20 Ağustos 2009 Perşembe

Sessiz bir akşam..

Artık supermario'mun çalışma saatleri pek bir uzadı. 1haftadır 22’den önce eve giremiyor. Benimde canım ne yemek istiyor ne iş yapmak. Tv karşısına geçip zaping yapıyorum, O kanal senin bu kanal benim.


Dün akşam yemeğimi yedikten sonra Kanaltürk’de The Deep End of the Ocean
( Okyanus Kadar Derin ) filmine kaptırdım kendimi. Başrolünü Michelle Pfeiffer’ın oynadıgı dramatik bir filmdi. Aslında dramatik filmleri sevmem sırf buyüzden Türk sinemasının mihenk taşlarından olmaya aday Babam ve Oğlum filmini izlemedim. Stres hüzün hayatın zaten içinde birde üzerine para yada zaman harcayarak başka sıkıntılara üzülmenin manası yok diye düşünüyorum:) Ama Yırtık Rahibe filminin en tatlı zenci oyuncusu Whoopi Goldberg’i görünce izlemeye karar verdim.

Kısaca filmin özeti; Mutlu bir ailenin 3yasındaki çocuğu olan Ben bir gün ortadan kaybolur ve tam 9 yıl sonra bulunur.. 12yasında herseyden haberdar ve kendine özgüveni tam bir çocuk olarak yetiştirilmiştir. Gerçek ailesine ısınamaz ve aile içi çatışmalara yol açar.

Annenin çaresizliği düzenlerinin bozuluşu filan çok etkiledi ve şıpırşıpır döküldü yaşlar. Sonu güzel bitsede neden dramatik filmleri sevmediğimi birkez daha anlamış oldum ,çünkü dayanamıyor ağlıyorum :)


İZLEMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜM FİLM..


Vizyondaki filmlerden ağlayacağımı bile bile izlemek istediğim film My Sister’s Keper (Kız Kardeşimin Hikayesi). Camreron Diaz ve Alec Baldwin başrollerini paylaştığı film fazlasıyla hüzünlü konusu itibariyle.


Lösemiye yakalanan küçük kızlarına ilik bulabilmek adına dünyaya getirdikleri yeni bebekleri bir çok ameliyat geçiriyor. 11 Yaşına geldiğinde avukat tutup, ailesine dava açarak,yasalardan kendi vücudu ile ilgili kararların ailesinden alınmasını istiyor.