9 Eylül 2013 Pazartesi

yarım konuşmak

top : dop
su: şhu
babaanne: mamanni
anneanne: anane
zehra: gudüv:
baba adı öbür
baba gitti : baba hitdi
git: dit
kaç yaşasındasın : didi ( iki)
otur: oduy
gel: del
bitti: biddi
adın ne : hügga
ebru: ebyu
allah allah: ayyah ayyah
hadi be: hadi nee
acı: aciyy
1-2-3 : bi di
mutfak: mudlak
aşkım: akkım
nurdan: nunu
hala: aya


Annecim bu yarım yamalak şebelek maymunu konuşmana ölüyorum cümle kurmaya da başladın. cumartesi günü "anne baba hitdi" ilk cümlen oldu. sonra bunun anneanne babaanne dede hala nunu versiyonlarını arda arda sıraladın. Sanırım iplik sökülmeye başladı nihayet :)) Her söylediğimizi yarım yarım söylüyorsun ilk aklıma gelenleri yazdım unutmadan. Ekliycem üzerine akşam eve gidip seni mıncırdıktan sonra kalanları

21 Ağustos 2013 Çarşamba

atlantis

Pazartesi
İş çıkışı direkt anneme, bebi'nin yanına gittim.
Supermario biraz mesaiye kaldı ama çok geç olmadan 8'e doğru geldi.
Anneme çiçek almış gelirken. Annem çok mutlu oldu görünce. Ben de çok sevindim.
Fazla durmadık indik hemen arabaya. Bir baktık koltukta bir demet de bana almış.

Cevo'ya geçtik. Bebi'nin 2 gündür yanında olmayışımızın acısını oyun parkı ile çıkaralım diye.
Önce yemek yedik sonra atlantis'e geçtik. Bayadır gitmiyorduk yeni bir sürüüü oyuncak gelmiş.
Hem supermario hem ben hem bebi için eğlenceli bir lunapark akşamı oldu.
Geç olmadan eve dönelim dedik ama yine saati 22:00 yaptık çıktığımızda.
Lador'da bebi uyur diyorduk ama uyumadı eve kadar bekledi. Arabadan inince bidt dii (bitti) diyor :)

Eve girdik sarı kafa hemen emziğinin peşine düştü uyku gözünden akıyor emmi ve şu ( emzik ve su) yanına alıp yatağa geçti. Yanına yatıp birbirimize sarıldık. Sonra o sıkıldı yüzüstü yatıp elini yastığın altına soktu bebekliğinden beri yaptığı gibi ve 5 dakikaya kalmaz tırtıngen olmuştu.

Böyle anlarda erken uyutup salona girenin havası çok olup statusu artıyor bizim evde.
Supermario vayyy diye başladı hemen ben koltuklarım kabarık uyku sırasını çabuk savmanın haklı gururuyla oturdum.

salı
dün akşam nasıl geçti haberim yok. iş çıkışı Aslı'lara geçtim bebi ve esla oynadılar. Sonra supermario geldi biraz takıldı oradan yeeni eve uğradık. Sonra eve geçtik 1saat rzl'le telefonda konuştuk makara gırgır derken zaten ben toktum 2tabak ama bildiğin yemek tabağı dondurma yedim. carte d'or çilek çikolata kaymak üçlüsü olan kutu bu yaz benim en büyük arkadaşım oldu. takıldım mı takılıyorum serimin en başını çekti. koca kutuyu kendi başıma bitirdim.
Kendim tokum bebi'ye zaten babaannesi yedirmiş supermario'yada tok muamelesi yapmıştım ki çocuk açlıktan ölüyormuş. Hemen hızlıca ona bir şeyler hazırladım ama saat çoktan geçmişti. Biraz bebi ile oynadık öpüştük koklaştık uyku saati geldi. Sıra supermario'da olduğu için digiturk iQ'dan yalan dunya'yı açıp izlerken uyuklamışım. Uyanıp bebiyi uyuturken kendi de uyuyan supermario'yu uyandırdım yanıma geldi bugün pasaportunu uzatmak için emniyete gidecekti. İşleri yoğunmuş iptal mi etsem diye bana sormuş bende etme demişim baya bir konuşmuşuz. O sormuş ben cevaplamışım ??
ama ben hiçbirini hatırlamıyorum. Uykulu halde yaptığım diğer hiç bir konuşmayı hatırlamadığım gibi.
Uyur gezer değilsem de uyur konuşur bir insanım ( hem annem hem supermario söylüyor ben de böyle olduguma inandım artık el mahkum)

19 Ağustos 2013 Pazartesi

dün

Dün gece bebi anneannesi'nde kaldı.
Biz eve sabaha karşı sürünerek girdiğimizden ve sabah işe kalkmak zorunda olduğumuzdan, resmen yatağa ayağımızı soktuğumuzda uyumaya başlamıştık.


Sabah oldu evden çıktım, burnumda tütmeye başladı kokusu.
Öğlen yemeğinde bir koşu gittim yanına.

Cumartesi yine geç bir saatte Marketten 50'lik bez alıp çıkınını eline tutuşturup anneme bıraktığımızdan çok kıyafet yoktu yanında. Ablam niso'mun taa 15 yıl önceki sakladığı kıyafetlerinden çıkartmış.

Bugün gidince üzerinde pespembe çıtçıtlı badi ile dolaştığını görünce pek güldüm haline.

Beni görür görmez hemen supermario'yu sordu. Genelde eve birlikte girdiğimiz için hep gözleri  arıyor baba çalışıyor değince, dışarı çıkmak istedi. Balkona gidip kuzenine bağrıyo ebyuuu  (ebru) sanırım 10 kere söyletmişimdir öyle tatlı ki konuşması yarım yarım.

Supermario'yu arayıp konuşturdum. Fasülye yediğini anlatmaya çalıştı telefonda.
sarılmaları, masanın ayaklarında ce ee oynaması çamaşır sepetiyle evde sürünmesi mutluluğuyla 1saat 5 dakika gibi geçti ve işe dönmek zorunda kaldım.

Akşam olsun yanında olabileyim diye saat sayıyorum şuan.


14 Ağustos 2013 Çarşamba

2 yaş

Kitapları,
sana okuduklarımı,
gördüğün her şeyin ne oldugunu sormanı,
yatarken elinle yüzümü kavramanı,
mırın mırın ta karnından anneieee diye sana dokunmamı istemeni,
buradayım annecim yanında yatıyorum değince cuk cuk emziğe devam etmeni,
canın uyumak istemiyorsa su içmeyi, ya da o anda beni sevmek istemenle sana birşey demeyeceğimizi bildiğinden devamlı bu ikisini bahane edip yatağın içinde oturmanı,
sabah öğlen akşam farketmez ne zaman uyansan gülerek yanımıza koşmanı,
annemm akkımm ( annem aşkım) diye bana sarılmanı,
duduktan öpiyim annecim değince oyun oynasan bile koşup öpücük verip geri dönmeni,
dondurma isterken işaret parmağını yalamanı ve bize gözlerini devrerek Sad Sam peluş kuçu gibi bakışını,
direttiğin her ne varsa sana açıklama yapılınca ilk baştaki kadar fevri olmayışını,
hareketli ama asla mız mız ya da hırçın, ağlak bir çocuk olmadığını,
gözlerinin taa içinden gülüşünü
supermario ile hararetlendiğimiz anlarda sesimiz yükselirse yere yatıp tavana bakışını,
dedene düşkünlüğünü,
düldül arabasına aşkını,
hadi oyun oynayalım diye beni odana götüşünü,
tuvaletini yapmak için ne kadar kıyı köşe varsa oraya saklanıp yüzünde beliren konsantrasyona güldüğümüzü gölünce utanışını,
çiçekleri, minik hayvanları canlı olan her şeyi sana bebek o annecim diye öğrettiğim için bebeee diye kokladığını,
nisoşkanın kedisine mandi diyişini,
15 aylıkken bir yoldan geçmiştik duvarını yeni boyadıklarını faketmemişiz sen elini sürünce ellerin kapkara olmuş çok ağlamıştın, dün akşam üstü yine o yoldan geçtik avuç içlerini ve duvarı gösterip bıdır bıdır saydın hafif ağlamaklı. fil hafızanı,
minik burnunu,
minik ayakklarını,
hıhuuu deyişini

kalbime sokasım bir daha çıkarmayasım geliyor annecim.
seni kocaman seviyorum kocaman!

13 Ağustos 2013 Salı

1yıl önce 1 yıl sonra


* - Bundan bir yıl önce supermario bana yalnız tatile gitmek istiyorum dese direkt boşanalım der kesip atardım.
Şimdi gidilebilir geliyor?
Aklına karpuz kabuğu sokmaya gerek yok tabii :D
Hani bir gün talebi olursa hala bu ruh halindeysem izin veririm yani.

