılar. Gözüm onlarda. Bir de evet hala supermario'ya benziyor!  10 boy küçüğü sanki.  Epidural sezeryan 15 dakika gibi kısa bir sürede gayet müthiş bir duygu yoğunluğuyla bitiyor.Ve bebi'yi ailemin yanına çıkarıyorlar, sonra yıknamka tatrtılmak üzere götürecekler onlar dışarıda heyecanla beklerken, Dışarı bir an evvel çıkıp ailemin yanında olmak istiyorum. İşlemler bitince ameliyathane'den cıkarıp daha geniş bir alana götürüyorlar. Ben içeriye verdiğimiz kamera'ya çekilen görüntüleri izlemeye baslıyorum. Bilincim yerinde herşey yolunda cok sükür herkes bir yana kaykılmışken beni kamerayla oynar halde gören dr.'lar gülüyorlar. bir süre göz kapaklarım dün geceden beri varolan uykusuzluga yenık dusuyor. Uyumuyorum ama dinlendırıyorum gözlerımı. Derken adımı seslenıyorlar hemşireler gelip benı alıyorlar. Derken çıkışta tüm ailem kapıda. Supermario ve annem en öndeler. Nasıl mutlular benı görduklerıne  uzaktan öpücükle gülüşüyoruz birbirimize. iyi oldugumu anlamalarından sonra supermario oglumuzdan bahsedıyor, gördüm çok yakışıklı, çok tatlıydı diye. İçim içime bir kere daha sıgmıyor. Biran evvel 3müz bir araya gelmek ıstıyorum.

Sedye'nin tekerleklerı hızla dönerken onlar benım yanımda koşuyorlar. Bir elim annemde bir elim supermario'da odaya kadar cıkıyoruz. İçerisi şenlik yeri. tüm sevdiklerim orada sevincimize ortak olmak için. Her birinin gözlerinin içi gülüyor. Ve oğlumu getiriyorlar sonunda. 3 kilo 720 gram 48 cm bir lokumla karşı karşıyayız. Herkes çok heyecanlı. Hemen emzirmek üzere hazırlanıyorum çok şükür zorlamadan geliyor. O emdikçe anne oldugumu kadın oldugumu iliklerime kadar hissediyorum. Müthiş güzel herşeye değecek bir duygu. Çok özel an hem fotograf karelerıne hem bizim 3 kişilik yeni ailemize bambaska bir dönem olacağının altını çize çize geliyor. Telefonlar, mesajlar, gelenler ardı arkası kesilmiyor. Çoğuyla supermario konuşuyor bir kendi bir benım telefonum elınde.

2 gün hastanede kaldık. Oda süit oldugu için hem annem hem supermario yanımdalardı. 1 hafta gibiydi sanki. Pazar itibariyle eve geçtik. İlk gün evde bayagı zor geçti detayları daha sonra yazarım artık. Bir sorun yok çok şükür bebi'nin dünya'ya alışma turlarıymış.

Bu arada bu yazı bebi'nin uyku kontrolü için uykum gelmesın dıye yarımdan berı elımde olan pc'den, suan saat 5:47 öylelikle yazılıyor :) O iyi olsun ben uykusuz kalırım sorun değil..

Bir de anne olmak mucizeye bakmak hakikaten çokkkkk özel tarifsiz birşeymiş.

Seni seviyorum bebi'm.

23 Haziran 2011 Perşembe

sona girdik :)

