26 Aralık 2012 Çarşamba

şükür

Sonuçlar temiz çıktı, şükürler olsun birşey yok.
Boğaz enfeksiyonu geçiriyormuş kornişon turşum.
İnsan ne olduğunu bildiğine bile seviniyormuş, Allah dermansız dert vermesin zaten.
Gerçekten sağlıktan ötesi yok..

Dün gece bir nöbet daha geldi ama hepsi enfeksiyon yüzündenmiş ilaçlar tesirini gösterdikçe yok olacakmış.

Keyfi bazen yerine geliyor bazen mayışıyor zaten yemek de yemiyor sadece hafif diye yoğurt çorbası alıyor ağzına o da iki lokma. Devamlı ağlak halde mızır mızır. Annemle kayınvaldem çocuklar her hastalıkta bir huy değiştirir diyorlar bakalım bundan sonra elimizde yeni hangi huyumuz olacak:)

25 Aralık 2012 Salı

üşüme

Hafta sonu bebi'nin eli ayağı buz kesti. Üşüdü sandık sıcak su torbası yaptım minik ayaklarına. Sonra dozajı arttı soğukluğunun, vücudu kaskatı kesilmeye başladı eti ağırlaştı gibi oldu kucagıma aldıgımda normaldekinden daha ağır geldi taşımak yatırdık sıkıca sardık titremeye döndü üşümesi. Minik dişleri takır takır vurmaya başladı birbirine. Havale mi geçiriyor diye kaptığımız gibi gecenin bir yarısı hastaneye götürdük acile.

Buzda yatmış gibiydi vücudu soğuk ve içini çeke çeke titriyordu.
Hastaneye kadar korudugum metin halim orada kayboldu. Bebi ile birlikte ağlamaya başladım ben de.
Onu öyle çaresizce yatarken görmek feci koydu.

Doktor ağız burun kulak kontrolü yaptı. Çok şükür havale falan değilmiş. Ama neymiş onu demedi. Kısık sesle midesinden konuşur gibi 72 saat gözetiminizde kalsın bir şans verelim kan alıp yormayalım dedi. Ne tahlil ne kan aldı. Fitil attı yarım saat durduk sakinleşip titremesi dinince gönderdiler. Bizim basiretimiz bağlanmış sormadık bebiyi iyi görünce ağzımız kulaklarımızda döndük eve. Dün tüm gün uyudu. Yanından ayrılmadım bir saniye bile. Akşam oldu tekrar elleri buz kesti titremesi başladı. Fitil attık uyututtuk.


 O an anlamadım sonra parçalar birleşti zihnimde. Özel hastanelerde acil müdehaleye girince para ödenmiyormuş ama biz gayet kallavi bir rakam ödedik. Kan ıvır zıvır tahlilleri olsa acil müdehaleye gireceği için yani adı sanı duyulmuş kocaman bir hastane doktoru midesinden konuşur gibi 2.şans verelim ıvır zıvırları( sağlık bakanlığı acildir değildir durumunu doktorlara bırakmış onların yapacağı müdehale olayın dercesinin belirlenmesinde rol oynadığından) o an para alsın diye anormal belirtiler veren bir olaya bizi pışpışlayarak gönderdiler.

Bugün Supermario bebiyi kendi çocuk doktoruna götürüyor. Tam manasıyla bakacaklar nedir ne değildir.
Keyfi bugün daha iyiymiş ama kaçgündür vücudunu güçsüz düşüren şeyin ne olduğunu anlayacaklar. Acıma mı üzeleyim herhangibir müdehale edilmediğine mi üzüleyim saçma sapan kararlar alan devlete mi söveyim şaşırdım kaldım.

17 Aralık 2012 Pazartesi

unutmamak için

Önümüzdeki yıl kendi adıma farkındalığı daha yüksek etrafa daha duyarlı biri olmak için dahası birilerine faydam olduğu işlere bulaşmak istiyorum.

Yass'la harika bir hatırlatma alarmı yaptık, elimizdeki herşey için teşekkür ediyoruz hergün.
Birimiz unutsak diğerimiz hatırlatıyor.
Sanırım uzun zamandır yaptığım en basit ama en değerli şey.

Herşeyi öyle hızlı tüketiyoruz ki,
Kıymetsiz geliyor bir zaman sonra.
Halbuki hepsi gelip geçici.

Hiç birşeyin sıradanlaşmasını istemiyorum hayatımda.

Bir kilo soğanda kıymetli , bir ayakkabı ya da mücevher de.
Yarın olmama durumlarına, sahip olamayanların varlığını hatırlayıp teşekkür etmeyi unutmamalı.


5 Aralık 2012 Çarşamba

Buğğ

Hani ilk flört döneminde hiç eve gitmek istemezsin,
sevgilin saçlarını okşasın birlikte sabaha kadar yıldızları izleyip evden nerdesin diye soran olmasın dersin ya işte çocukla arandaki diyalog aynı hissiyat içinde yüzbinlerce kat daha büyük.
Hep onunla olmak isteme hali. Uykudayken bile özlemek..

Gündüz arayıp sesini duymak istemiyorum daha zor geçiyor vakit.
Adeğğğ buğğ / anne su /  dedi az önce telefonda.
Minik miki faremin yanında olmak için dakika sayıyorum..
Bebi için çok güzel bir gelişme oldu bugün. haftasonu başlagıcı yapıcaz inşallah.

Minik kornişon turşuma en sevdiğim şeylerden aldım bugün çizgili pijama. Pijama koleksiyonu gittikçe gelişiyor enine ve boyuna çizgililerin yeri ayrı Tam bir dalton oluyor çok gülüyorum o haline. Akşam giydirmek için sabırsızlanyorum tam maymun olacak.


14 Kasım 2012 Çarşamba

baş başa

Annem bizde bu hafta, evimize neşe katıyor her gelişi. Atom karınca gibi heryere yetişir halleder hayatımızı kolaylaştırmak için elinden gelenin hep daha fazlasını yapar hem benim hem ablam için. İyi ki yanı başımda..

Dün bebi'yi de aldı çıktı dışarı, biz Supermario ile yalnız kaldık evde.

Ev bir sessiz,  koltukta ayrı ayrı oturmak zorunda değiliz tuhaf..
Masaya zıplayacak diye Supermario bir uçta, ben de ışıkları açmak için tepeye çıkmasın diye diğer uçta oturuyorum koltukta, 4yıldır kukuman kuşu gibi yanyana olmaya alışmış bünyeye zor geliyor tabii:) Kuruyemişleri amuda kalkmadan saklamadan koltugun kenarına koyarak yiyoruz, kumanda elimizde kalabilir sırtımıza gizlemek zorunda değiliz, Lükse bak cola bardağı elimin hemen altında yudumlayıp geri koyuyorum dökülme riski yok.. Film izledik, sohbet ettik güzel geldi sakinlik yalan değil..

Ama bir süre sonra O'nun taklitini yapmaya başladık Adeeeeeeeeeee (anne) diye bağırıp gülmek mi, Tedi (kedi) çağırmak mı, koltuğa tırmanma hareketlerini yapmak mı türlü şebeklikler..

Derken zil çaldı birimiz kuruyemişleri kaldırdık diğerimiz cola'yı telaşımız evler şenlik. İçeri girer girmez bağırdı erkeğim Adeeeğğğğğğ ıh  ıh çikolatayı unutuvermişiz kenarda onu istiyormuş  :)

Oyun kurduk arabalarıyla Supermario ben ve bebi öyle olunca unutuverdi çikolatayı.
 Sonra uyutma sırası Supermario'daydı baba oğul uyku moduna geçtiler.

Uf iyi ki gelmiş hayatımıza, nasıl zevkli, nasıl kocaman bir yer kaplıyor hayatımızda tarifsiz!

5 Kasım 2012 Pazartesi

Eşik

Bu yazıyı akşam yazsaydım sanırım bir sürü şey akardı.
Zaman cesaretini mi kırıyor insanın bilemiyorum.

İç sesim bana fısıldıyor duymamazlığa geliyordum.
O sesi dillendirmeye başlayınca bir sürü soru işareti geldi ardından.
Kendimle yüzleşip gerçekten neler istediğimi bilmem lazım.

Pişman olacağım kararlar vermek istemiyorum.
Bir eşikteyim sanki ya gerisinde kalıp rutini yaşamak ya bambaşka birşeye girişmek.
Eşikler kolay olmaz biliyorum ama,

aması bu şekilde de olsun istemiyorum..


16 Ekim 2012 Salı

saçlar

İtinayla topluyordum Ali Taran Staylaaa yapıyorduk, toka taklmasına alışıktı.
dün önlerini kesiverdim, gözlerine giriyordu. Kestiğim saçları kenarına not düşerek bantlayıp kaldırdım.