* - İş yerinden sevdiğim arkadaşlarımdan biri bu gezi parkı zımbırtısı yüzünden çıkarıldı çok mutsuzum

* - ayfertito izinde hala onu çok özledim.

* - Pno bize çok yakına taşındı, sık sık görüşüyoruz. geçen kıyafetlerimi ayıkladık. bana olmayanları ona verdim 34 beden her şey cuk diye oldu. Onun kıyafetleri de bana olsa keşke nerdeee . Sanırım bir daha hiç 34 beden olamıycam. ümidimi kestim. Geçen sene bebi'nin ilk yaş gününde 34müşüm o zaman giydiklerim şimdi kasıyor ciddi ciddi.

* - Sln'le kız partisi verdik geçen akşam. 7 kız olduk toplamda. rakam tek olunca Nsl'i fasülye oldu her oyunda:))) bu komik ismi de anlatsam şimdi hiç komik olmayacak olan o an çok güldüğümüz klasik makaralarımızdan birinde taktık. Menüyü belirledik erkekler evden gitti biz de güzel bir yemek yedik önce sonra dvd 'ye en ağlak aşk filmini takıp salya sümük ağlaya ağlaya izledik. Ardından da genelde kızlı erkekli oynadığımız katil kim oynadık. çok güzel bir geceydi.

* - Bebi'yle aşkımız çok büyüdü. Dillendikçe daha da tatlı oluyor dün annemle aramıza alıp trablusgarp dedirtmeye çalıştık gabadi dedi:D  söyleyemediği kelimelere başka uyduruk şeyler diyor.

* - Bire bir çakma supermario oldu bebi. koltugun üzerine elinde dergi ile çıkıp tavandaki sinek'i öldürmek için zıpladı. indi aşağı bu sefer bebi çıktı aynısını yapmaya. tripler el kol hareketleri aynısı.

* - bu akşamdan için dün Eek mesaj yazmış yarın bizdesiniz yemeğe diye ama hiç gidesim yok. Deniz kenarında olmak istiyorum.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

dün bugün

Kaşı Beyaz'ın kahvaltısını çok kişiden duymuştum güzel diye. Bir kesim o kadar para verilmez bir kesim değer diyordu. Dün yani pazar sabahı taa Florya'ya gittik Kaşı Beyaz için. Dedikleri kadar vardı yok yoktu gerçekten. Ama beni en çok oyun alanı cezbetti. Jetonla oynanan envai çeşit oyuncak ücretsiz ve hepsinin başında kızlar çocuklarla yemeklerini yedirmesine kadar ilgileniyor. Develi'de de oyun alanı var ama buranın 3'te1i etmez. Buranın bahçe oyun parkı ayrı içerideki game center'ı ayrı güzeldi. Bebi'nin Supermario'ya düşkünlüğünü geçersem eğer son zamanlarda en rahat geçirdiğimiz vakit oldu. Biz rahatça kahvaltımızı yaptık o da gönlünce oynadı.
Ben de yorumumu yapayım kesinlikle değer. Verilen paranın hakkını hem sonsuz kahvaltı çeşidi ve lezzetle hem de ambiyansla çıkarıyorlar.

 3,5 gibi oradan kalkıp Aqua Florya'ya geçtik. O nasıl bir manzara. Güneş'in tepede olduğu bir anda ve karnımız tıka basa dolu gittiğimiz için açık alandaki cafelerin manzaraya karşı tadını çıkaramadık ama çok çok beğendik.

  Bugün ise Supermario ve Bebi baş başalar evde. Bebekliğinden beri çok kere ikisi kaldılar tüm gün. Supermario bebi'ye yalnız başına bakmaya alışık. Anneanne veya babaanne'nin işi olduğunda ya da ben izin alamadığımda hep Supermario izin alıp ilgilendi bebiyle. Zaten çoğunlukla bebi supermario'ya yapışık şekilde yaşadığı için zorluk çekmeyeceğini biliyorum. Sabah 7,30'da uyanmış ve 2kera altını değiştirmiş :) Kahvaltıdan sonra dışarı çıktılar. Şimdiki zamanlı cümleler kuruyorum çünkü yarım saatte bir arıyor durum raporu veriyor Supermario. Ben de yanlarında gibi hissediyorum kendimi:) Şimdi arabayı bakıma vermiş bitmesini bekliyorlarmış oradan top havuzuna geçeceklermiş. Yerim ben bu ikiliyi!

2 Temmuz 2013 Salı

bazı sırlar

Bugün aslında dün gece emrh'larla ne kadar güzel vakit geçirdiğimizi yazacaktım,
ama öğlen bir arkadaşımla yemekte buluştuk ve gündemim tamamen değişti.

Bana bir akıl danışmak istediğini söyledi. Genelde çevremdeki çoğu insanla böyle paylaşımlar yaşadığım ve sağolsunlar fikirlerime güvenip yorumumu merak ettikleri için açıkcası anlatacaklarını çok merak etmedim tahmin ediyordum çünkü anlatacağı çoğu şeyi az çok.

Sancılı bir süreç yaşıyorlar eşiyle. İkisi de canım kadar sevdiklerimden.

Anlattıklarından sonra içimde iki şey kaldı.
Ben bu bildiğim şeyin vicdan azabıyla nasıl yaşarım. onun bana verdiği sır omuzlarımda yük, boğazımda yumru oldu.
İkincisi de, şahsen hayatta her şeyin bilinmesi taraftarı olmadığımı anladım. Bir taraf telafisi olmayan bir şey yaşadıysa, yaşadığı ona kalmalı. İtiraf etme aşamasına girip karşı tarafın masum kalan düzeni bozulmadan üzülen insanı, insanüstü çabayla geri kazanmalı.

çok üzgünüm, zaten çok ağladım. moralim çok bozuldu.

hatalı tarafın elle tutulur yanı kalmamış ama geri dönmek istiyor. üzülen taraf ise biraz daha güçlenmiş artık olmaz bu iş diye kabullenme aşamasına geçmişken, hatalının tekrar dönmesi olayın seyrini değiştirebilirdi. Ama hatalı taraf bizim bildiğimiz kadar masum hatalar yapmamış ciddi hatalar yapmış:(  üzülen taraf hataların bu kadarını tahmin dahi etmiyor.  Hatalı taraf benden yarım bekliyor üzülen tarafı geri kazanmak için.

Ben ise keşke bilmeseydim diyorum. Şimdi her yüzüne baktığımda aklıma gelecek.
bildiklerimi bilmiyormuş gibi davranıp üzülen tarafa nasıl diyeyim döndü kabul et diye. Olaylar masumiyetini yitirmiş. Diğer taraftan hatalı taraf anlattığı kadar pişman mı hatalarından ya nefsine bir daha yenik düşerse.

çok sıkıntılı.. Allah kimseye yaşatmasın

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Kısa Kısa


  • Supermario'ya dedim ki anne olduktan sonra kedilere çok üzülüyorum sokaktalar açlar, geçen bir belgeselde yeni doğan ayakta durmaya çalışan lama'yı yediler ne ağladım. Supermario'dan gelen cevap; ben de ben de Sineklere bile hadi  kızım git buradan diye söyleniyorum. Bizim bu muhabbetimiz duyan Emr'e yerlerde 
  • Sln, emr, rsl, mrv, elf, emi, aymet'lerle çok sık görüşsek de bol bol özleşiyoruz. Hafta sonu görüşememiştik bugün Sln'e dedim ki 2gün oldu görüşemedik özledim gel, o da; aklımdaydın ben sana diyecektim sen demişsin dedi. Yarın için program yaptık.Üzerine Emr'e ile standart whatsap geyiklerini yapıyorken yarın Sln bizde dedim.Özlemiştim gel dedim o da beni özlemiş geliyor diye anlatıyordum ki Emr'e bombayı patlattı,Supermario'yu 15 yıldır tanırım bir gün özledim gel demedi bana diye. Haha ne güldüm ne güldüm. Erkekler birbirlerine özledim demezlermiş kızlar diyormuş ne güzelmiş. Gel seni de özledim dedim dünden davet bekliyormuş meğer piki dedi:p
  • Yakında rsl ve mrv ile komşu oluyoruz pek güzel oldu.
  • Tatile çok az kaldı bu sene bebi daha fazla bilincinde olacak ona çok seviniyorum
  • Dün akşam 23:30'da Supermario patates kızarttı. Tok karnımıza tam 1kg patates kızartması yedik. Ben bebi'yi yatırırken hazırlamış içeri bir girdim loş ışık yerlerde güller, bir de mum yakmış çok romantik bir patates kızartması yedik haha.
  • Dün supermario'ya dedim ki; banyo mobilyasını yapan ustayı arayıp çamaşır makinası için yapılacak bölmeyi 5 cm uzun tutsun kapak yaptıralım mis gibi makina gözükmesin. Tamam ara dedi. Ben değil sen arıycan dedim. Niye ben arıyorum diye bir çıkış yaptı ki sanırsın ben erkek o kadın. Bir şeyle de sen ilgilen diye vızırdamaya başlayınca ben,yarın ararım dedi, şimdi ara niye yarını bekliyorsun dedim. Başladı söylenmeye yok mobilyalar bu hafta takılacakmış olmıycak birşey istiyormuşum da bıdır bıdır. Beni yarın ararım diye başından savmak yerine açıklasana kaçırmışızdır o aşamayı  diye dedim. Aklıma gelmedi zaten yarında aramazdım yapamıyormuş derdim dedi. Klasik supermario armut piş ağzıma düş:)
  • Temmuz ayına girdik ama 2 gündür yağmur yaş geceleri serin de oluyor.
  • Sanırım bebi yarım konuşacak akkım diyor (aşkım) adını söyle diyoruz huggar, canım de diyoruz anım ama öyle şeker ki keşke totosunun üzerinde oturabilse 7/24 cümle kursa bize
  • tüm güm uyumama rekorunu 16 saate çıkardı. sabah 7'de uyanp ki 23'ü geçiyordu yattığında. Artık mecali kalmadığı anda dışarıdan müzik sesi geldi yattıgı yerden işaret parmaklarıyla tempo tutuyor  yerim eşek maymunu