Hafta sonu arabasını aldık, tam içime sineni bulabildim sonunda. Kamera işini de dahiyane çözümümle hallettik:) Fotoğraf makinamızın gb'nı yükseltince çekim saati de bir hayli çoğaldı. Böylelikle yeni kamera almamıza gerek kalmadı. Gereksiz bir masraf olacaktı çok sevindim son dakika bunu buldugumuza.
 Ardından Ortaköy yaptık mamalarımız yedik sonra Ulus parkına ilk el ele tutuştuğumuz yere gittik:) orada bol fotoğraf çekildik bebi'nin de aramızda olduğu.  Eskiyi yaad ettik güldük ağız dolusu deliliklerimize, Karı koca son pazarımızda öglen 12:30'da evden çıkış o çıkış akşam 21:30'da turtilerde kapattık geceyi. Artık ayaklarımda hal kalmamıştı.
Turtilere geçtik, Yıldaş'da geldi oraya hep beraber makara gırgır pazar gece 03'de bitti herkes yataklarına geçti ama benı orda da kaşıntı ve uykusuzluk bırakmadı. ezan okunuyordu ben hala ayakta dolanıyordum supermario'yu da uyutmadım. Pazartesi ordan işe gitti  ben kalıp saçlarıma röfle'mi yaptırdım, dr. doguma 4 gun kala bir sorun olmayacagını zaten boyanın diplere değmedikten sonra problem cıkarmayacagını ağzından duyunca gönül rahatlıgıyla girdim. Doğumda çekim olacak güzel tertemiz bir hatıra kalsın:)
Akşam supermario turtilere geldi benı alıp eve dönmek için. Eve döndük. Kalan parçaları da bitirdik.
Dün gece biricik supermario'm son jestini yaptı gece meyve patlaması :p
Şimdi heyecanımız dorukta. Sakinim ama cok hevesliyim kavuşmak için. İçim İÇime sığmıyor. Dün Nisoşka'nın dogum günüydü akşam karşıya geçip onun dogum gününü kutlayıp annemi alıp bize döndük Vakit yaklaştı. Hazırmıyım bilmiyorum sanki hiç doğurmayacaktım gibi:) bu gün kızlara toplu mesaj aattım yarın doguruyorum  oglum geliyor diye :)) sonra saatlerce gelen mesajlara karşılıkla geçti iyice moda girdim:))
birde tek hayalim aylardır kokoreç, karides, kalamar, midye tava, midye dolma yemek:)) supermario'nun sözü var bir hafta geçsin yemeğe gidicez hepsinden 2 porsiyon söylicem :p

Uww  oğlum geliyor yaaa!

20 Haziran 2011 Pazartesi

Geliyormuşsun Bebi

 Artık son muayene günüydü ve tam tarih kesinleşecekti, Supermario ile birlikte gittik hastaneye. Heyecanım hem onun bebi'yi ultrason fotografları dışında tüm hareketleriyle görecek olması hem de artık doğum saatinin kesinleşecek olmasıydı. Herşey yolundaydı  bebi'den yana, çok şükür 3,600 olmuş bile :) İyi bakmışsın dedi dr. yediklerim ona yarıyor ya ne mutlu oluyorum sebzeyle çok arası olmayan ben, yoğurt süt içmeyen ben sayesinde daha sağlıklı beslenir oldum  işe yaradıgını görmek müthiş mutlu etti. Oğlum babasına show yaptı güldü bile, içimiz içimize sığmadı. Dr. bu afacan babasına benziyor dedi. 

Daha karnımdayken bu kadar babaya benziyor denmesi dr. tarafından bile dahada merakla beklemeye neden oluyor. Aşık olduğum adam ve ondan bir tane daha bundan daha güzel ne olabilir! Ne zamandır aklımda olan ultrasondaki pi.pi'sinin fotoğrafını isteyecektim hep unutuyordum, dr. hatırlatıp tapuyu vermişmiydik demesiyle o bezelye de kayıtlara geçti. Annem rüyasında kız doğurduğumu görmüş geçen gün bir yanlışlık olmaz dimi diye benden onay istiyordu dr. bu tapuya kesinleştirdik yanlışlık yok deyince bayagı güldük. Hafta sonu artık 9 ay beklediğimiz görmeden özlediğimiz'e kavuşuyoruz. Yalnız müthiş inmiş aşağıya dr. haftasonunu beklemeyebilir hazırlıklı olun dedi. Direkt moda girmiş. akşam zaten öyle bir an olduki acaba geliyormu dedik sancı gözümden yaş getirdi. Çok şükür şuan iyiyim. Müthiş bir duygu hali. Gece kafamda hastaneye varışım, bebi'yi elime verişleri, sedyeye yatışım hepsi canlandı. Neler kurdum saatlerce. Uyku girmedi gözüme 3,5 4'e geliyordu sanırım artık mayışıp kalmışım.

Hastanede işimiz hemen bitmedi, yüzümde kılcal damar noktacığı vardı hamıle kalmadan önce belli belirsiz bir noktacık halindeydi, sonra gittikce büyüyüp baloncuk halini aldı tatil dönüşü yüzümü yıkarken kendi kendine imha oldu öyle kan aktıki korkmuştum. Sonra gene şişti bu sefer dermatolog'a gittik direkt. Ufak bir operasyonla botox iğnesiyle uyuşturup o bölgeyi yaktılar. Gözüme çok yakın bir noktadaydı birşey olacak diye kokrmadım değil hani. Ama çok rahat geçti.