24 Eylül 2012 Pazartesi

cep herkülü

İşin en zorlaştığı noktaya doğru tırmandığımızı hissediyorum.
Dur durak bilmeden nefes almadan geçirdiğimiz zaman dilimi. 15. ay
Gene çok keyifli gene tadından yenmez ama sabır sınanan, ne kadar dayanıklısın isimli bir reality show gibi artık hayatımız.
Sabırsız olan motivayonu cabuk düşen bendim her zaman, Supermario'du beni hazırlayan ama
rolleri değiştik farkında olmadan.

Bebi bulunduğu aylar gereği herşeyi keşfetmeye çok meraklı, sosyalliği, insan ilişkileri aynı hız devam ediyor o canayakınlığı olmasa zaten sanırım daha zor geçer.

Elimden geldiğince yaptığı hiç bir şeye karışmıyorum keşfetmesi öğrenmesi için ama her an başına bir şey geleckmiş gibi atraksiyonlara girdiği için en sık kullandıklarımız  yapma, indirme, düşeceksin, koş peşinden, Allah'ım gene nereye çıkmış, ah ağzına atıyor, burnuna ne sokmuş, elini sıkıştıracak, atıyor, vuruyor, inatlaşıyor, 2,5lt colayı taşıyor ayağına düşecek bir yeri ağrıyacak diye herşeyi kaçırıyoruz ama ne bulsa taşıma derdinde cep herkülüm.

Teknolojiye çok meraklı iphone da fotoğrafları elimle büyütmemi öğrenmiş başparmağı ve işaret parmağını ekrana götürüp kendince fotoğraf açıyor. Tarakla saçını tarıyor, telefona alo benzeri şeyler söylüyor, supermario annene git değince bana, ben babana git değince ona gidiyor.

Kitaplara müthiş ilgili ne kadar kitabı varsa getirip ıh -a deyip ona okumamızı istiyor. Neyse ki bizim kendimiz için az kitap okuma alışkanlığımızı Rüzgar'a uygulamadık ona harika bir kitaplık yaptık. Daha bu yaşında 100'e yakın kitabı var. Sıkıldıkça yenisi okuyoruz ama hiç sıkılmıyor müthiş bir ilgiyle dinliyor ve fotoğraflara bakıyor. Çok mutlu oluyorum onu böyle gördükçe.

 Günde 2 kez uyuyor. Akşamları 21:30'da yatmaya başladı 3 aydır, geceleri mutlaka kalkıyor uyandığında su veriyoruz ve yanımıza alıyoruz diğer türlü yatagında dalamıyor uykuya, ağlıyor. Benimde onun uykusu gelene kadar dayanacak gücüm olmuyor sabah işe kalktığım için o yüzden yanımıza almak daha kolay geliyor.   Salonda yalnız bırakmaya gelmiyor evin dekorasyonunu değitirdik 1,5 ay önce ve ışıkların açma kapama düğmelerinin yanına düştü koltuğun kenarı, ona da oyun çıktı biz ne zaman yanında olmasak 1-2 sn hatta salilse hatta kafamızı çevrdiğimiz an oraya çıkıp koltuğun kenarında ellerini bırakmış ip cambazı gibi yürürken buluyoruz. Bence bebekleri melekler koruyor aksi takdirde bu kadar başı boş hale başlarına neler gelirdi düşünmek bile istemiyorum. Terlikllerimizi giyinip dolaşıyor mutluluktan dört köşe artık neyi başardığına seviniyorsa:)

Saklambaç oynayama bayılıyor, kendisi saklanıp çığlık atarak çıkıyor odalardan, bizi bulmaya bulamayınca odaları gezmeye en sonunda dudaklarını büzerek japonaki tipiyle ağlamaya başlıyor. Bunu en çok Supermario yapıyor çık diyorum çocuk nerden bulsun seni yok illaki ağlatacak ağlayınca çok komik oluyormuş oluyor valla haklı ben de çok gülüyorum ağlak haline:))

Ne çok yazdım hala yazasım var. Damak tadı iyice belirginleşti mercimek çorbasına bayılıyor, muz seviyor, et seviyor, fasülyeye mesafeli bir ilişkisi var. Genel olarak çoğu şeyi seviyor.

Çocuklarla vakit geçirmeye bayılıyor elinde ne varsa hemen karşı tarafa veriyor, genel olarak yediği şeyleri de yememiz için bize uzatıyor ve yemezsek geri çekmiyor bir kendini besliyor bir bizi, bu huyu bana çekmiş paylaşımcı hehe

Cep herkülüm büyüyor :) seni seviyorum sarı kafa.

11 Eylül 2012 Salı

ade

Yatak odasının kapısı kapalı ben içerideyim,
birisi kapıya vuruyor tık tık sesi.
Adee,
bir kapı tıkırtısı daha ve tekrar Adee Adee
bilinçli söylediğin belli. İçim içime sığmıyor , sana sarılıp tekrar tekrar söyletmek istiyorum.
Nasıl güzel bir an.

Anneanne'nin kucağından kollarını açıp kucağıma geçmek istiyorsun
Adeee,
Ellerimi açıp gel annecim diyorum Adee diyip sarılıyorsun boynuma.

Gel de bu yoğun günde çalış.
Aklım evde kulaklarımda Ade'ler uçuşuyor. Ses tonundaki sevinci unutmamak için devamlı hatırlatıyorum kendime. Nasıl bir güzellik kattın hayatımıza.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

bayram kuduruğu

Bebi'li 3. bayramı geri de bıraktık.
Bu bayram bir yere gitmeyip aile ziyaretleri ve dinlenmeyle geçti. Bizi gören herkes hayırdır siz tatile gitmediniz mi diye takıldı bol bol.

Oğlum artık her şeyin daha farkında biz gittiğimizde arkamızdan ağlıyor. Bu arada ilk bilinçli kelimesi "dede" oldu :))

Ne anne ne baba ilk kelimesi dede. Baba da diyor ama çok bilinçli değil biraz tekerleme gibi yapıyor onu. Bana artık dış kapının mandalı muamelesi yapmayı kesti. Beni de istiyor, talep edilmek ne güzel şeymiş :) 1 yıl boyunca hiç umursamadıgı için beni, önemsenmek çok hoşuma gidiyor. Elimden tutup kapıya götürüyor. Devamlı bir gezmek isteme hali, kime çektiyse :) Eteklerime tutunup bana gelmek istiyor benimle vakit geçirmek istemesine çok mutlu oluyorum Supermario gene hala favorisi ama bana da pas veriyor artık. Ama en çok dedesini seviyor ona karşı sevgisi überyüksek. Evden çıkar çıkmaz onların evine bakıp dede diye sayıklamaya başlıyor.

Fena çenesi düştü devamlı bir söylenme hali bıdır bıdır sayıklıyor. Hala çok sosyal, yabancılık çekmiyor kimseye karşı. Gittiğimiz yerlerde mutlaka kendi kendine takılmak istiyor.

 Bebi'nin burnuna burnumu sürtürek muni muni diye bir oyun uydurmuştum aylar önce. gel muni muni yapalım değince burnunu getiriyor, gözlerini hafif kısarak bekliyor yapayım diye.

Gözümüzün içine baka baka tv gidip kapatıyor, playstation'ı kapatıp cd'yi alıp kaçıyor bu hallerine çok gülüyoruz ama komik tekrarlamasın diye ciddi olmaya calısıyoruz. Anne baba olmanın sadece makara olmadığı anlardan bu işleri sevmiyorum ama yapıcak bir şey yok doğruyu yanlışı bilmesi için sesimizi yükseltmemiz gerekiyor bazen.

06:00'da uyanıyor tüm tatil boyunca bayramda 6'da kalktı saat 10 olduğunda biz tüm günü bitirmişiz gibi hissediyorduk. Nasıl bir enerjiyse onda tık bile olmuyordu.
Supermario Yıldaşla oturup pes oynarken gidip aralarına oturuyor bu hali çok komik bir ona bir ötekine bakıp duruyor. Zaten yıldaşı çok seviyor.

Kendi kendine oynamayı pek sevmiyor ilgisini enfazla 5 dakika çekiyor elindeki her neyse sonra yeni şeyler isityor. Bu yüzden yolda arabada iken sıkılmadan dursun diye yanımda çeşit çeşit meyve oyuncak alıyorum sıkıldıkça yenisini veriyorum, şebeklik yapmaktan bitap düşüyorum.