18 Haziran 2013 Salı

akşam eve insan gibi yürüyerek gidilmez

akşam iş çıkışlarında supermario ile kapıda karşılaşıyorsak eğer,
İnsan gibi yaptığımız tek şey öpüşmek,  sonrası tazı macerası.
koşmaya başlıyoruz.

merdivenler çıkarken özellikle
hile hurda ayak kaydırma herşey mübah.
birbirimize çelme takıp, sırtından çekmek ya da gıdıklayıp zaman kazanmak en rağbet görenlerden
Kapıya ilk ulaşan kazanıyor. Hedef ve tüm uğraşlar bebi kapıda ilk beni görsün çabası.

3 Haziran 2013 Pazartesi

Gezi Parkı Bahane

Nereden başlasam Bebi;

En büyük hayalim ileride bu günlüğü okuduğunu düşünmek.
Şimdi yazacaklarımı da annem babam birebir yaşadı diye iliklerine kadar hissetmen için uzun uzun yazacağım.
Nede olsa bizden sonrakiler için şimdi tarihi biz yazıyoruz.
O vakit yalan yanlış taraflı medyanın yazdıklarını değil bizzat kendi kaleme aldıklarım sana kalsın dedim.

Olay Taksimdeki Gezi Park'ında ağaçların sökülüp yerlerine avm vb gereksiz işler yapılmasını protesto eden her doğa olayındaki gibi bir kaç insanla başladı..
Başbakan Tayyip Erdoğan orayı kimlere peşkeş çekmişti ki  hepi topu 20-25 kişiyle başlayan safiyane eyleme adeta şahsi askeri olan polisîyle en yüksek tepkiyle karşılık verdi.
Onlarda emir kuluydu abandıkça abandılar protestoculara. Polis'in "dağıt değil" bilakis "vur emri " almışcasına uyguladığı kontrolsüz güç, konuya ilgisi olan olmayan herkesi topladı gezi parkına.

Sosyal medyada örgütlenen (twitter, facebook ) halk Oturma eylemi yaptı parkın içinde. Çadırlar kurdular, gece bekçisi oldular, salıncaklar kurup çekirdek çitlediler, su böreği yediler, kitap okudular parkın içinde. Bak dikkatini çekerim herhangibir taşkınlık olmaksızın parkta yaşayıp nöbet tuttular ağaçlar kesilmesin diye. Ve bir sabah uyandıklarında çadırları yandı, aniden gaz dumanına maruz kaldılar.

Ne olduklarını ilkinde oldugu gibi yine şaşırdılar. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın demeçleri havada uçuştu.
3-5 çapulcunun lafıyla hareket etmeyeceğini söylüyordu.

Başta herkesin tek derdi ağaçtı ama diktatör tavırlar ben ne dersem o olur cümleleri hepimizi çığrından çıkarıp  sivil bir direnişe çevirdi olayı. Bu sırada twiiter'dan an be an Polis'in halkın yanında değil karşısında yer aldığı yüzbinlerce fotoğraf düşüyordu önümüze. Taksim'de insanlar tartaklanıyor, kadınlara çocuklara gaz bombaları atıyordu polis. İStiklal caddesi savaş alanı gibiydi annecim. Tüm bunlar olurken ulusal basın ve hiç bir tv kanalı olayları göstermiyordu. Herkes Tayyip Erdoğan'a göbeğinden bağlı olduğu için tek kare görüntü vermiyordu kanallar. Yıl 1956 değil 2013.  Yani evinde twitter veya facebook'u olmayan kimse ki bu büyük bir çoğunluğa tekabül ediyor kimse olaylardan haberdar değildi. CNNTURK, HaberTURK, NTV hepsine kızgınız.

 Tematik haber kanalı oldukları halde gösteremediler yaşananları. Sen g.t korkusu de ben yalakalık diyeyim anneciğim.

Biz babanla hafta içi katılamasak da #sivildirenis'e c.tesi bagdat caddesinde onbinlerle birlikte yürüdük sen de vardın yanımızda. Starbucks İstiklal caddesi'nde savunmasız masum halk polis tarafından gaz bombası yerken sığınmak için kendisine koşanları içeri almadı. Kepenklerini kapatıp kıyama göz yumdular. Bagdat caddesi senin döneminde nasıl olur bilmiyorum ama bu dönemde çok popüler bir ilçe, cadde'deki tüm starbucksları halkın creme de la creme tayfası hepsini tek tek kapattırdı. Pazar da beşiktaş'a gittik. Direniş'in 4. günü olmasına rağmen halk akın akın meydanı dolduruyordu. Sen yine yanımızdaydın. Sabah çıktık akşam girdik eve dumanı da yedik korkuyuda hissettik. Ama direndik.

 Ne için? Amaç ağaç değildi artık ama hükümeti de devirmek değildi tabii ki. Amaç; nerede içki içip içemeyeceğinden, çocuk doğurmama özgürlüğüne kadar atacağı her adıma karışan ve egosu kendinden büyük bir adama karşı birlik beraberlik içinde olmaktı.
Olduk da anneciğim. kar topu gibi büyüdük. Tek yürek oldu halk. hiç bir televizyon kanalı olmadan tamamen twitter ve fbook üzerinden başlayan sivildireniş 80 küsür il'i olan Türkiye'de ve dünyada yankı uyandırdı. Madonna bile destek çağrısı yaptı. Türkiye'de 48 il'de 90 ayrı protesto yapıldı günlerce!
Düşün Türkiye'nin yarısı demek!


Bu arada hükümetten çıt çıkmıyordu ama sivil direniş'in olduğu heryere kısıtlamalar geliyordu. Ulaşımı kaldırdılar taksim'e insanlar yürüdü. Barikat kurdular polisler, insanlar aştı. Sabaha karşı gün ışırken insanlar boğaz köprüsünü yürüyerek geçti. Tayyip Erdoğan ortada olup açıklama yapmasa da 3 gün boyunca kısıtlamaları mobese kameralarını kapatarak, interneti 3G'yi keserek insanların birbiriyle iletişim kurmamasını sağlıyordu.

Ve 4.gün bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül  ;
Taksim’deki olaylara ilişkin bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül, “Sükunetin sağlanması ve konunun yeniden bizlere yakışır bir şekilde tartışılarak neticelendirilmesi için herkesin üzerine düşeni ivedilikle yapacağına inanıyorum” dedi. 
Taksim’deki olaylara ilişkin yaptığı basın açıklamasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şu ifadeleri kullandı: “Demokrasiye, çoğulculuğa ve hukukun üstünlüğüne inanan ve bu yolda daha fazla mesafe kat etme azminde olan Türkiye’de, pek çok farklı düşüncenin, bakış açısının olması, önemli konularda farklı yorumların, yaklaşımların, görüşlerin ortaya çıkması gayet tabidir. Bu, demokratik bir toplumun en büyük zenginliğidir. Esas önemli olan medeni bir şekilde tartışabilmektir: Diyaloga açık olmak, farklı görüşlere kulak verebilmektir. Demokratik bir toplumda, tepkiler istismara mahal vermeyecek şekilde, kurallara uyarak, sağduyu ve sükunet ile verilebilmeli; buna mukabil, yönetenler de, farklı düşüncelere ve kaygılara kulak vermek için daha çok çaba sarf etmelidir.” 
Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasına, “Taksim’de bir kaç günden bu yana devam eden ve maalesef dün itibarıyla kaygı verici bir noktaya gelen olayların yatışması için hepimize düşen, daha fazla olgunluktur. Güvenlik güçlerimiz, görevlerini yerine getirirken her zamankinden daha fazla ihtimam göstermeli, müdahalelerinde ölçülü olmaya dikkat etmeli, üzücü görüntülerin ortaya çıkmasına izin vermemelidir” şeklinde devam etti. 
Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasını, “Bu sabah başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgili hükümet ve devlet yetkilileri ile görüşerek bu hususları kendileriyle de paylaştım. Sükunetin sağlanması ve konunun yeniden bizlere yakışır bir şekilde tartışılarak neticelendirilmesi için herkesin üzerine düşeni ivedilikle yapacağına inanıyorum” diyerek tamamladı.
Cumhurbaşkanı'nın tüm iyi niyetli halkı sağduyuya çağıran ılımlı mesajına rağmen. Gözünü hırs ve ego bürümüş Başbakan Tayyip Erdoğan ise .

