31 Mart 2011 Perşembe

Sen gelince

Dün akşam babam geldi aklıma.
Kendime onu düşünmek için müsade edince özlem yerini gözyaşlarına bırakıyor.
Anneannem için de sık sık yaşıyorum bunu.

Gerilere atıyorum, bastırıyorum. Kendimce güçlüyüm bu duyguyla baş edebiliyorum diyorum, külliyen yalan.

Yolda yürürken hiç benzemeyen birini ona benzettim gene adamın elindeki poşetleri görünce.

 Bahar akşamları sokakta oynarken eve gelmesini iple çeker kız, ellerinde poşetler eve gelir baba. Ev mis yemek kokusu anne sofrayı hazırlar, baba kızıyla özlem giderir. Hep birlikte Masa da ailece yemeklerini yerler. Ayrı gayrı olmaz kimse tabağını alıp masa dışında yemek yiyemez. Kız her akşam bir dünya istekde bulunur, baba hep öncelik sırasını kendi ihtiyaçlarından ziyade kız'ın aslında "alınmasa da olur" olan isteklerine verir. Öyle güven veren öyle sırtın yere gelmez bir hali vardır ki. Kız hiçbirşeyden korkmaz. Babası onu hep korur, bulur buluşturur, otoretesini, sevgisini, hep en yüksek doz'da gösterir.

Hep aynı kareler gözümün önüne geliyor. Özel olurdu o zaman bazı yemekler, meyveler, tatlılar aile bir araya toplanmadan yenmezdi..  Öyle özledim ki.. Çekirdek ailemizi.. Bayramlar da anneanne'me gitmemizi, sohbetlerimizi, küçücük aklımla kafa tutuşumu.. Ne kadar kısa sürdü film 13yıl.. Benim yaşlar süzüldükçe Supermario daha sıkı tuttu ellerimi ama hiç etki etmedi. Dindirmedi o duygu yoğunluğumu.

Sonra dediki bebi'ye dokunup; nasıl bir duygudur ki görmeden merak ettiğim, tanımadan özlediğim, bilmediğim herşey bildiğim hiçbirşeysin. Biz de artık kocaman bir aile oluyoruz sayende, annen içeride yemek hazırlarken ben seni oyalıycam yalnız peşin peşin söyliyim altını değiştirmem :).. Seni hiç yalnız bırakmıycam..

O an koptu film..

Hayatımın üçüncü erkeğine her geçen gün daha çok alışıyorum. Tekmelerini kontrol ediyorum, Maşallahhın var hiç durmuyorsun bambam :) Takdir o ya 9 ay olması boşuna değilmiş. Duygular ruhi hal anca şekil alırmış bu zaman diliminde.

Ah bir de babam görebilseydi seni, ahh..