Supermario ile dilimizdeki en büyük laf bebi. Hep şükrediyoruz yanımızda olduğuna ailemize öyle güzel bir tat verdi ki. Onunla 7/24 geçirdiğimiz dolu dolu bir bayram tatili oldu biz ona o bize alıştı bırakıp bugün işe gelmek çok koydu gene. Canım bebi akşam olsa kavuşsak seni seviyorum.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

hayalkırıklıkları da bizdendir

uzun zamandır hatta çok uzun zamandır bu kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşamamıştık.
Cumartesi neler düşünürken birden tepetaklak oldu her şey.
İlk defa bebinin sesi ağır geldi kulaklarıma,
ilk defa tek kelime çıkmadı ağzımdan.

sonra kaybettiklerimizi bir kenara bırakıp motive olmak zamanı dedim. önce kendimi toparlayıp sonra supermario'ya en kötü gün bugünse bugünde yanyanayız bebeğimiz var sağlığımız yerinde hayatımızda eksilen bir şey olmadı kalk çıkalım kafamız dağılsın diye evden çıkardım.

İkimizde bir ruh gibi olmuşken gene bizi şenlendiren bebi oldu gelip yanımıza gülücükler atması elimizden tutup gezmek istemesi o ruh halimizi dağıttı. Sonra yemeğe çıktık dışarıya biraz dolaştık yıldaşlar davet etti onlara gittik ardından gene dışarıya çıktık bir şeyler içtik sonra gene onlara geçtik gece 3'ü geçiyordu eve geçtiğimizde.

Sabah, erkenden uyanmayı planlarken bebi fosur fosur uyuyunca evden cıkması 10,30'u buldu. Atladık arabaya yıldaşlarla şile'ye gittik. Deniz kum güneş iyi geldik unuttuk derken Supermario'nun alyansı denizde kayboldu :( Buna çok üzülsem de hiç üzgünmüş gibi değildim bir önceki gün yaşadıklarımız tüm üzüntü eşiğimi alıp götürmüş olsa gerek gayet eğlenmeye devam ettik.

kaybettiklerini düşünüp üzülmek bana göre değil. Yeni mutluluklar bulmak, yeniden umutlanmak lazım.




3 Ağustos 2012 Cuma

yaz bitiyor

Yaz geldi geleli evde durmadık desem yeri.
bebi sağolsun gece uyanıp gündüzmüş gibi takılıyor zombi gibi gidiyorum işe,
o yorgun insan ben değilmişim gibi akşam için 87 plan yapıyorum, eve girişimiz istisnasız yarımı buluyor. Çamaşırları gece 01:30 asıp bulaşık makinasını o saatte boşalttım tempo çok sıkı
iş-ev-bebek-sosyal hayat hepsini 24 saate sığdırmanın  meşakati de olsun biraz

bıd bıd söylenmekten başka bir şey yapmayan insanları oldum olası sevmedim onlardan olmayacağım. Çok şükür sağlığımız yerinde yorgunluklar gelip geçici.

Yaz başında her günü haftasonu gibi yaşayacağız dememişmiydik

Zaten Yıldaşlar üst sokağımızda her akşam birbirimizdeyiz neredeyse, sonra EEK'lerle gidip geliyoruz onlar da iki alt sokağımıza taşındılar tüm sevdiğimiz arkadaşlarımız burnumuzun ucundalar. böyle olunca en sevdiğim çat kapılar bol bol oluyor.

Dün bebi'yi erken(!) 21,30'da uyutup karı koca nargile keyfi yaptık. Saat 00,30 Supermario yeni kömür hazırlıyordu nasıl özlemişsem evde yayılarak içmeyi .

Hafta sonu yoğun geçecek, uzun kmler bizi bekliyor.






6 Temmuz 2012 Cuma

cilve

Tanımadığımız bir kız uzaktan sevdi sevdi. Sonra daha yakınımıza oturdu sevdi sevdi.
Biz sana bay bay bebi, baş baş, alkış, attım, görüşürüz diye dolaşırken,
Kıza yapmadıgın cilvenin kalmamasına ağzımız açık kalarak izledik.

Kız boynunu kedi gibi kıvırarak sana aşkım dedikçe sen kızın yaptıklarının aynısını yapıp bir de mahsun çapkın bakışlar attın.

Supermario ile tesadüf dedik bu kadar yapmaz dedik sonra sen kızın dikkatini çekmek için naralar atıp o bakınca boynunu kırıp yan gözle bakınca defalarca, gülmekten çenemiz ağrıdı. Kıza da dedim zaten, kişisel tarihine eklendi  ilk cilveleşmesi diye :))

10 kaplan gücündeki sukaplumbağam seni seviyorum.

29 Haziran 2012 Cuma

iyiki doğurdun

Akşam bebi'yi kaptığı gibi dışarı çıktılar baba oğul. Ben de evdeki işlerimi hallettim.
Bebi'nin çantasını hazırladım, yemeğini koydum, salatalığı, oyuncağı, grissinisi, sütü, yedek kıyafetler, bezi, ıslak mendili Supermario tam techizatlı cevat kelle gibi aldı gitti bebi'yi. Uzaklara gitmişler kmlerce, yürümüşler sahilde, mağazaları gezmişler.

Supermario diyorki herkes bize bakıyordu kucağımda kanguru elimde puset, acıdılar mı halime, güldüler mi bilmiyorum ama ben pek mesutdum oğlumla, kaçacağım arada haberin olsun dedi.

İçeri girdiklerinde bebi'nin elinde bir mango poşeti sıkıca tutmuş. Supermario 'nun dediğine göre babaoğul karar vermişler İyiki doğurdun hediyesi almaya. Sarı bir şort . Poşeti almaya çalşıyorum bebi vermemek için elinden geleni yapıyor vazgeçti herhalde dedim gülüştük. Giydim şortumu hemen, supermario yanıma gelmiş lütfen na sıradan bir outlet muamelesi yapma, yeni sezon o şort. Reklam yapma dedim ne güldüm ne güldüm.

Canım erkeklerim benim,
sizi ne çok seviyorum bir bilseniz.

24 Haziran 2012 Pazar

iyiki doğdun meleğim

1 yıl geçmiş sen doğalı, kucağıma verdiklerinde gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülüşü dün gibi,
karnımdan alırlarken seni, hissettiğim duyguyu iliklerime kadar hala hatırlıyorum.

kıvırcık sarı alnına yapışmış saçlar, üstü beyaz benekli burnun, pofuduk yanakların bembeyaz teninle büyülemiştin hepimizi. Her gün değişen hareketlerin, keşiflerinin hayatımıza kattığı lezzet inanılır gibi değil. Nasıl bir duygu patlaması her an dokunsalar ağlayacak kadar mutlu oluyorum yanındayken.

Doğum gününü aile içinde kutladık önce, Şile'ye gittik. 1aylıkken ilk kez götürmüştük seni 1yaşını da orada kutladık. Babaannen,deden,halan,kuzenlerin,nenen,anneannen, ben baban hepimiz yanındaydık.
Doğum gününde ilk kez denize girdin ayaklarını cadde bostan sahilde soktuğumuzu es geçersek denizle gerçek buluşman oldu bu. Önce korktun sonra tuzlu suyu yalamaya kalktın sonra çıkmak istemedin. Nasıl eğlendik etrafında her birimiz. Mest oldun. Kalabalığı çok seviyorsun. Çok sosyal, dışa dönük bir yapın var ve mutlusun. Güleryüzlü olman içimi ısıtıyor en çok istediğim şeylerden biriydi.

Akşam ,şerefine bir de mangal partisi yaptık, masanın başına oturup ulusa sesleniş konuşmanı yapmayı ihmal etmedin kendi lugatında "abuf"larla başlayıp tek elini kaldırıp mır mır söylenmelerini gülerek izledik.

Canım oğlum, yakışıklı erkeğim seni çok seviyorum annecim.
Bir rüyadayım sanki. Hala anne olduğuma inanamamışken 1 yaşını doldurmuş olman, zamanın hızına yetişememek hayal gibi.
Elimde olsa bu aşamada zamanı durdurup, çalıştığım için yanında olamadığım her anın tadını son zerresine kadar çıkartmak isterdim.

Minik tırtılım,
sağlıklı nice seneler güzel oğlum.
seni çok seviyorum
iyiki doğdun meleğim.

15 Haziran 2012 Cuma

yaz

Supermario yazı çok seviyor,
Bahar girip yağmurlar gittiğinden beri her akşam bir yerdeyiz.
Hafta içini hafta sonu gibi yaşamalı mottosu
tam da dediği gibi eve girip üstümüzü değiştirip çıkıyoruz her gün.
hiç anlamadan geçiyor günler sahil'de serin serin anının tadını, bazen 3'müz bazen arkadaşlarımızla çıkarıyoruz.
Bebi de pek mutlu keyfi yerinde.

ilk öptüğüm kurbağa, tatlı prensim
seni çok seviyorum
Supermariom canım sevgilim.

13 Haziran 2012 Çarşamba

bu gün

Bugünün en kötü haberi
süt iznimin bitişi oldu.