  • Sandıkta AK Parti'yi mağlup edemeyenler bu yollarla AK Parti'yi nasıl mağlup ederim onun planlarını yapıyor.
  • Tencere tava hep aynı hava biz bunları önceden de gördük.
  • Partimin tabanı da 'Biz bunlara karşı sessiz mi kalacağız' diye sürekli bizi aradılar ama biz sakin durduk.
  • Onlar Taksim'e 20 bin kişi çıkardıysa, ben 500 bin kişiyi Kazlıçeşme'ye çıkarırım. Böyle bir imkanımız, gücümüz var.
  • verdiği demeçlerle bir başbakandan çok kabadayı uslubuyla ortamı germeye devam etti.

    1. Televizyon'da bir kare bile gösterilmediği için sabah işe giderken servis'te neredeyse herkesle görüş ayrılığına düştüm. çünkü okumuş güya ki aydın ama internetten uzak çoğunluk, insanların yakıp yıkıp, ekonomiyi mahvettiğini, pire için yorgan yanktıgını, zaten de başbakanın ağacı taşıyacağını, neden velvele yapıldığını sorgulayan cümlelerine karşı savaştım.

    Ve annecim sonunda kazandık. Parkı değil belki ama milletçe uyanışımızı, birlik beraberliğimizi, gücümüzü, tek bilek tek yürek oluşumuzu kazandık. Bu da sırtımızı yere getirmez!!

    31 Mayıs 2013 Cuma

    Gezi Parkı

    Taksim'deki Gezi Parkı'nda ağaçların sökülüp araziye AVM yapılacak olmasını protesto ediyorum.

    Olay oradaki yüz yıllık ağaçların sökülmesi değil gözümde,
    o da önemli tabii ama bence hakikat dikta rejimine çevrilen ülkece yönetilme şeklimiz.
    Senin çıkardığın sesi dalga geçer bir uslupla yanıtlayan başbakan.
    Şuursuz yaptığı açıklamaları.
    Ben o ne yaparsa kötü diyenlerden değilim.
    Objektifim, iyi bir şeyse iyi kötüyse kötü demeyi bilenlerden.
    Van minütte yıllarca ezilen Türk'ün azıcık miyavladığında gurur okşanmasını nasıl yaşadıysam.
    IMF'ye boç bitti dediğinde de sevinmedim. Arkasının dolu olduğunu sorgulayacak bir beynim olduğu için.
    Sata sata her şeyi özelleştire özelleştire borç da biter ülke de..

    AVM demek büyük rant kapısı demek. Bir tane marka sahip çıkmıyor yaşanana. Hepsi yer kapma telaşında. Olur da giderse tayyip'in kulağına dürer defterini diye.

    Ama halk birlik içinde. Bu sefer daha yüksek çıkıyor sesler.Yakılan çadırlara, yenen biber gazlarına, darplara kesilen seslere rağmen susmuyoruz. Ve yaşanan olayların bir karesi vardır ya hep. Bence gezi parkı direnişinin en anlamlı karesi bu olacak gözümde. Çevik Kuvvete karşı kitap okuyarak protesto eden adam. Baktıkça tüylerim diken diken oluyor.

    Amacı ülkesindeki refahı ve mutluluğu sağlamak olan bir insanın, halkın sesine kulak kapatıp, elindeki güce egosunu katarak, şahsi kararlar ve rantlarla bu işten geri adım atmamasına yazıklar olsun.

    30 Mayıs 2013 Perşembe

    supraysss

    Şu sıralar evde krizimiz pek eksik olmuyor.
    En popüleri, üstümü değiştirmiycem, yataktan kalktığım gibi dolaşıcam ve 30 küsür derece olan Mayıs'ın son günlerinde kışlık bere takıp evde dolanıcam.
    Birde gece banyoya giricem var ki el kafayı yıkıyor pozisyonda agızda da çıpı çıpı ha bire banyoya girsin.

    Dün tam 1 saat ağladı. Hani laf gelişi 1 saat değil cidden 60 küsür dakika.. sebep dışarıdan eve girdik diye.
    Ne yaptıysak ki supermario bir şeyler yaptığında mutlaka karşılık verir ona bile pas vermedi. Susturmak için sevdiği her şeyi yapmayı denedik ama o kapı ağzında dışarı çıkmak için bekledi. Gidip arabaya binip direksiyonla oynasınmış. O ağladı ben onu taklit ettim. Buna çok sinirleniyor ciddiye alınmadığını düşündüğünden olsa gerek hırçınlaşıp kaba kuvvet kullanıyor yer mantarı. Susmadı susmadı. . hoş supermario'ya kalsa çoktan yapardı dediğini ama izin vermedim. O ağlarken biz yaşamımıza devam ettik ben yemek hazırlığında supermario salata yapımında o yokmuş gibi konuşmalar falan aramıza girip ağlamasına son verip annie baba diye bizi dürtüp efendim dediğimiz anda tekrar ağlamaya devam etti. İstediği olmayınca kendini atmalar, vurmalar cabası.

    Oysa ben sabırsız ve tahammülsüz biriydim eskiden. Kendimi hiç bu kadar hazır hissetmiyordum anneliğe. Onca yaşadığımıza verdiğim tek tepki " normal, yaşıycaz bunları" oluyor. Hoş, supermario sıkıldı her olay sonrası bu rahatlığımdan ama yapacak bir şey yok bunlar yaşanacak şeyler, uzun bir yolculuk her anı gülerek geçmiyor. Yaşının verdiği şeyler ve dönem dönem oluyor ve olacak da. Sinirlensem kaç yazar anlamıyor ki. Bir insan büyütüyor, onunla birlikte biz de büyüyoruz.  Ben krizleriyle bile çok seviyorum bebi'nin annesi olmayı. Her anını dolu dolu yaşamak istiyorum.

    Nasıl sustu onu söylemedim. Banyo'ya girdi yıkandı ve sakinleşti. Sonra yaşamımıza devam ettik hiç bir şey olmamış gibi:)

    24 Mayıs 2013 Cuma

    Bir Tatil Planı

    Supermario; hangi gün gidiyorduk biz?
    - hafta ortası
    Supermario; tamam o zaman ben pzt, salı'yı izin alayım da oğluma bakarım oh miss. Oynaşırız, erkek erkeğe gezmeye gideriz, yemek yeriz. Şimdiden heyecanlandım bak tatilden daha çok. Sen de çatla işe gidince.
    - seni çok seviyorum ben ya..

    16 Mayıs 2013 Perşembe

    hayallerin kadar güzel olsa her sey keşke

    Bir sünnet düğününe gittik geçtiğimiz günlerde
    Düğün, supermario'nun işyerinde bir görevlinin çocuklarının sünneti.
    Supermario'yu öyle çok seviyor ki adam illa davet etmiş. Ayıp olur gitmezsek çok istiyor gelmemizi dedi Supermario. Az çok tahmin ediyordum gideceğimiz yeri ama görünce hem içim aktı hem kendimi sorgulamaya başladım.

    Ortam tam anlamıyla 20 yıl önce düğün salonlarında masalarda muşamba, 2kurabiye 1 susamlı çubuk ve bir kutu meyve suyu olanlardandı. Bir okul'un kantininde düğün, ki bu düğünü bile çok zor şartlar altında yapmışlar. İmkanları çok çok çok kısıtlı.