Supermario'nun mesai bitti pazartesiden salıya tam 38 saat uykusuz kalarak çalıştı. Kendine gelmesi anca oldu desem yeri.

Bunlar dışında ben son haftaya 9 aylık hamileliğimi toplamda 11 kilo alarak bitiriyorum hayırlısıyla. En korktugum göbüşün çatlamasıydı şükür olmadı birşey ona. Kaşıntılar ve uykusuzluk dışında çok şükür birşey yok.  Doğuma girecek fotoğrafcıyla da anlaştım içim rahat, bir de kamera bulmamız lazım hepsi okadar :)

15 Haziran 2011 Çarşamba

Yogun Günler

Hergün yazmaya alışık olduğumdan olsa gerek bir kaç gün yazmayınca neresinden başlasam kala kalıyorum ekran basında. Önce karaciğer testi sonucu gene temiz cıktı ben ilaçları dr.'un söylediği gibi kullanıyorum ama kaşıntılarda hiç bir değişiklik yok gene devam ediyor. Sonra hızlı bir özet geçeyim, hafta sonu pazar günü Türkiye'de seçim günüydü iktidar gene seçildi %50 oy oranıyla. Biz oy kullanımından sonra Supermario'nun ailesiyle birlikte kalabalık güzel bir kahvaltı yaptık dışarıda. Kahvaltı sonrası Sevgilim gene işe dönmek zorundaydı ben kızlarla buluştum bayağı gezdik ayaklarımda hal kalmayana dek güzel bir gündü.

Pazartesi temizlikçi bayan geldi ben tez canlıyım ya yatıp keyfime bakamıyorum illa birşeylerin ucundan tutucam. Gene öyle bir anda neyime gerekse 5 lt'lik yağı poşetiyle kaldırırken, poşet patladı yağ ayağıma düştü nasıl kan akıyor biranda mosmor oldu ayak parmağım öyle acıdı ki. 3 gün geçti şuan itibaren hala basarken acıyor. Ev temizlenince tam detaylı yatak odasını da bebi'nin yatagına uygun şekilde ayarladık. Gece de Supermario hala çok geç geliyor bu yüzden vakit yoktu Bebi'nin yatagını kurdu 01'de. Pek keyifliydi bakıp bakıp durduk. Alıştırma turları atıyoruz etrafında:)  Dün bütün gün yattım dinlensin ayağım diye.Tabi şiş hala, Supermario birbirimizi görebilelim diye akşam yemeğine yarım saatliğine eve geldi, çok zaman olmustu akşam yemeği yemeyeli birlikte. Zaman öyle hızlı geçti ki o 30 dakika sanki 10 dakika gibi geldi ikimize de. O gittikten sonra Mrv, Bnu, ve Mhtp geldiler hadi çıkalım diye. Canım hiç istemiyordu halbuki, telefonla taciz atışları sonucu gittim :) iyi de oldu sohbet muhabbet hem parmağın acısını hem son günlerimde bile hala görüşemediğimiz Supermario'suzlugu hafifletti:)

Bol bol konuşuyoruz, mesaj çekiyor gün içerisinde yan yana olamasakta birbirimizi hissetmek güzel geliyor.
3 kişi olmaya son bir hafta artık.  Dün geceden beri iş yerinde ben geceyi yalnız geçirdim evde, duygusalım biraz telefonda konusurken pıtır pıtır gene aktı yaşlar, bes dakikada geldi gece sildi gözyaslarımı, genelde yapmaz ama öyle güzel cümleler kurdu ki bütün o huysuz duygusal halim gitti öyle iyi geldiki. şuan hala  çalışıyor birazdan işten çıkıcak bir aksilik olmazsa uykusuz bir şekilde gidicez Bebi'nin vakitsizlikten alamadığımız son kalan eksiklerini almaya. Kapının çıngır tıngır anahtar sesine kilitli kulaklarım.