Kocaman bir yumru oturdu boğazıma
gözülerim dolu dolu
Bebi'yi zaten göremediğim anların handikapı, içsel gelgitlerimle boğuşurken bir de bu tüy dikti,
 sabah uyandıgında kokusunu içime çekememek, bana alkış yapışını görememek, çirkin ol değince burnunu şekilden şekile sokuşunu izleyememek, gün içinde dakikalarca videolarına bakmak zaten yetmiyordu şimdi bir de bu.

kendimi çok mutsuz hissediyorum.
çok.

12 Haziran 2012 Salı

koku

öğlen bir evin bahçesinden gelen koku beni 15yıl öncesine sürükledi.
Ablamın yeni evli olduğu dönem,
Okuldan harçlıklarımı biriktirmiş onlara giderken elim boş olmasın diye marketten ne kadar ıvır zıvır bulduysam doldurduğum poşetimle kapılarında bitivermişim. 13'üm daha.

O da çamaşırları yıkamış ev bir güzel deterjan kokuyor ki,
Biz eniştemle küçük oda'da Supermario oynuyoruz..

Bu basit eylem benim için öyle anlamlı ki..
yeri doldurulmıycak huzurlu anlardan..

O koku yürüdükçe gözümün önünde o anları yaşattı her adımda.
Ne mutluyduk,
nasıl güzeldi herşey..

7 Haziran 2012 Perşembe

2 güzel

Bu gün özel bir gün ,
annem 10 günlük harika bir manevi yolculuğa çıktı.
Ben ve Supermario ise evliliğimizin 4. yılına girdik bu gün.

Annemin uçağı 11'de kalkıyor o beni aramadan ben ona ulaşamayacağım telefonu yanında değil. Elinin altında olunca insan daha mı az farkediyor sevdiklerinin değerini. 10 gün sonra burada olacağını bilsem de içim içimi yiyor, şimdiden özledim onu.

Ve biz,
4 koca yıl ,geçen yıl gelen aşkla 3 kocaman kalp olduk.
Bu sene her şey daha anlamlı, daha olgun, daha değerli sanki.
İnsanın hayatta kendi öncelikleri dışında aynı hevesle değer verdiği bir evladı olması hayata bakışını değiştiriyor.

Mutluluğum tarifsiz. Tam bir aileyiz artık.
hani bebi'yi aşkımın oğlu diye seviyorsun ya,
eve gelince önce kimi öpeyim diye şebeklik yapıyorsun ya,
sen deli gibi acıkmışken ilk bebi'yi yediriyorsun ya
evde yakalamaç oynuyoruz ya,
hep planları ben yapıyorum sen hazııra konuyorsun ya,
gözlerinin içindeki ben'i hep hissettiriyorsun ya,
birilerine ihtiyaç duymadan kendimize özel anlar yaratıyoruz ya
 gözlerin parlayarak bulduğun fikiri paylaşıyorsun ya
Seni çok seviyorum Sevgilim,

ve senden olanı.


17 Nisan 2012 Salı

Dün akşam otururken yediğimiz elmadan elinle tutabileceğin büyüklükte verdik eline. Ağzına tatlı gelen her şeyi havada kaptığından bekliyordun. Hoş buraya parantez açmalı ilaç içmeyi de cok seviyorsun minik duduklarınla kuş gibi ağzını açıp bekliyorsun vitamin ve demir ilacını kaşıkla sana vermemizi:)

Elmanın ekşitatlı halini yüzünü buruşturarak hissedip iştahla yemeye devam ettin. Bir kaç dakika sonra bir baktık elmanın hepsini ağzına tıkmışsın :)) Minik tarantulam illa o ağız dolacak. Böyle anlada Supermario yanaklarını elinin içine alıp bende parmak yardımıyla çıkarıyorum ağzına ne soktuysan. Yolda beni çeviren kadınlar oo hepsini ağzına sokmuş diyerek dehşet  içinde uyarıyorlar her zaman ki hali diyorum bir kabullenme çöktü ki üzerime sorma:)

5gün önce 5lt yağ tenekesini çekip devirdin kapakta açılmış etraf yağ oldu, sonra sana yaptığım çorbayı çekip düşürdün dün de laptop'ı çektin düştü. Sandığımızdan daha büyüdün. Tüm bunları yaptıktan sonra yüzünde ki mutluluk ise paha biçilemez :)

Geçen gün marketde alışveriş yaparken seni de market arabasına bindirmiştik, manav reyonundan geçerken amasya elması kapmışsın kaşla göz arasında ben biber doldururken emziği çıkarıp elmayı ağzına sokmaya calısırken yakaladım seni :))

Artık bezini değiştirmek çok zor. Resmen isyan çıkarıyorsun nasıl ağlamak çığlık kıyamet iki kişi zor cıkarıyoruz. Önünü dönüp ayağa kalkmak istiyorsun her şey açıktayken:p

Elektrik prizine elini sokmaya çalışırken yakaladım" napıyorsun bebi sen "dememle beni görünce yanlış bir şey yaptıgının farkındamıydın bilmiyorum korkup ağlamaya başladın, Ve artık ele avuca gelmiyorsun kayış koptu :)

Çok bencilce ama ağlaman o kadar komik ki. Dudaklarını büzük elinden oyuncağını düşürdün diye ağlamana çok gülüyoruz.

Bir de komik bir bebeksin, biz seni güldürürken bir hamle yapıp sen bizi güldürmeye başlıyorsun. Şu sıralar iş yerinde yoğun günler yaşıyoruz eve geldiğimde pertim çıkmış olsa da seninle vakit geçirmek için dakikaları bile sayıyorum.

Hafta sonu cumartesi alışverişle geçti akşam anneme geçtik o gece orada kaldık. Pazar Yıldaş'ın ev koşuşturmasına dahil olduk, bizim iki üst sokağımızda ev tuttular. Süper old

10 Nisan 2012 Salı

eski halin daha güzeldi

Tuku'nun fotoğrafsız çalakalem yazılmış hallerini hiç sevmiyorum.
Tembellik yaptığımın farkındayım, günü gününe tutulmuş 4 yıllık bir blogtan, arada bir yazılan düz yazılara geçmek okurken bile eksik geliyor.

Arşive baktım az önce Supermario'ya ne şeyler güzel yazmışım.   Okurken mutlu oldum.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tükürük

Bebi doğduğunda ileri derece reflüydü. Devamlı kusuyordu. Bir de tükürük yutamama problemi vardı. Daha hastanede bir morarma devresi yaşamıştık sonra eve geldiğimizde gene aynı oldu. Nefes alamayıp kaskatı mosmor oluyordu tükürüğünü yutamadığı için. Çaresizlik ve korku duygusu tavan olmuştu.

Geceler hep nöbetle geçti. Sırt üstü yatamıyor yattıgında tükürüğünü yutmaya çalışırken uyanıyordu.  Gündüz yanından ayrılamıyorduk yüz üstü yattığı için, en rahat bu şekilde uyuyordu. Ya kafasını çevirirken döndüremez nefes alamazsa diye tuvalete bile giderken tetikteydim yalnız bakmaya başladığım 20. günden itibaren. Bizim içtiğimiz reflü ilaçlarını içiyordu minicik haliyle. Ama kusmaları hiç kesilmedi. Her emmesinden sonra oluk oluk kusuyordu. Çok ağlıyordum bu kadar kusmaya nasıl kilo alacak nasıl beslenecek diye. Ama gayetde güzeldi kilosu. Kusmaları 3 aylık olmasından itibaren hafifledi ama tükürüğünü yutamama hali devam etti. Televizyon izlerken, gece yatarken hep yanımızdaydı o korku yüzünden.

 O üç ay çok zordu sonra yavaş yavaş sırt üstü yatırmaya başladım hem ben işe başlıycam bakan insanlara da zorluk olmasın hem de artık sırt üstü yatmaya alışsın diye. 5 aylık olduğunda hafiflemişti reflüsü artık. Ama dönem dönem tükürüğünü yutamama halini hep yaşadık.

Biranda kıp kırmızı oluyordu yüzü. Nefes almaya calısırken elleri kollarını can havliyle hızlıca hareket ettiriyordu. Bir çok doktora gittik soluk borusuyla yemek borusu birbirine yakın olduğu için olurmuş bu mevzu. Şuan için yapılacak bir şey yok.

Ben işyerindeyken babaannesi ve annemle kaldığı anlarda da oluyormuş. Supermario'nun haberi oluyor ama bana her oldugunda söylemiyorlarmış. Elimde değil ağlıyorum onu o şekilde görünce. Dayanamıyor kalbim şuan yazarken bile gözlerim doluyor, dün akşam gene oldu. Elim ayağım buz kesiyor ama hemen müdehale edebiliyorum. Böyle ani durumlarda  müthiş soğuk kanlıyım hiç telaş yapmıyorum. Ama ne zaman ki düzeliyor o an tüm kalkanlarım inip gözyaşlarım akmaya başlıyor. Geçti gitti ama gece çok ağladım.