    İçeri girer girmez bizi gördüklerinde sevinçleri mutlulukları yüzlerinden okunuyordu. Sahneyi gören en güzel yere oturttular sağolsunlar. Herkesle tanıştırdılar, belki hayatımda bir daha görmeyeceğim bir çok insanın elini sıktım

    Anne, baba, iki çocuk, bolca akraba ve İlk defa davul gören bir bebi. Adamın eşi nasıl güzel yüzünde bir gram makyaj yok ama pırıl pırıl cildi iri gözleri iki çocuğa rağmen güzel bir fiziği var. harika olmuşsun diyorum su gibisin.. Gerçekten mi diyor ? Gerçekten çok güzel olmuşsun. Çok sevinip sarılıyor bana. Evet güzel ama öyle hüzünlü öyle çökmüş ki bakışları sanki ruhu yorulmuş orada ama değil gibi..

    Ne bir video var sünneti çeken ne bir fotoğrafçı. Bizim yanımızda fotoğraf makinası vardı ama indirmemiştik kimseleri göremeyince ortada supermario arabadan makinayı alıp geliyor hepsini çekiyor. Ailece, tek, kardeş kardeşe..

     Şarkılar türküler herkes çok keyifli. Bir de dansları çok güzel erkeği kadını miniği yaşlısı kafkas oynuyorlar her biri kuğu gibi salınıyor sahnede. Bebi de onlarla zıpzıp zıplıyor. Ben de dalmış onlara bakıyorum. Aklımdan çok şey geçiyor çok fazla şey.. Beni de kaldırıyorlar eşlik ediyorum bir sağa sola hepimizin keyfi yerinde.

    Yarım saat 40 dakika oturup minik adamların takılarını takıp kalkıyoruz, yolda bir ağlayasım geliyor ığın ığın süzülüyor yaşlar. Bazen insan şansını kaderini kendi belirleyemiyor. Kim bilir çocukken neler hayal eder nasıl bir hayat dilerdi.. Aklımda hep o kadının hüzünlü gözleri var. Hala etkisindeyim...

    Nelere üzülüp kafaya takıyoruz olmasa da olacak olan..
    İnsanlar akşamı nasıl geçiririm derken, keyfi neler alıyoruz, sıkılıp bırakıp bir yenisini daha, bir yenisi daha..
    Düşündüm de en son ne zaman ayakkabım yırtıldığı için yenisi aldım diye? Cevabım yok.. Bir çoğumuzun yok..
    Biraz üzülüp sonra unutuyoruz gördüklerimizi..
    Yaşanmadan bilinmiyor bazı şeyler.. Sadece anlık dahil olup sonra hayatlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.... Nasıl  kötü bir çark bu hepimizi içine alan..

    29 Nisan 2013 Pazartesi

    haftasonu mu geçti tır mı geçti belli değil

    Cuma akşam dışardaydık arkadaşlarla.
    Arkadaş grubumuzdaki tek çocuklu çift biz olduğumuz ve bebi hep tek olduğu için artık o da alıştı kendini büyük sanıyor. küçük adamım benim. yalnız puseti almayı unutmuşuz oyy diyorum.
    Sırayla herkes bebi'nin peşinde birimiz dinlendi birimiz yedi. 5 kişi seferber olduk arkasında.
    Ama özlemişiz oksijene doyduk deniz çimen arasında.

    Cumartesi akşam da bebi'yi anneme satıp Supermario ile ikimiz çıktık dışarı.
    Önce gezdik sonra bir şeyler atıştırdık en sonda biraz eğlenmek için bir yere girdik, öyle yorulmuşuz ki bir de supermario çalışıyordu c.tesi benden geçmiş diye diye dans etti. Harika geçti vaktimiz ama böyle bitmedi tabii.

    Eve geldik saat 02:00 uyuduk ettik bebi'yi giydir yatağına yatır derken 02,30 yatağa sürünerek girdik. ve ertesi sabah 6,30'da bebi odasından koşarak babaaaaaaaaa diye uyanmasını rüya sandım ama değildi. Bir önceki haftasonu ben rahat uyuyaym diye supermario bebi'yi alıp sabah 07'de dışarı çıkmıştı. Arabayı yıkamaya götürmüşler, markete gidip alışveriş yapmışlar ve kahvaltı hazırlamışlar bu hafta aramızdaki yazılı olmayan sözleşmeye göre:) ilgilenme sırası bendeydi. Göz kapağım yer cekimine yenik düşüyor açmak istedikçe kapanıyorken bebi de pazar sabahları klasik olan yatakda  3'müzün oynadığı bebi'nin çoraplarını çıkarıp ayaklarını yorgana saklayıp çorabını supermario'nun yüzüne atma çığlık kıyamet gülme oyununu oynadık. Ama ben tek başıma bebi'yi kesmedim. Babam ıh ıh dedikçe supermario'nun uykusu bölünmesin diye içeri geçtim. Kahvaltı yaptırdım ona hızlıca ve tv'nu açtım. Akşam içmiş olmanın uykusuz olmanın ayaklarımın altındaki damarların tepinerek dans etmekten hala pıt pıt atıyor olmasının etkisinden olsa gerek salonda içim geçmiş 15 dakika. 9,30'a doğru tukuu sesiyle zıpladım koltuktan, bebi daha yeni katladığım tüm çekmeceleri indirmiş. Cama tırmanırken Supermario farkedip beni çağırmış. kaptığım gibi içeri aldım supermario uyusun diye onunda uykusu bölünmüş yatmadı daha fazla geldi yanımıza.

    Ekmek gazete almaya gitti onlar ben de kahvaltıyı hazırladım. Bir geldiler küsüşmüşler birbirlerine. Bebi ağlıyor supermario daha götürmiycem diye söyleniyor:)) Bebi araba delisi. İlla oturup vitesle oynasın direksiyonu çevirsin. Bunu keşfettiğinden beri oto koltuğunada oturmuyor. Binmesi bir dert arabaya inmesi bir dert. Tamam oynasın diyoruz ama doymuyorda direksiyona.  Öyle olunca bebi oynamak istemiş supermario hadi yeter kahvaltı yapıcaz demiş anlaşamamışlar haha. İkisinide öpüp biraz pohpohladım hemen kendilerine geldiler :p

    Paza kahvaltıdan sonra supermario nereye gidelim dedi yok dedim canım almayayım ben. Yorgunum. Çok isteyince dayanamadım hazırlandık. Dışarısı cehennem sıcağı sanırsın nisan değil ağustos. Açık havada dolaşacaktık ama gözümüz sıcakta yemedi vazgeçip önce Buyaka'yı gezdik öğleni geçmişti saat yemek yedik oradan mutfak alışverişini yapmak için real'e geçtik Meydan'a. Saat 4 ve ben çoook yorulmuştum. Eve gidelim dedim kabul görmedi  teklifim. Cadde'ye gideriz gitmeyiz derken bir baktık cadde'deyiz. Akşam yemeğini yedik hızlıca sonra arkadaşlarla buluşup maçı izlemeye gittik. şaka gibiyiz. bebi hala uyanık bu arada sabahın 06:30'undan beri. Enerjimiz sanki 32 saat uyumuşuz da tepemizdeymiş gibi full. Gece çıkacakmış acısı bilmiyoruz tabii. Zıpladık hopladık bebi maskot oldu kendine arkadaş da buldu onlarla oynadı. altını yeni değiştirmiştim ama kaşla göz arasında altını taşırarak halletmiş değiştirecek yer de yok bulunduğumuz yerde. O şekilde arabaya kadar gittik saat olmuş 23:00 bebi hala uyanık.Uyumadı uyumadı. Hala koşturuyor zıplıyor. Arabaya koyduk pıt dedi gitti. Tam oh dedik eve girmek için arabadan çıkarınca uyandı zınk gözler cin gibi. Hepi topu 10dakika kapalıydı halbuki gözleri. Temizleme el yüz yıkama operasyonu uykusunu daha da açtı, supermario maç yorumlarını rahat izlesin diye sıra onda olmasına rağmen ben uyuttum. benim İçim geçti o uyumak bilmedi. Sonunda nakavt oldu ama gece yarısını geçti vakit. Ardından evi toplamaya başladım gecenin bir vakti her tarafta döküntüler. Supermario bilgisayar tv arazı gidip gelirken uyuyakalmışım koltukta.