10 Haziran 2011 Cuma

O kadar kaşıntı boşa değilmiş

Ben biliyordum bu kadar kaşıntının hayıra alamet olmadığını. Yaklaşık 1  aydır her hafta karaciğer tahlili yapılıp bakılıyordu nedeni nedir diye ama her defasında temiz çıkıyordu sonuclar. Gecen hafta salı günü Safra Asidi ölüçü yapıldı o da 9 gunde cıkan bir testmiş sonunda bu gün muayenemle belli oldu.
Safra asidim en yüksek dozda cıktı. Bu da şu demek oluyor gebeliğe bağlı olan bu yükseliş tüm vücuda yayılıp kaşıntının oluşmasını sağlıyor. Kötü yanı karaciğere tahribat verirse fena işte. Bu gün yeni bir test daha yapıldı sonuclar yarın cıkıcak bakalım karaciğer temiz mi. İlaç verdi gece de 2 adet içmem gereken. Bu asidin vücuda dağılmasını engelleyip kaşıntıyı bitiryormuş. Keşke diyorum daha erken bakılsaydı bu safra asidi ölçümüne bu kadar uykularımı kaçıracak uykusuz geceler geçirtecek, ağlatacak kadar zor günler geçirmeseydim.

Bu arada safra asidi yüksek olan gebelerde normal doğum önerilmezmiş çünkü nekadar uzarsa tarih karaciğere sıçrama riski o denli artarmış. 38 hafta'da geliyor benim minik bebi'm. Bu cuma değil bir sonraki cuma artık alırız seni dediği anda hissettiğim gülücük dr.'un odasından çıkınca yerini hem gülen hem  gözyaşları pıtır pıtır yanlardan akan bir bana bıraktı yerini. Hemşire sordu kötü birşey mi var yok dedim mutluluk gözyaşları.. O kadar bekle ve artık cidden yaklaşsın ve tarih bile belli olsun. Öyle tuhaf ki ondan ayrılmak. İlk annemi aradım telefonunun sesini duymak bilemedi bir türlü:) sonra supermario'yu. Ne yapacağını bilemedi telefonda sesi şekilden şekile girdi gerçekten mi gerçekten mi deyip durdu.

Ciddi bir heyacan sardı şaka maka gün geliyor artık. Yarın bebi'nin kıyafetleri yıkanıp ütülenecek, Pazartesi günü evi detaylı temizlik için geliyor temizlikçi, sonra benim röfle yenilenecek , 3 yıl oldu hala almadıgımız ikametgahlar alınacak bebi'ye nüfus cüzdanı cıkarken lazım malum, sonra bavul hazırlanacak.

Son düzlükte bayağı yoğunluğa girdik. Sağlıkla gelsin tek arzum o, heyecan dorukta.

Bu arada 3 kilo 150 gr. olmuşsun miniğim, ellerini yalıyordun ultrasonda:)

8 Haziran 2011 Çarşamba

3 yıl bitti

Özel bir gün ve ilk kez uzak kaldık birbirimizden. Supermario dün gece yarıma kadar mesaideydi. 22:00 gibi gelsee çıkarız diye düşünüyordum ama ondan bile geç çıkınca ben ona evde minicik birşey hazırladım. Gece yarımda evde tost kokuları arasında 3 kalp kutladık 3. yılımızı. en romantik anlarımızdan biri olarak kayıtlara geçsin. Supermario oğlumuzu yemek istemedi haha zorla yedirdim :p
Sonra hadi çıkalım şöyle bir dolaşır geliriz dedik. saat 01:00 fazlasıyla yorgundu aslında hiç istemedim ama çok ısrar edince çıktık. O saatte açık  tek adres Mc donald's'dı, Hayatımın en özel double köfte burger menüsünü yedim en tatlısıydı :))
Eve girdiğimizde saat 02'ye geliyordu. Son kafamıza göre çıkmalarımız bebi doğunca biticek diye konuşurken supermario bizim sağımız solumuz belli olmaz bebi'de alışır bize dedi. Bakalım bizi neler bekliycek:) 

Bu arada1 hafta oldu dogum iznime çıkalı evde olmaya alışamadım, sıkıcı geliyor. Aslında vaktin nasıl geçtiğini anlamadan bitiyor ama verimsiz sanki. Çalışınca çok daha planlı ve kendimi daha işe yarar hissediyordum. Halbuki evde olmayı nasıl isterdim çalıştıgım zamanlarda kaçmak için bahane bulurdum ama arada güzelmiş hep olunca zevkli değil.