Bebi o anı yaşadıktan sonra sanki kendine olmamış gibi gülmeye başlıyor ya o en büyük motivasyon işte.

Seni çok seviyorum canım oğlum.

2 Nisan 2012 Pazartesi

korku

Tortilla erkeği,
Cumartesi günü ilk korku duygusunu yaşadın.
Sen korktukça ben gülmekten yerlere düştüm.
Baş başaydık, birileri seni seviyordu elindeki peluşu, senin boyunun iki katı yaklaşık 150 cm 'lik köpeği sana doğru sevdirmek için uzattıklarında irkildiğini elini kolunu geri çektiğini önce farketmedim. Kıkır kıkır gülüyordun halbuki. Korktu galiba dediler yok canım dedim güldüm. Sen daha korkma duygusunu keşfetmemiştin ki büyümemiştin o kadar.
Kuçu annecim sev deyip sana doğru yaklaştırınca, gülmelerinin devam etmesine ek, yüzünü gıdın çıkıncaya kadar geriye çekişin aklıma geldikçe hala gülüyorum. Köpeği eline yaklaştırdım elini totona sakladın. O an gülmekten sonra aklıma gelen tek şey Supermario'nun yanımıza bir an önce gelip seni görmesiydi.
 Neyseki yetişti o ana şahit oldu. Köpeği saklayınca görmek istiyor yanına gelince gülüp korkmaya başlıyordun. Baya makara yaptık hakkında soğan erkeği bilesin. İşin enteresan yanı korktuğun halde gülmeye devam edişin.

Pazar da sensizdik. Çok özledik seni. Supermario çok özel bir şey olmadıktan sonra bırakmayalım artık bebi'yi dedi. Anneannen ve kuzenlerinle kaldın biz yokken, bizim seni, senin bizi görünce mutluluğun tarifsizdi. Fok balığı çırpnmaya başladı. Bir de Fotoğraftaki gibi babanla evde tur atıp duruyorsun, salon hol arasında geziyorsunuz. Yorulmak yok aksine oturunca isyanlardasın. Çok komik o yerden bitme yürüyen halin.

Seni Seviyorum karıncam.

30 Mart 2012 Cuma

tarih bunu da yazar

Şşt Sarı kafa,
9 ay bir haftalık yerden bitme,
kitap parçalama delisi,
tv kumandası bağımlısı,
ayakta durmak için çıldıran kaplumbağa
lap top düşmanı,

Ben ne zaman bir yere ayrılsam salonda sen kumandayı bulup ya ağzına sokuyor ya oraya buraya vuruyorsun. Gene o anlardan birinde Digiturk'de sinema kanalı Movie Max'i açıp Madonna'nın çıtır yıllarından kalma Kanıt Vücutlar filmini izlerken yakaladım seni. Beni görünce hiç te utanma arlanma yok kumandayı salyalarınla ıslatmaya devam ettin.
 Bundan güç alarak karnıbaharı olabildiğince hızlı yedirmeye çalıştım. O sırada supermario geldi bir bana bir filme bir sana bakarken kopmuştuk bile gülmekten. Tarih bunu da yazsın Coni.

Seni seviyorum minik uğurböceğim.

29 Mart 2012 Perşembe

Duygusal mı realist mi

Duygusallık mı, realistlik mi adını tam koyamıyorum.

Ama gerçeği arıyorum ben, her dokunduğum, dinlediğim, hissettiklerimde.

Mesela fantastik filmleri hiç izleyemem hep aklım,  aslında onun öyle olmadığı gerçeğine takılıp kaldığı için giremem o dünyaya. Mavi suratlı adam ordan oraya uçarken gayet tepkisiz kalabilirim.

Şimdi gene gerçek hayatta sorguladıklarım var, gerçek ya da doğru kim?

İnsanları anlamak ne kadar zor.

İşlerine, hırslarına, egolarına, karakteri oturmamış kim nereye çekerse oraya gidencilere, daha dün akıl verdiğin insanların bu gün sana o aklı satmaya çalışma çabalarına ya da etrafında kendi fikriymiş gibi anlatma hallerine, mütevaziliği bilmeyenlere alışmak mı sahteliği anladığın an sıyrılmak mı?

22 Mart 2012 Perşembe

Börtüböcüüü

Tam bahardayız artık bebi'yi tek bir ceketle dışarı çıkartmanın tadı enfes. Yaz gelsin şortarını giysin pofidik bacaklarıyla pıtır pıtır yürüsün hayalimiz tavan.

Günler müthiş hızlı akmaya devam ediyor. Adım atabiliyor, sıkılınca burnunu tatlı cadıdaki gibi oynatıp hızlı hızlı nefes alıyor, bu hali çok komik oluyor.

Supermario'nun eve geldiğinde yaşadığı özlem duygusu müthiş duygulandırıyor beni. Sana bu denli düşkün olmasına bayılıyorum. Çoğu hareketini babama benzetiyorum. O da bana çok düşkündü. Aklıma geliyor keşke seni görseydi diye gözlerim doluyor. Şuan olduğu gibi.

Akşam gene duramadık dışarıdaydık, uykun öyle bastırmış ki eve dönerken araba bir uyudun yatış o yatış üzerini değiştirdim oto koltuğundan çıkarmaya korkarak, hatta bomba imha uzmanı gibi itinayla bana mısın demedin pertin çıkmış :p

Eve gitmek  için sabırsızlanıyorum !

19 Mart 2012 Pazartesi

hafta sonu

Hafta sonu enfes bir hava vardı dışarıda. Cumartesi annem bizdeydi akşam üstü olmadan gitti. Biz oğluşla evde yalnızdık. Bebi doğduğundan beri maç izleyemez oldum. Supermario futbolculara bağıra çağıra maç izlediği için bebi korkuyor sesinden evdeyken ya başka odaya geçiyoruz biz oğlumla ya da supemario dışarda izliyor. FB-6s derbisini de dışarda izledi 2-2 berabere kaldık.

Pazar, aydınlık harika bir güne erkenden başladık. Bebi, ben supermario 3 kişilik mükellef bir kahvaltı yapıp attık kendimizi dışarı. Yorulmuşum eve dönünce farkettim temiz hava çarptı hepimizi kendimize gelemedik bebi yolda uyudu biz eve gelinc perte çıktık.

Oto koltuğundan indirmedik onu uyanmasın diye o şekilde yatakodasında bıraktık:)

Bebi genelde hep yanımızda olduğu için yatak odasında uyurken o, salon fena sessizdi.
Tabi uyandı başladı zıplamaya. Çok zıplak bir bebek :p

Supermario taşımaya başladı mutfağı içeriye, salatalıklar, havuçlar, cipsler, çikolatalar ne bulduysak yiyoruz ne shit boğazlıyız. Uykumuz geldiğinde anca durduk. Sabah bir dinç uyandım  anlatamam erken inseydik ayfertito ile harika kahvaltılarımızdan birini daha yapmak istiyordum ama geç indi servis.

Bu gün pazartesi sendromu falan yok gayet enerjiğim akşama da rakı balık var arkadaşlarımızla.

Daha ne olsun tadından yenmez bir pazartesi.

16 Mart 2012 Cuma

gezenti

Bence bebi kuduruk bir gezenti.
Geçen pazar gününden sonra hafta içi dışarı çıkmamıştık 4 gün olmuş. Özlediği her halinden belliydi sağı solu izledi. Tabi Supermario'nun kolları koptu devamlı kucağında dolaştırdığı için arabaya binmiyor paşam.

Doktor devamlı pozitif bir bebek olduğunu söylüyor sevmeye sevilmeye çok açık olduğunu.
Gittiği her yere birilerini tavlamakta üzerine yok.

Biz aman dokunmasınlar sevmesinler ellemesinler bir tip değiliz supermario ile o yüzden o sevilmekten çok mutlu itinayla her gittiğimiz yerde mıncıklanıyor.

Yaz gelsin iple çekiyorum kat kat giyinmeden dolaşmayı özledim.

15 Mart 2012 Perşembe

Sarı kafa büyüdün mü sen

Ben bebeklere çocuklara sevgimi maymun eşek tarzı kelimelerle gösteririm hep, şimdi daha fazla abuk subuk ne lakap varsa bebiye takıyorum. Dalga geçilmekten bir hal oldu sarı kafa.

Bence komik bir çocuk olacak yaptığımız şakalara o kadar açık ki.