    çooook yorgun olarak işe geldim bugün. kafam çalışma masasına en yakın mesafede sürttü sürtecek :) söylenmek için değil bu yazdıklarım herşey tercih meselesi evde sukunetle oturmak veya gezmekten yorulmak. Biz hep b şıkkındayız.
    yorgunluğundan, zorluğundan, uykusuzluğuna kadar her dakikasından çook zevk aldığım bir haftasonu oldu.

    bahar geldi artık kışa kadar aynı tempodayız.

    füüüüü

    evin içinde elini kolunu sallaya sallaya yürüyorken  bebi'den ses geliyor.
    Füüüüüüüüü
    nööööööööö
    şşşşşş
    hııııııııııhh
    meeee

    kelime çıkarmaya çalışıyor sanırım ama bir tane adam akıllı harf yok fü 'yü
     n'pcaksa artık :)))

    26 Nisan 2013 Cuma

    beni sevmiyor musun

    Aşkım akşam hazır annemde bizdeyken dışarı çıkalım ikimiz gezeriz biraz ?
    - hmm
    Hm ne?
    - Karıcım akşam kadıköy'e gideyim diyorum atmosferi bir koklayayım, moda gireyim?
     yani ?
    - yanisi yok gidiyim ?
    piki git aşkım
    - ??
    n'oldu be
    - sen beni sevmiyor musun artık? hemen git dedin trip yapmadın
    ahahaha Supermario şaşırdın kendini seviyorum çok deli gibi hem de
    - ee niye hemen git dedin
    hahaha trip yapsam kabahat yapmasam kabahat mutlulugunla mutlu olmayı öğrendim sevgilim yetmez mi.
    -11 sene sonra mı :D
    evet kötülük mü haha
    - teşekkür ederim karıcım seni seviyorum çok.
    ben dee kocaman, çok eğlen olur mu.




    16 Nisan 2013 Salı

    ilk cümle

    Canım bebi,
    çakma supermario'm
    küçük erkeğim,
    babası ne yaparsa yapan oğlum.
    evde iki supermario var gibi hissediyorum artık.

    O ne yaparsa onu yapıyorsun. Hareketlerinden tavırlarına mimiklerine kadar küçük supermariom oldun sen benim. İlk cümlende evde en çok bahsi geçen şeyden oldu tabii.

     iki kelimeden oluşuyor sayabilirim bunu .birisi haykırış bile olsa onu cümle kabul edeyim değil mi?

    Minik tırtılım ilk cümlen taa içinden neredeyse böğründen koparak gelen ellerini havaya yumruk yaparak kaldırıp Gol bieee gol bieee gol beeee diye bağırman oldu. Ne diyor dedim bir daha söylettirdim bir daha bir daha derken futbol topunu görür görmez başlıyorsun. Fenerbahçe logosunu farketmen de aynı dönem. Sarı lacivert ne görsen baba diyordun şimdi addah diyorsun. Stadın ordan geçerken alarmına basılmış düdük gibi addah addah diye alarma geçiyorsun. 20 Mart 2013.

    Supermario'nun en çok istediği şeydi kendi kadar koyu bir fenerbahçe'li olman. Yolda geçerken herhangi bir yerde tv açık ve maç varsa sen avazın çıktığı kadar gol bieee gol beee diye bağırınca etraftan nasıl güldüklerini anlatamam.

    canım oğlum dillendikçe tadından yenmez olmaya başladın sen. Şikayet bile ediyorsun. İstediğin şeyi yapmmana Supermario izin vermediyse bana ağlayarak gelip baba gılli gılli diyorsun hahaha kopuyoruz. Otorite yerle bir :))

    4 Nisan 2013 Perşembe

    yarın bile özledim

    Çok özlüyorum seni canım oğlum.

    Bu aralar daha bir düştük birbirimize. Sen büyüdükçe iletişimimiz daha güçleniyor.  Her geçen gün kalbim kalbine biraz daha hızlı akıyor sanki.

     İstiyordum ki peşinde gölge gibi dolaşan bir anne olmayayım sen birey ol kendi işini kendin hallet. Olmaya başladı sanki bebi. Herşeyi kendi yapmaya çalışan, etraftan yardım almadan halletmek için inatlaşan minik bir adamsın. Kulağının kenarı da bana benziyor diye dolaştığım 20aylık maceramızda işte bu dediğim gurur duyduğum anlar oluyor bu hallerini görmek meleğim.

    Beni anladığını, benden birşeyler istediğini, bana ihtiyacın olduğunu bilmek öyle deli bir duygu ki. Bazen çok güçlü bazen yetemeyecekmişim gibi hissediyorum sana.
    Güzel gülen yüzün, bembeyaz pamuk tenin, ellerinin üzerindeki minik çukur gamzeler hepsi ayrı ayrı aşk oldu bana..

    Babanla her sabah seni birbirimize anlatıyoruz işe gider gitmez. Evden önce ben çıktığım için o seninle başbaşa 1,5saat daha fazla kalıyor nasıl kıskanıyorum belli değil. 

    Sabah uyandığımızda koynumuza koyduğun ayaklarınla güne başlamak.. Miss kokun..

     cidden anne olmadan anlaşılmıyormuş.. ve annelik nasıl güzelmiş bebi. 

    tavuğa, kuşa böceğe Garga ( karga) demene, utanıp ellerinle yüzünü kapatmana, yüzündeki mahcubiyete, Su damlası akarken şaşırmana, sıradanlığın sende yarattığı hayrete, kızmana, gülmene her haline bayılıyorum.

    Bence sen çok fazla özelsin. Çünkü benim minik oğlumsun. Seninle iki canlı oldum ben kelimeler yetmedi yazmaya doyamadım yine yanında olmaya yüzüne bakmaya. 

    Ve ben..

    dün gece sevgilime ve oğluma sarılıp uyudum.. daha büyük bir huzur yok hayatta...

    21 Şubat 2013 Perşembe

    haluk levent jolly joker

    Bazen ıncık cıncık anlatmak istiyorum bazen kelimeler fazla geliyor. 
    Sadece harikaydı yetiyor.

     Jolly Joker'in ortamını seviyorum, sıcak samimi  göz teması olacak kadar yakın oluyor insan, en uzağında olsa bile sahnenin.

    Haluk Levent'i çoook özlemişiz. Supermario ile her şarkısına eşlik edip, dans ettik. Biz daha küçücükken 15-16 yaşlarında Supermario ya fb maçlarında olurdu ya Haluk konserinde. Ben de imrenerek bakardım çünkü yaşım tutmuyordu:)) Yaşım yavaş yavaş tutmaya başladığı dönemde de 22,30'du maksimum eve giriş iznim:)  İlişkimiz başladıktan sonra Supermario annemin huyunu bildiği için beni bir konsere etkinliğe maça götürse 22,15'de toparlanır arabayı en  yüksek hızda sürüp 22,30'u 1 geçe değil tam 22:30'da eve bırakırdı:) Annem ailem supermario'yla arkadaşlığımızı biliyor Supermario bizim eve girip çıkıyordu ama işte 22,30 kuralı hep vardı biz de hep uyduk :) Sonuna kadar izlemeden çıktığımız etkinlikler bizden intikam almasın diye şimdi salonu süpürenlerle aynı anda çıkıyoruz:))
    Haluk Levent, açık havada da farklı konser ortamlarında da izleyicinin arasına iner dün gece de aynısını yaptı önümüze kadar geldi elinde mikrofon olmasa bile orayı sallayacak sesiyle çoook keyifliydi her dakikası. İyi ki gitmişiz dedik ne iyi geldi.
    Birlikte dinlediğimiz 11yıl önceki şarkıları dün gece canlı canlı dinlerken sanki minik tuku ve supermario eşlik ediyordu onlar zıplıyordu sanki o şarkılarda .. ne küçüktük.. ne çocuktuk.. neler yaşadık.. ne zaman büyüdük.. 30 çok uzaktı.. 30 çok yaşlıydı..

    20 Şubat 2013 Çarşamba

    hadi canım

    Cuma günü biletix'de nereye ne alsam diye dolaşırken Haluk'un konserini görünce sek sek sekerekten bileti sepetime attım kredi kart numaralarımı girdim son check aşamasında süre 5 dakikadan geri sayarken o sırada işlere daldım, süre doldu kaldı. İlk boş arada tekrar tüm aşamaları geçip son aşamaya geldim yine başka bir işim çıktı yine kaldı bilet. Ben de biletin bugün bana gelesi yok akşam evden alırım diye bıraktım. Kapadım siteyi.

    Akşam eve gittim 10 dakika sonra arkamdan Supermario geldi.  Klasik günün kritiği sohbetlerimizi  yapıp bir yerden de bebi'yi yeme seanslarının arasında kapat gözlerini dedi. Ne oldu ki dedim kapat işte dedi. Gözlerim kapalı sorguya başladı.
    Ayakkabını giydin mi?
    Hangi ayakkabıyı?
    sevgililer günü hediyesi olarak aldığım ayakkabıyı?
    hm yok giymedim giycem.
    İnsan bir dener beğenmedin mi?
    Çok beğendim ama unuttum.
    1gün geçti üzerinden insan bir dener.
    Supermariocum gözlerim bunun için mi kapalı açık konuşsaydık ahaha amacın ne?
    Tamam konuya giriyorum aç gözlerini.

    İki bilet elinde Haluk Levent'e..


    yok artık! dedim
    istemiyor musun gitmek dedi
    deli misin çok istiyorum dedim...
    önce başladım anlatayım ben bu sabah bla bla bla sonra vazgeçtim.
    sarıldım kocaman.

    o gün geldi akşama Haluk gecesi var.