 Bilgisayarla olan bağım henüz kıvama girmedi. Açmayı unutuyorum desem yeri. İşyerindeyken daha içli dışlıydık ne kimseyi okuyabiliyorum ne kendime tam randımanlı yazabiliyorum farkındayım. Düzene girecek hayırlısıyla, alışacağım sanırım:)

7 Haziran 2011 Salı

3. Yıl, 3 Kişi

Daha dün akşam konuştuk, nasıl geçti onca vakit 3. yıl'a 3 kişi giriyoruz belki süpriz yapar bebi yarın gelir hem evlilik yıldönümümüz hem dogumuna şahit oluruz diye. Şuan bebi de ses yok her zamanki zıpırlığı bir oraya bir buraya dönüp içerde parti verip duruyor, annemle babamın evlilik yıldönümü annemi bugün kaşındırmıyım torpil geçiyim demiyor :) Bu yazıyı yazarken düşündüm samimice geçen yıldan farkı varmıydı bu yılın diye tek fark cok daha az görüşebiliyoruz işleri fena yoğun. Onun dışında herşey aynı, herşey içli dışlı. Beni anlayan, nazımı kaprisimi, en huysuz anlarımı çeken, bakıştığımız anda ne dediğimi anlayıp uygulmaya geçen ya da durup dururken kahkahalarla gülmeye başladıgımızda etrafın anlayana kadar sessizce herşeyi çözdüğümüz anların biricik mimari tatlı Supermariom. İyiki evlenmişiz.. iyiki seninleyim.. iyiki oğlumuz oluyor.. Herşey seninle güzel.. Seni çok Seviyorum Sevgilim.

6 Haziran 2011 Pazartesi

e az kalmış

Az kaldı çok az hadi bekliyoruz :)

31 Mayıs 2011 Salı

Pazardı

Kaç zamandır gündüz güzelliklerini es geçip geceleri yazıyordum bu hafta sonu gece kabusunu yazmıyım değişiklik olsun çünkü değişen bir şey yok gene uykusuzluk gene gözyası gene kaşıntılarla geçti:) Az yazı çok fotoğraf. Çok güzel bir hafta sonuydu. Arkadaşlarımızla cadde bostan sahildeydik. Bir grup ancak bir birine bu kadar uyar hepimiz shit bogazlıyız. Yemekten kalkıp benim şurdaki pideci enfes deneyin sözlerimle kalkıp bir posta da orada yedik. Mide fesatı geçiriyorduk makara gırgır cabası. Gece gene örtüler serildi içicekler alındı serin serin sohbet muhabbet geçti vakit. Artık bebi'cim sen dogduktan sonra bakalım neler yapıcaz sırayla her birinin kucagına verip pış pış geçer vakit:)

27 Mayıs 2011 Cuma

Peest

Geri sayıma girmişken dışı seni içi beni yakar modu'da beraberinde gelmeye başladı. Ben bır haftadır evde kaşıntı dinsin uykum gelsin diye bekleyip durdum. Hiç biri iflah olmadı pes eden gene ben. Gunde 3 defa rahatlatsın diye duş  bepanten merhem + mustela krem sürüp duruyorum.
Evde tek gundemımız bu 3 saat uyursam mutlu oluyorum o derece coştu herşey. Bunlar dışında evde olacagım süre içerisinde 3 yıldır almamakta direndiğimiz neti baglattık eve. Hoş supermario'ya kalsa gene ıstemıyordu sırf benım canım sıkılmasın dıye razı oldu. Çünkü etrafımızdaki çiftler netten yazışır olmuşlar herkesde bır bılgısayar ıletısımler kopmuş diye düşünüyoruz. Ben zaten evdeki lap top benım nette yapacagım işlere yavas kalır dıye 3 hafta önce bır lap top daha aldık şuan eskisini o yenısını ben kullanıyorum. yan yana ilk gun surf''u yapıyoruz:) you tube da fb videoları izleyip duruyor:) 

Bu arada o da bir haftadır 6,30 da ckıyor işten dünyalar benım nasıl güzel geliyor hava aydınlıkken evde vakıt geçırmek. resmen bırlıkte vakıt geçırmeyı özlemısız dısarı bıle cıkmıyoruz aksamları. Patronları dubai de fuarda öglende ikeaya kaçtık :)  Bu akşam guzel bır yemek yedık keyıfım keyıf. Pazartesı bıtıcek mesaıler baslayacak dıye dunler geçmesın istiyorum resmen.