Büyüdüğüne bir kez daha şahit olmak müthişti. Anneannesi, uykusu yokken onu uyutmaya çalışınca gözyaşlarıyla ağlamaya başlamış, ben de bu kadar ağlamaz gidip bakayım dedim. Gözler cin uyumaz anne deyip kucağıma aldım. Normal şartlarda beni görünce hiç tepki vermez babasına delirir bana kapı duvar :) Beni görünce bir yandan akan gözyaşları bir yandan gülücük atışı hala gözümün önünde. Mutluluğum tarifsiz oldu beni yanında bu kadar istediği için. Dakikalarca güldüm haline.

Annem sonra gel oğlum deyip ellerini uzattı böğürme tonunda höhhh yaptı erkekçe, istemiyormuş gitmek. Önce tesadüf sandık annem 10-15 kez daha aynsınıyaptı gene aynı ton busefer omuzunu oynatıp kafasını kaçırıp bana sarıldı. Benim oğlum büyümüş triplere girmiş.
Akşam supermario gelsin ona anlatayım birlikte gülelim halini diye iple çektim.

Gelişiminde kilosu boyu ayından önde gidiyor bu ay balık yedireceğim bakalım beğenecek mi. Mesela babaannesi geçen gün kereviz vermiş sevmemiş :) Supermario da birşey kaybetmez kerevizi kim sever ki diyor. Artık çığlıkları dinmiyor devamlı tiz tonda söylenme hali:) kendi kendine vakit geçiriyor ama ortamda biz olursak yoksak fazla durmuyor. bol bol video çekiyorum gündüz işyerinde izlemek enfes oluyor. Gülüyorum enerji veriyor çok mutlu ediyor . Dün akşam farkettik koyduğumuz yerin 30 cm gerisinde bulduk. Her şeyi ters oğlumun :)

Bu aylar öyle kıymetli ki ne kadar oynamasam ne kadar tadını alsam da gene çok özleyecekmişim gibi geliyor.

Kendi park yatağına tutunarak kalkıyor bir de aşağı sarkıyor bu halini 1 hafta önce gördüğümüzde çok şaşırmıştık şimdi yalnız bırakmıyoruz hiç orada. Bir de supermario ile onun neler yaptığının kritiğini yapmak gördün mü şunu yaptı böyle baktı diye bitmek bilmez sohbetlerimize bayılıyorum.

Bebi seni çoook seviyoruz, iyiki varsın sen ya!

12 Mart 2012 Pazartesi

farketmeden

Zor bir hafta sonuydu.

Gerçekten her şey geçici hep söyleriz ama yaşamak başkaymış. Hiç olmaz asla başlarına gelmez diye düşünebileceğim insanlar öyle tarifsiz bir durumdaki şimdi.

Cuma iş çıkışı gittim yanına bebi'yi bile almadan direkt geçtim. Destek olmak için, çözüm bulmak için.
Etrafımızdaki insanlar en çok benim yaşadığım olay ne olursa olsun dert etmek yerine çözüm üretmeye çalışma halimi pes etmeyişimi severler. Bu yüzden arkadaşlarım olsun ailem olsun çözemedikleri bir sorunları değişik bir bakış açısı istediklerinde akıl danışıp fikirlerime değer verirler sağolsunlar. Gene böyle bir sebeple cumartesi akşamına kadar onun yanındaydım. Cuma Supermario bebi'yi getirdi sabah işe gitti .

 Yaşadıkları öyle zor ki, karşılıklı hatalar istenmeyen bir noktaya taşıdı olayları. Ben de elimden geldiğince destek oldum ona, hatta bir iş vardı aradım onun adına konuşup işi bağladım sonra ertesi gün biz, bir de bebeklerimiz elimizde iş görüşmesine gittik onun için.  Bu gün başlıyacak mutlulugum tarifsiz inşallah güzel şeyler getirir hayat ona.
Keşke elimden daha çok şey gelse yapabilsem bir anda eski mutlu günlerine geri götürebilsem onu.

5 Mart 2012 Pazartesi

ow shit

Şubat sonu Mart başı itibariyle havalar güzel gidiyor pazar günü de enfesdi. Bebi'yi kaptığımız gibi çıktık kahvaltı yapmadan dışarı. Artık elim öyle hızlanmış ki  iş çıkışlar bebi'yi babaanneden alıp hızlıca giydirip çıkmalardan, 10dakika da çanta hazırlayabiliyorum, bebinin 4 öğün yiyeceği çorbasından muhallebisine ıvır zıvırına kadar.

Kıyamam o da pek heveslenmiş dolaşmaya normalde kucak istiyor ama gıkını çıkarmadan dolaştı açık havada.

 Yarımdı saat biz Mc yiyorduk kahvaltı niyetine:) Ben üzerimize fastfood yiyebilen biri tanımıyorum, şu an sorun yok da yaşlanınca bu kadar fastfood severliğin sonu ne olacak bilmiyorum:)
Bir ara canım midye dolma çekmişti birer posta da Şampiyon yaptık Cadde'de.
Sonra eve doğru yol aldık aklımıza çiğ börek düştü.
Aklımızda duracağına midemizde dursun dedik :p
Supermario bebi'yi uyuttu ben malzemeleri çıkardım yoğurdum bebi uyandı o sırada ben bebiyle ilgilendim o açtı çiğ börekleri sonra o bebiye baktı ben pişirdim.
İmece usulü karı koca bir shitboaz gününü daha bitirdik. Gece içilen sodalar yenilen çikolatalar.
Biz büyümedik daha bebi'yle birlikte büyücez sanırım.
 Çok güzel bir hafta sonuydu, bebinin kokusu burnumda son saatler mesai bitimine.

hmmm

Benim düşünmediğim bir detay varmış meğer
Tuku'mu okuyanlar sandığımdan daha fazlaymış :)
Amaç blog şifreleyince yalnız yazmak ya, davetli okuyucu için gelen mail adreslerini görünce gözlerim yaşarmadı desem yalan söylerim. Hem çok mutlu oldum hem üzerinize alınmayın kocaman bir handikap'a düştüm:) E tanımadığım insanlara blogu okumaları için maillerini kabul edersem ne anlamı kaldı şifrelemenin. O yazıdan sonra tüm bunların sorgusu başladı. Genel olarak aynı bu kıvamda yazmaya devam edeceğim şifreleme yok. çok buldumcuk yazmamı benim kadar bekleyen birilerinin olduğunu bilmek yüzümde kocaman gülümseme bıraktı. Çocuk sahibi olmak gerçekten başka bir ruh :)

27 Şubat 2012 Pazartesi

Karar zamanı

Bir süredir aklımda bebi'ye yeni bir blog açıp oraya mı yazsam burayı şifrelesem mi handikapı.
Sanırım karar verdim şifreliyorum blogu, çünkü ben daha ıncık cıncık yazmak istiyorum, bu gün yedi yemedi kaşını kaldırdı hayde eller havaya yaptı. Yani daha anne daha buldumcuk bir blog. eskiden bu kadarı da yazılırmıymış sanki bir tek kendilerinin çocuğu oluyor diye düşündüğüm kadar detaylı :)
Hı hı evet öyle sınırsız uçsuz bucaksız büyük bir duygu ki, insanı maymuna çeviriyor sevgisi.
Ben de o fırtınaya kendimi zevkle teslim ettim tadını çıkarıyorum.
Daha önce blogu okuyan kendinden bulan, aman neymiş bıdı bıdı yazıyor diyen, seven sevmeyen benle birlikte 4yıl geçiren herkese bir ara.

Ama bu sefer biraz daha bize özel olacak, İçerde parti var havasında olmasın ama bir kaç gün içinde Tuku mode off :)

13 Şubat 2012 Pazartesi

Küsüşcek Vakit Yok

Supermario ile ilişkimiz bebi'nin aramıza gelmesiyle yeni bir boyut kazandı. Mesela küsüşcek vakit bulamıyoruz. Öyle hızlı yaşıyoruz ki dönüp bakınca eskiden olsa altından kalkamazdım dediğim şeyler aslında. bebi,iş,ev, ev işleri, sosyal hayat,supermario. Ama öyle rayına oturuyor ki herşey evet yıpratıcı ama oturuyor işte.
 