    19 Şubat 2013 Salı

    sinema

    Sinema'ya gitmek lüks artık bu bir gerçek.

    Bırakacak insan olmasına rağmen vicdanımızla baş başa kalıyoruz her plan sonrası.
    Ya bir telefon geliyor arkadaşlardan akşam şunu yapalım diye ya da ben gündüz uzakken organize ediyorum iş çıkışı için. Taa ki akşam görüşünceye kadar.

    Eve gelip bebi'yi görünce Supermario ile birbirimize bakıp gitmesek mi? hastayız mı desek? uf nasıl bırakıcaz diye planı iptal planlarına giriyoruz.
    İstisnasız her program öncesi aynı sendromlar. Yolda aynı vicdan azapları devam ederek uzaklaşıyoruz evden. Artık gittiğimizi anladıgı için bildiğin kaçıyoruz koşarak yoksa çok üzülüyor:(

    Dün akşam karı koca sinema yemek gecesi yapalım dedik. Eve geldik bebi bizi beklemiş. Görür görmez topunu getirdi benim ve Supermario'nun elinden çekip salona götürüp oyuna başladı. Anneannesi de gitsinmiş eliyle itiyor yer cücesi.
    Çok da özlemişiz biz de onu ,akşam olsun görüşelim diye iple çekmişiz ama diğer taraftan da onun bizimle olamayacağı ortamlar var elimiz mahküm götürmemeye.

    Burnumuzun direği sızlaya sızlaya öpe koklaya çıktık evden. Yemek yedik, dolaştık, oturduk sohbet ettik derken sinemaya 20dakika kala canım kadayıf istedi. Gunaydın'ın kadayıfı yumuşaktır Adana Dostlar'dan alalım diye Palladium'dan çıkıp oraya geçtik bir kadayıf geldi çıtırlığı geçtim pelte gibi. Normalde onu iade eder üzerine kendime kebap ısmarlatırdım ama üşendim götürüp iade etmeye zaten supermario hiç sevmez öyle şeyleri içinden böcek bile çıksa götürüp vermez. Benim zorumla arada yırtıklığı tutuyor çooook nadir o da. Nerede dişli işler var onlara ben bakıyorum ama dün hiç yoktu tırnaklarım.

    Tatlı sonrası koştur koştur sinemaya geçtik. Cem Yılmaz'ın fundamental'ini stand up olarak izlemiştim hamileyken çok çok beğenmiştim. Aradan zaman geçti unuttuk deyip bir de sinemada izleriz diye akşam yine ona gittik. 21:45'de başladı 00:30'da bitti. Artık gülmekten çenem ağrıyordu parayla kendime işkence yapıyorum diye düşündüm. Çenemde problem olduğu için çok çiğnememem çok gülmemem lazım çok ağrıyor sonra. Ben ve gülmemek o da mümkün değil. Hala dün akşamki gülücüklerin bedelini ödüyorum sağ tarafım kulağıma kadar ağrıyor :)

    18 Şubat 2013 Pazartesi

    bla bla bla

    Bir haftayı geçti tüm boş vaktimde hesap kitap yapıyorum.
    Sağolsun Supermario'nun armut piş ağzıma düş hayat felsefesi :)

    Önce tatil için bütçe çıkardım baktım istediğim yerler 6,5'u geçiyordu ona o parayı  verene kadar zaten arabayı değiştirmeyi düşünüyorduk biraz daha fazla çekelim daha üst model olsun diye düşünmeye başladım.  Faiz oranlarını incelerken kredi yapılandırmanın tam bizim ödediğimiz konut kredisine uygun oldugunu görüp faiz yapılandırmasıyla ilgili tüm bankalarla görüşüp konut kredisinde yapılandırmaya geçtim. Bankada memurlara sorduğum sorulara 7 kişiyi arayarak cevap verememesi bir kez daha kıl müşteri sınıfına soktu beni  biliyorum ama yapacak bir şey yok her detayı bilmem lazım. Neticede 5yıl daha kredimiz var ve hangi yapılandırma benim bütçeme en karlı olduğunu bilmem lazım. Sonunda ödeyecediğimiz rakam düşünce  arabadan vazgeçip daha fazla bireysel kredi çekelim evin kalan kredisini hızlıca kapatalım planları mantıklı gelmeye başladı. Supermario'ya 4-5 sayfa brif hazıladım resmen sunuma çıkar gibi böyle olursa böyle, ben işten çıkarsam böyle, ikimiz ödersek böyle, tatile gidersek böyle olur diye bütçe hazırladım.

    Biraz dişimizi sıkıp bu yıl tatile gitmezsek evimizin kalan kredisini çok rahat kapatıyoruz'u anlatmaya çalışsamda o tatili daha çok istedi. Ben hep böyleydim hep kenara atalım biriktirelim modundayım.  Evlenirken de düğün yapmayalım oraya harcıyacağımız parayla ev alalım peşinatımız olsun diye düşünmüştüm iyi ki de öyle yapmışız. Yine düğünümüz olmuştu ama farklı bir konseptde.Tatilde casino'da para kazandıgımızda 3 kuruş bile olsa bugünlük tamam yeter oyanadık zevkimizi aldık kalanları yarın oynarız diye kenara sayarak ayırdığım çoktur. Supermario dalga geçer benimle bu huyum yüzünden ama hakkımıda teslim eder bizi çekip çeviriyorsun diye. Yetinmeyi bildiğim için sanırım Allah kat kat fazlasını verdi 5yıllık evlilik dönemimize baktığımda hep bir önceki yıldan çok daha iyi şartlara sahip olduğumuzu görüyorum...  Zaten fazlasında hiç gözüm olmadı gördüklerimizden geri koymasın derim dua ederken hep.

    Şuan istediğim bir ev var kredimizi 1,5yılda kapatıp o evi almak istiyorum. Önce ben inandım her zamanki gibi şimdi Supermario'ya zerk ediyorum zehiri:) herşeyin hayırlısı önce tabii.
    Tatil için fiyatta küçülmeye giderek 6,5'luk değil ama yarısı kadar başka bir yere gitmeye karar verdik ve cumartesi günü gidip aldık ets'den. Fazla açılmadan hem de istediklerimizi yaparak dengeli gitmek ne supermario'yu ne beni üzecek.

    15 Şubat 2013 Cuma

    Değişik

    Yaklaşık 3 haftadır aksatmadan yaptığımız cuma akşam Orçn'lara gidip gece 03'te eve girip, ardından cumartesi akşam aynı grubu bizim evde ağırlayıp, pazar sabah aynı grupla yıldaşlara gitmemiz rutininden çıkan başka bir aktivite yapıcaz bu akşam. 72 saatte 23 saat görüşür mü bir insan topluluğu. Aynı apartmanda yaşayıp elektriği suyu doğal gazı ortak ödiyelim diyoruz artık.

    Bu hafta döngüyü kırıp erkenden başka bir plan yaptık, akşam Bebi ve Supermario baba&oğul basket macına gidecek. Ben de kolumu dahil kıpırdatmadan televizyonda daha önce kaçırdığım Yalan Dünya'yı izlemeyi o bitince İz tv'ye zıplamayı hepsinin yanında bol çikolata yemeyi planlıyorum.

    Bir yanım çamaşır da atarsın makinaya diyor, diğer yanım hayır canım ne münasebet o 2-3 saat sana ait git tadını çıkart diye bıdır bıdır söyleniyor.

    Artık keyfim ne isterse belki 3saat boyunca duşa girer çıkmam, kendime ait koskocaaaman 3 saat neler neler yapılır. uuuu.

    12 Şubat 2013 Salı

    İlk Tokat

    Dün akşam dışarı çıktık. Biraz alışveriş, biraz gezmek, biraz yemek derken oradan oraya koşup enerjisi taşan bebi her denk geldiği insanın bacaklarına yapıştı, önüne çıkan çocuklarla oynamak için etrafından ayrılmadı. Zaten Avm'de gezerken elini tutmuyoruz pusetinde değilse kendi kafasına göre önümüzde geziyor biz de tehlikeli bir an olmadıkça yanına gitmiyoruz.
     
    3-4 yaşlarında bir çocuğun etrafında dolanıp duruyor. Çocuk buna pas vermedikçe elindeki oyuncağını ona uzatıyor ekmek götürüyor kendisiyle oynasın diye. I ıh çocuktan hala tık yok. Paylaşımcıdır zaten baktı çocuk oynamıyor ailesine şirinlik yapıp yine gitti çocuğun yanına. Çocuk bebi'ye Allah ne verdiyse çat diye bir tokat attı. Alt dudağı titremeye başladı ne olduğunu şaşırdı saniyeler içinde döküldü göz yaşları.

