18 Ekim 2011 Salı

yoruluyorum sanki

Bu gün mızmızlanmak istiyorum biraz
Bebi'yi göremediğimden yakınmak istiyorum. İş kadını, ev kadını, supermario'nun karısı, bebi'nin annesi, sosyal yaşantının bir parçası olmanın hepsinin bir arada ne kadar zorlaştığından yakınmak istiyorum.

Servisten iner inmez koşturarak önce bebi'yi babaanne'den alıp üstünü giydirip eve geçip üstünü çıkarıp kendi kıyafetlerimi salonun en müsait yerine bırakıp, ne kadar görsem kardır mantığıyla kucagımda bebi onu koklaya koklaya mutfağa gidip mamasının suyunu hazırlamaya başlarken, Supermario'ya etrafı toplamasını tembihlerken, onu mamasını yedirmek üzere Baba Marjo'ya verip mutfağa yemek işine girişirken saatin hızla geçtiğini gördükçe, Bebi'nin gözlerini ovuşturduğunu gördükçe, beynimde saniyeler içinde gözümde beliren fotoğrafda onu hızlıca sallayıp uyanmasını istemem bencillik mi.

Ben yemeği hazırlamışken, bebi uyku &uykusuzluk ikileminde çoktan huysuzlaşmaya başlamışken, saat çoktan geçmişken, uyumayan ağlak bebi'yi en azından ten teması olsun kokusunu alabileyim diye kucağıma almışken,

artık sabah 6'dan beri ayakta olan bünyemin yorulduğumu hissetmişken, Supermario'nun sen benimle ilgilenmiyorsun hiç nida'larını duymamla bunun bir rüya olduğunu zannetmişken,

koltukda uyuya kalmışken, yatağa dişlerimi bile fırçalamadan geçmişken, gece üçbinyüzelli kere uyanmışken, artık kalkmaktan yorulmuş yatağın ayak ucuna kıvrılmış üşüdüğüm için uyandığımda sabah ezanını duymuşken ,

yeni bir gün başladığını aynı sirkülasyonu çamaşır, temizlik, bulaşık, ütü vs gibi ek katkılarla geçeceği gerçeğini hatırlarken biranda unutup bebi'yi göremediğime ağladım akşam. Sabah kocaman şiş gözlerle işe gelmemin kamufle etmek için dinlendirici gözlüğümü takmamın sebebi bu.

Çok özlüyorum onu.