Sanki içimden onlarca tuku çıkıyor biri işe gidiyor, biri evi topluyor, biri çamaşır asıyor biri topluyor, biri yemek yapıyor, biri bebi'yle ilgileniyor, biri ütü yapıyor, biri dışarı çıkıyor, biri supermario'suna bulaşıp kaçıyor, biri ailesine yetmeye çalışıyor, biri kendine uyumak için zaman kolluyor, biri gezmeye gidiyor.
Yazarken yoruldum ama yaparken uykusuzluk dışında beni çok fazla zorlamıyor bir zaman sonra rutine dönüyor. Alıştım hepsini yapmaya ama bir tek bebinin özlemine alışamadım. Dinmiyor namussuz hep gülen suratıyla aklıma düşüyor mis kokusunu anında içime çekmek istiyorum. Hoş onu da tecrübe ettim ki evde sadece oturup bebek bakmak da hakikaten meşakatli bir şey. İşe geldiğimde en azından kafam dağılmış oluyor 7/24 cocukla yalnız olmak da laylay değil. Hakkını yememek lazım evde oturup bakan annelerin. Devamlı ilgi bekleyen, ağlayan bebekle baş etmek zor. Hoş hayatı sadece bebekle ilgilenmek olan insanlarda var. Kaç yıldır evli olup yemek yapmayı bilmeyen, zaten yemeğini yapan evini toplayan yardımcıları olan insanlar Onlara sorduğunda nasıl gidiyor diye bin tane dertten muzdarip olmaları acaba ben mi hero onlar mı zero dedirtiyor yalan değil.
Bu hafta sonu Supermario ile kaçtık ikimiz öyle karı koca, üşüye üşüye sokaklarda yürüdük. Donduk ,zıplaya zıplaya koştuk, çekiştirdik birbirimizi yollarda. Öpüp kaçtık. Deli gibi özleyerek döndük gene bebi'nin yanına. uyanır uyanmaz ilk gözünü açtığında kaptık gene kucağımıza. Bu gün annem bizde tam şenlik oluyor ev hepbirlikteyken.

9 Şubat 2012 Perşembe

7ay neymiş ki

Tecrübe ettim ki, bundan önceki 7 ay hiç bir şeymiş.
Asıl macera şimdi başlıyormuş.

Oto koltuğunda bağlı durmaktan, 5 dakika yalnız kalmaktan, uzun süreli oturmaktan,
kucakta gezmekten, karanlıkta uyumaktan sıkılan sıkıldıkça bize saran bir bebi var artık.

Ve biz aciz anne baba ona hoppidi, tapşini, fış fış kayıkçı, ce ee, abuf yapmaktan kafasına huni geçmeye bir kala, saatler 01:00 keyfine göre 02:00 olmadan gözünü kapamayan 75 cm'lik cüce karşısında maymun oluyoruz oluyoruz peh boşa.

Ayakta durup etrafı izlerken, kollarımızda mecal kalırsa mutlu edebildiğimiz kısacık anlar olarak geçsin kayıtlara.

 Gözünü sevdiğim ilk üç ay mumla arıyoruz seni.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Uçamayan Kuş

Uzunca biriktirince yazacaklarını, zor oluyor nereden başlayacağını bilmek.
Bir kere tarihe not; 29 ocakta başlayan son 30küsür yılın en soğu günlerini yaşadık İstanbul'da-6'ları gördük, İzmir'e bile kar yağdı o derece coştu hava. Kar yarım metreyi geçti bizim evin önünde dahi, yüksek kesimlerde insanlar mahsur kalıp evden çıkamamışlar.  1 hafta sürdü. Uzun zamandır ben böyle kar v kış görmemiştim.

Şimdi bizden neler yazsam ki ,

ayaklarını ağzına sokmaya çalışmanı mı, hagu diye yeni kelimeni mi, adını söyleyince kafanı kaldırmanı mı, babanı görünce ayaklarını ellerini aynı hızda iki yana sallayıp ağzından sular aka aka ona gitmek istemeni mi, beni yemeğe çallışmanı mı evet evet dişlerin feci kaşınıyor olmalı kucağıma alınca yanağıma yapışıp anneyi yemeğe calısıyorsun :p kalabalığı çok sevmeni mi, ayakta durabildiğini mi, hastalık yüzünden 15 gündür yıkanmayışına karşı Allah'ın bir lutfu o bebek kokunu hala alabiliyor oluşumuzu mu, çok meraklı bir böcük olduğunu kumandayı sana vermedik diye çığlık kıyamet ağladığını mı, kumru kuşu gibi devamlı sesler çıkarıp bir dakika yalnız kalamadığını mı, desteksiz oturabildiğini mi, artık oyuncaklarınla çok rahat oyalanabildiğini mi?

Artık akşam ya da sabah kahvaltılarımızın maksimum 10-12 dakika olabildiğini mi, asla durmuyorsun ne mama koltuğunda ne oyuncaklarınla yemek yerken 100 km engelli koşmuşuz gibi hızlıca bitirip seni kucağına alıyor birimiz diğerimiz yarışa yalnız devam ediyor.

Geçen koskoca 7,5 ay da özellikle ilk üç ay reflü yüzünden devamlı kustuğun için, geceleri ya da gündüz tükürüğün boğazına kaçtığında morarıp boğulma tehliken olduğundan ki sıkça bunu yaşadığımız için 3 ay yüzüstü yatıp dakika yanından ayrılmadığımız zor günler geçirdiğimizi unutmuş gibiyim sanki hiç o kadar küçük olmadın hep böyle ele avuca geliyordun ve güllük gülistanlık büyüdün gibi geliyor. Eski fotoğraflara baktığımda bazen unutmuşum bu halini diyorum insan algısı ne çabuk değişiyor. İş ev sorumluluklar arasında bunaldığım anlarda bile bir kere dahi of'lamadığımı yazmak istiyorum. Bu beni motive ediyor şükretmek.

27 Ocak 2012 Cuma

kar mesaisi

disarida dun gece baslayan kar fena tuttu. az once iceri girdik bebi bizi anneannesiyle camdan izledi, arkadaslarimizla bir kar oynamisiz 6kisi resmen cocuk olduk yapmadigimiz sebeklik kalmadi, cok iyi geldi. kar melegi bile yaptim.suan bogazlari sicak tutmaca supermario kahve yapti onu iciyorum. bebi camdan bakarken supermario ve yildas cama kar attikca o eliyle camin disinda kalan karlari tutmaya calismasi cok komikti. simdi bebiyi uyutuyirum bu yorgunlukla sizip kalabilirim.

20 Ocak 2012 Cuma

bir kar yağdı piyuuu

 Boğaz köprüsünde insanlar yürüyorlardı
Hafta başı pazartesi bir kar yağdı bir kar yağdı yok böyle bir kar. İstanbul köye döndü. Mahsur kaldık iş yerinden evlere ulaşamadık. Şaka gibi ama Ayfertito'nun oturduğu yer olan Merter'de biz beyaz cehennemi yaşarken yere gram su bile dökülmemiş. Kartal'da gene öyle. İstanbul'da dört mevsimi yaşadı her ilçe resmen. Çok kabustu hatta yaşadığım en kötü kar tecrübesiydi. İşe gitmedim ertesi gün, evdeydim o gün bebi'yi gündüz kar oynamaya çıkardık. Buzlu suya düşmüş fok balığıydı çırpınıp durdu :p Güneşliydi hava çok uzun kalmasak da güzel bir hatıra oldu ilk yaşadığı kar tecrübesi.

Bu hafta 3 gün yıldaş bizdeydi evin bir bireyi gibi zaten makara gırgır çok güzel geçti. Ha bu arada onlar kesin karar verdiler İstanbul'da yaşamaya.  Asl, Amsterdam'dan buraya kesin dönüş yapıyor hazırlıkları tamam düğün yerleri tarih her şey hazır. Onların burada olması en sevindiğim şeylerin başında geliyor şu sıralar.

Kar daha kalkmadı kıyıda köşede hala var. Bebi'yi özledim iyice kuduruk bir şey oldu. hırpalaya hırpalaya seviyorum bekliyor gözüyle yandan kesip gidip seveyim onu diye. Çok fena şeyler geçiriyorum içimden yazmıyım cani anne demesinler hahaah

16 Ocak 2012 Pazartesi

körebe

Cuma iş nasıl yorucuydu, beynim bedenim gözlerim eve gittiğimde yoktular. Artık netleşmesi gereken şeyler açıklığa kavuşsa. Bence hayatta en kötü şeylerden biri belirsizlik. Hayırlısıyla hakkımızda ne doğru olacaksa onu yaşayalım. Bebi'yi görünce tabi o ruh hali dağıldı biraz.
Sonra cumartesi yılın ciddi yağan ilk kar'ı yağdı sulu mulu ama lapa lapa.Tutmadı tabi ama güzeldi izlemesi. Bebi'yi peteğin üzerine battaniye serip üzerine oturttum yağan karı geçen arabaları izledi zevkle gıkını çıkarmadan. Sonra elektrikler gitti  İstanbul'un bir çok yerinde 3 saat boyunca, tramvay metro çalışmadı. Kombiyle olunca evler el mahkum bir süre sonra soğuyor içersi hem bebiyi idare et hem üşümemeye çalış zordu. Artık takatimiz kalmamıştı 3. saat sonunda geldi neyseki. Yemek için dışarı çıktık dolaştık iyi geldi kafa dağıtmak için.  
Pazar tam 7,30'da kalktı bebi mama yaptım biraz oyalandı, yatagındaki oyuncaklarla oynadı 8,30'a kadar idare ettim sonra Supermario aldı içeri gitti ben uyudum biraz. İçeride baba oğul Lefter Küçükandonyadis'in ölüm törenini izlemişler. Azılı bir FB taraftarı daha geliyor. Hava tam kış güneşiydi soğuk ama güzeldi. Önce dışarıya çıkacaktık Cadde'ye sonra güneşi kaçırdık çıkanada kadar 14,30 olmuştu. Yemeğe gittik biraz dolaşıp alışveriş yapıp döndük geç olmadan 18,30 gibi eve. Bebi her gittiğimiz yerde istisnasız maskot oluyor. Ya gülücük atıyor tavlıyor ya ben fotoğraf çekerken kımıldamadan beklediği için kahkahaların muhatabı oluyor. Öyle alıştı ki onun fotoğrafını çekmeme resmen poz veriyor artık. Dün koçtaş'ta Supermario gel babacım değince bir gidişi vardı kucağımdan ellerini açarak bu bir ilkti kayıtlarda yerini almalı.