    Ben koşup kucağıma aldım öptüm yanağını, o sırada istem dışı gülüyorum birşey olmadı diyerek, tokat atan çocuğun babası oğlunu kenara çekip sert bir dille uyarmaya başladı o çocukta korktu ağlamaya başladı. Kucağımda bebi onların yanına gidip kızmayın o da çocuk ne yapsın anlamıyor ki dedim. Bebi kucağımdayken tüm olayı uzaktan izleyen Supermario yanına gittik. Gözleri kan çanağı olmuş, çok uyuz olmuş vuran çocuğa sinirinden gelmemiş. Bebiyi kaptığı gibi hızlı hızlı uzaklaştı. Anlamayacak yaşta değil yapmaması gerektiğini bilecek büyüklükte Bebi kadar olsa zaten  anlamaz deyip önemsemezdim diyip durdu.


    Evhamlı büyütmemeye çalışıyoruz, her düştüğünde kaldırmamaya, bir yere tırmanıyorsa yardımsız halletmesine, kendine zarar vermedikten sonra bizden medet ummasın diyoruz.
    Yediği tokat değil mevzu, düşe kalka, kavga ede dayak yiye yiye büyüyecek belki ama kendini koruyabilecek büyüklükte olsa başka türlü bakardık. Belkide bakmazdık yine kalbimizde aynı hissiyatla dolardı. Onun canı yandığında aynı anda acırdı kalbimiz belki.

    Sonra annemi düşündüm 30 yaşına giricem hala terliğini giy yalınayak basma yere üşütürsün diye elinde terlikle etrafımda dolaşması geldi aklıma..

     Cidden yaşanmadan anlaşılmayacak bir şey anne baba olmak onu anladım..

    6 Şubat 2013 Çarşamba

    Ördek Ailesi

    Bebi unutmayayım diye yazmak istediklerim var, uzuuun bir yazı çok da yazmaya alışık olmadıklarımdan ama unutmamam lazım senin ilklerin 5yıldır tuttuğum bu günlüğümün en özel anları. Aklıma geldikçe ekleyeceğim.
    Evde ördek ailesi gibiyiz sen önde, arkanda Supermario onun arkasında ben ya araba sürüyoruz ya asker yürüyüşü sol sağ yapıyoruz. En sevdiğin oyunlardan.

      "Benim oğlum güzel oğlum beni al kollarına," bu benim sana bebekliğinden beri söylediğim ninni. Duyar duymaz mayışıyorsun.

    Kendince öptüğünü sandığın dudaklarını yanaklarımıza değdirme eylemin için defalarca "bak şuram uf oldu öp hadi" diyebilirim. Nasıl masumsun annecim, merhametli kalbin en büyük hazinen olsun ömrün boyunca.

    Akşam klasiğimiz haline gelen "Bebi hadi yat da yiyeyim seni" dediğimde kollarını başının iki yanına yukarı doğru kaldırıp bekleme haline bayılıyorum.

    Anneannen Islık çalmayı öğretmiş. Ses çıkmıyor ama üflüyorsun bir de herkes bakıyor mu sana diye gözlerinle etrafı kesişin yok mu.

    Çoraplarını çıkarıp yalın ayak taşa basıp çıkan sese çok gülüyorsun.

    Ellerin ceplerinde bir yürüyüşün var ki önden giden göbeğini ısırmamak için zor tutuyorum kendimi.

    Dün akşam eve gider gitmez beni gördüğüne hiç sevinmeyerek keyfine bakmaya devam ederken anneannene karşı beni tercih edip yanıma gelip oynaman gözlerimi yaşarttı sarı kafa.

    "Bebi ayakların kokuşmuş uf kokorca gibisin" değince ellerini burnuna götürüp gülmeye başlıyorsun.

    Tv'da bir bebek çocuk sesi duyma hemen aiiiiyy moduna girip neşen tavan yapıyor.

    Yemek masası hazırlanınca mama sandalyeni ayaklarından masaya doğru sürükleyip içine konmak için paçamızda dolaşıyorsun.

     Anneannen bunu geçen ay da yaptığını söylüyor ben dün rastladım. Dün akşam dışarı çıkarken üzerine giydirdiğim montu değiştirmek istedim o sırada sen gitmeyeceğimizi düşünüp montu elimden çekip kolunu sokmaya başladın ben üzerinden çıkarmaya çalıştıkça feryat figan ağladın. Sonra diğer montu giyip kapıya gidince kesildi sesin gideceğimizi farkettin. Bu gezentiliğin kime çekti bilmiyorum maymuşum :)
    İlgi delisisin annecim. Aferim diyeceğimiz ya da yeni öğrendiğin bir numaran varsa herkese gösterip alkış almak için çıldırıyorsun.
    Hani gözün? nerede burnun? nerede ağzın? diline bakayım diye ardı ardına sorularıma doğru yanıt verince seni alkışladığımda Supermario'nun o sırada başka şeyle ilgilenmesinden dolayı olayın dışında kalınca onun yanına gidip aynı seride aynı numaraları onada yapıp ellerinle alkış yapıyorsun. O alkışlamayınca elinle koluna vurup alkış işareti yapıp hala daha alkışlamazsa ağlamaya başlıyorsun. hahaha benim canım oğlum. Bunu keşfettiğimizden beri seni ağlatıp gülüyoruz çok fenayız değil mi? Ama çok komiksin bebi.

    Banyodan çıkmak bilmiyorsun. Banyo bitti hadi giyinmeye diye seni duştan çıkarmaya geldiğimde duşa kabini yüzüme kapatışın tam komedi.

    Her alt değiştirmemiz bir zulüm hıçkırarak ağlıyorsun.

    Telefonumun ekranına parmaklarınla dokunup ileri geri kaydırıp oyunlara giriyorsun. Telefonda bir uygulama var çıkardığın sesin aynısını çıkaran kendi kendine keşfettin aynı sesin geri döndüğünü ,onu açıp kendi sesini dinlemek en sevdiklerinden.

    Supermario ile sana baktıkça gözlerimiz doluyor, nasıl büyük deli bir aşksın.


    sen başıma gelen en güzel şeysin annecim.

    28 Ocak 2013 Pazartesi

    Haftasonu

    Günler ışık hızıyla geçiyor. Zaten kış mümkün olan tüm hızıyla bitsin. Bahar'ın gelmesini dört gözle bekliyorum.  Perşembe dışarıdaydık arkadaşlarla eve 01,30 gibi döndük ertesi gün Orcolar davet ettik aynı grup olarak onlara gittik makara gırgır 03,30'da eve geldik ertesi gün bana iş yoktu ama Supermario bayağı zorlandı ctesi işe giderken. Cumartesi akşamı da Kfy davet etti balık yemeğe onlardaydık rakı balık yaptık. Pazar günü de Ed'ler çağırmıştı ama ı ıh dedim pertim çıktı evde dinlenelim. Gitmedik. Hava çok soğuktu zaten.

    Gündüz 12:30-13 gibi Bebi'nin uyku saati onu uyuttum 2,5 saat uyudu sağolsun biz de o sırada battaniyeyi çekip kuruyemişlerimizi alıp buz gibi biralarımızla ayaklarımızın altında da sıcak su torbası iz tv'de Gayrimüslüm mezarlıkları, İpekyol Treni, Reşikeş Yolları'nı izledik.
    Sonra kurabiye yaptık birlikte mis gibi koktu ev.
    İçinde çok çikolata olduğu için Bebi'ye vermedim. Henüz tatlının T'sini bilmiyor sarı kafa. En fazla bal ve pekmez.

    Böyle sakin ama bir arada hiç prüzsüz geçen günleri çok seviyorum. Yaptığım en lüks aktiviteye bedel birlikte patates kızartıp makarna yapıp yemek.

    Sonra Bebi uyandı yanımıza geldi aiyyyyy sesini duyunca zıpladık üzerine özlemişiz .

    Uyanınca bebi, sıra onunla vakit geçirmeye geldi evin içinde önde bebi arkasında Supermario onun arkasında ben araba sürme oyununu oynadık. Biraz futbol biraz küpler biraz puzzle derken uyku vakti geldi. Uyku sırası Supermario'daydı ben yayıldım tv izledim o sırada şansına gene 5dakikada uyudu bebi de hep benim sıramda zorlanıyorsun bebi aşkolsun dedim duyan kim pireler uçuyor totosunda.

    7 Ocak 2013 Pazartesi

    kar

    Harika bir kar yağıyor şuan dışarıda. Yılın ikinci karı. İlki 20 Aralık 2012'de yağmıştı.
    Nedense önemsenmeyen satır araları hoşuma gidiyor sonra okurken.
    Mesela ekmek kaç paraymış o yıl? hangi hükümet varmış? hava kaçta kararıyormuş?
    ekmek 1TL, Akp ve hava 16:30'da kararıyor :)