10günü geçmişti yıkamıyorduk bebi'yi hasta olduğu için. Öksürüğünün çoğu geçti hırıltı bitti göğsündeki dün yıkadık. O kadar aradan sonra suya karşı temkinliydi çırpınıp durdu fok balığı gibi. Suyu seviyor korkmasın diye çok uzatmadan bitirdik. Maksat rahatlasın.

İşlerimizi bitirdik ayaklarımızı uzattık karı koca keyif yapıcaz derken körebe oynamaya karar verdik biranda. Bebi mama sandalyesinde oturuyor bizde körebe oynuyoruz. Supermario'nun gözlerini kapadım attım arenaya. elleriyle beni bulmaya çalışırken ben de gülüyorum falan başladık bir iki derken bir çığlık bir kıyamet nasıl ağlıyor yüzü duvara dönüktü bizi göremeyinc mi korktu dedik çevirdik bize doğru yeniden oynamaya başladık. Bu sefer benim gözler kapalı. Yok yırtıyor resmen kendini :p nasıl ağamak hemen yanına gidip sakinleştirdik ben gözümdeki şalı kafama doğru sıyırmıştım gözlerini şala dikmiş bakıyor ondan mı korktu acaba bilemedik. Aldık kucağımıza sakinleşirdik yanımıza oturttuk. Az önce ağlayan çocuk o değil sanki nasıl mutlu Limonata. Supermario diyor ki; oğlum bir körebe oynatmadın ya helal olsun. :p

10 Ocak 2012 Salı

evde beni bekleyen halini severim :p

Dün Supermario evde kalınca bir hamarat olmuş tadından yenmez.
Ben erkeğimin evde, işten gelmemi bekleyen hallerini severim diye dalga geçtim haha . Ayakkabı odacığını düzeltmiş süpürmüş toplamış ortalığı bebi'yi yedirmiş ben geldiğimde camda beni bekliyorlardı ikisi.Çok tatlılardı.

Bebi ile oynaştık 24 saatin 12 saati yollarda geçiyor malum iş güç kalan 2,5  3 saatde yedir altını değiştir uyusun uyansın derken ne kadar görebilirsem kardır diye supermario'ya bırakmıyorum resmen.

Dün bolca gördü o diye yapışık ikiz gibiydik evde bebiyle.
Öksürüğü iyiye gidiyor şükür ama hırıltı devam ediyor takipteyim.

Ve tikli bebi, heryerinden gıdıklanır mı ya, sırtını ovayım azcık dedim gülmekten yarılacak, dizkapağının altından gıdıklandığını da supermario buldu. Burdan da gıdıklanılır mı dedi onda denedik o da gıdıklanıyor :p Babası kılıklı. Canımsınız

9 Ocak 2012 Pazartesi

öksürük bırak bebimi

Geçtiğimiz gün bebi'yi bizim odada ki yatağına koyup balık gibi çırpınıp oyuncaklarını keşfetmesini izledik. Saatlerce onu izledik. Oyuncakları görünce parlayan gözlerini, yatağın üzerindeki oyuncakları tutmaya çalışırken yuvarlanmasını çıkardığı sesleri çığlıkları. En zevk aldığım şeyden bile kat kat güzeldi. Büyüyor, büyüdüğüne şaşırıp bir yandan da tadını çıkarmak öyle güzel ki. Hiç bir aşamada oflamadan zevkle yanında olmak. Mış gibi değil dert gibi değil ayakabağı gibi değil mucize gibi görerek yanında olmak..

Geçen çarşamba'dan beri hasta bebi. Önce benden ona nezle geçti dr iyi bakın şu aşamada ilaç veremeyiz dedi dikkat ettik üstüne titredik annem bizdeydi o hafta onunla yattı geceleri iyi oldu derken öksürük kaptı. Öyle böyle öksürmüyor göğsü hırıl hırıl. Dr. bu defa söktürücü sabah aksam bir cay kasıgı kullanmak üzere bricanyl şurup verdi, cumartesi akşam kullanmaya başladık. Burnuna da okyanus suyu damlatıyoruz. İyi geldi 4 gün de kesilmezse yeniden gidicez. Geceler uykusuz saat başı değil 20dakika da bir uyanıyor öksürükten. O öksürdükçe içimizden parça kopuyor sanki.

4 yıldır supermario servise 20 dakika yürüme mesafem için kendisi 8'de iş başı yapıyor olsa da 6,30'da benim için uyanıp, beni bırakıp işe 1saat erken gidip oturuyordu. Belki 3 belki 4'tür beni bırakmadığı hastalık vs yüzünden ama 5 değildir koskoca 4 yılda. Bu gün ben kendim yürümek istedim bebi zaten gece zor uyudu sabah uykusunu bölüp uyandırmak gelmedi içimden. Supermario'yu da ikna ettim ikisi evde uyuyorlardı ben çıktığımda sabah sökmemişti bile kapkaranlıktı. Yola çıktıktan sonra tırsmadım değil içimden bildiğim tüm duaları okuya okuya gittim. Az önce konuştuk Supermario'nun vücudu kırgındı biraz bebi'yi annesine bırakmış işe gitmemiş dinlenecekmiş evde.  Aklım ikisinde akşam olsa bir an önce eve gitsem.

5 Ocak 2012 Perşembe

ozledim

maske taktim agzima, en kotusu uzaktan o kikirdadikca yanina gidememek.
dun gece annemle yatti bebi dunden beri koklasamadik rahat rahat. gozleri kipkirmizi oyun oynuyor ama hali yok belli. burnu akiyor o hala gulucuk pesinde :)
uff hadi birak bizi

yeni yıl

Bu yıl yeni yıl ruhumu kaybetmiştim, Son dakikaya kadar ne yapacağımız belli değildi. Supermario Bebi ile ilk yılbaşımız, yanımızda olsun dedi ve son dakika organizasyonuyla Turtilerde toplandık. 8 büyük 4 çocuk. Evde geçirebilinecek en güzel yılbaşıydı. Geçen sene ne kadar sıradan geçtiyse bu sene o kadar güzeldi. Dans ettik, oyunlar oynadık yedik içtik sabah karşı 4'e geliyordu yattık.
Bebi  elden ele dolaşmaktan mest oldu. Devamlı balık gibi çırpınıp kahkahalar attı. Sanki ah bir kalksam der gibiydi. Artık oturuyor desteklice tabi, yatmaya tahammülü yok. Hep otursun istiyor yılbaşı gecesi saat 3'e kadar ayaktaydı. Yeni yıla girmeye son 10 dak. kala altını değiştirdim oğlum yeni yıla tertemiz girsin diye :p

Tam on iki olduğunda saat bu yıl ilk önce bebi'yi öptük. öptük az kalır yedik bitirdik o nefes almaya çalıştı aramızda. Şükrettik binlerce kez yaşadığımız her dakikaya. Bebi'nin aramıza katılmasına.

Videolar çektik onları yedeklemeliyim pc'a bir şey olsa gidecek 6 ay Allah korusun.

Kuş lokumuyla 6 ay geçti dile  kolay yaşama vurunca sayfalarla yazsam bitmeyecek enfes 180 gün. Girdiğim en harika yılbaşıydı.

2 Ocak 2012 Pazartesi

ses bir kiii

Çuvaldızı kendime batırayım hakettim pis Tuku kötü Tuku

12 gün olmuş yazmayalı bombardıman bir yazı girsem mi

yeni bir yıla girdik höh yani.
 yarın uzun bir yazı yazayım ıncık cıncıga varıncaya kadar bayarak açığı kapatayım.