27 Nisan 2010 Salı

Likya Turu 2.Bölüm

Cumartesi günü sabahında otelde uyandıgımızda aydınlık güzel bir hava bembeyaz çarşaflar içeri dolan güneş gözlerimizi kamaştırdı. İyiki dedik gelmişiz. Kahvaltımızı yapıp 12 Adalar Tekne turu için erken saatte Çalış Merkeze doğru yola çıktık otobüslerle. Likya 3 ve biz Likya 5 Arabaları aynı Yat'a geçtik. Speedy kişiliğim sayesinde yatın en güzel bölümüne havlularımızı attım.  Yanımızdaki 2 bayan bir adam  4'lü genç grup vardı. Öyle hoş sohbetdiler ki. Supermario grubun espri makinası oldu  hoplata hoplata güldürdü herkezi:D
Hatta bayanlardan birinin kardeşinin baldızı supermarionun işyerinde kimya mühendisiymiş akraba çıkıcaktık:P
Benim yerinde durmak bilmez anlarımdan kocim yorulsada o da bana uyum sağladı, bir zaman sonra baktık ki herkes bize uyum sağlamış:P Tekne'de makara gırgır gidiyoruz ön tarafda arka tarafda bizi izliyor :p
benim çektiğim mizansenli pozlar öyle tuttu ki herkes elinde makina onları çekmem için bekliyor:D
Çok iyi çektiğimden falan değil açısına vs bakarak çekmiyorum ama güldürüp çekiyorum yada kollarını nereye koycaklarını vs komutlar verip zıplatıyorum pek keyiflydi :)))) 
12 adaların 12'sine de gitmedik kimisinin panaromik olarak geçtik kimisine yanaştık.
Yassı ada, akvaryum koyu, zeytin adası, kızıl ada, simavinin adası  şimdi aklıma gelenler:)
Ben Yassı ada'da ve kızıl ada'da denize girdim. Kızıl adayı sevmedim gereksizdi su'yu da denizide güzel değildi. İstanbul'da öyle deniz bulsak basımıza koyarız ama diğer koylar öyle güzeldi ki orası çirkin kaldı:)
Yassı ada'nın denizi çok güzeldi fotograf makinamızın şarjı bitmeseydi daha cok cekerdik ama sınırlı sayıda 20-25 resim çekilebildik.
Supermario su kurbagası gibi sudan çıkmadı her koy'da girdi. Tekne hareket halindeyken serin oluyordu dağlar etrafı ceviriyor diye hatta ben zaman zaman üzerime kıyafetlerimi giyip çıkardım 10 'ar dakika arayla:)
Akşam yemeklermizi otelde aldıktan sonra  Minibüs'e atlayıp Fethiye'deki  paspatur denen yere gittik. Alışveriş hediyelik esya almak ve Balık yemek için hoş bir yer. Bolca turist vardı gene. Fethiye'nin genelinde zaten Türkçe yazı bulmak zor emlakçılardan sıradan bir tavukçu'ya kadar heryer ingilizce almanca yazılarla dolu. Yerleşik Halk arasında bolca Turist varmış. El ele hiç bilmediğimiz sokaklarda dolaşmak zevkliydi. Likya 3'den kızlarda yolu bilmiyormuş bizde bilmiyoruz ama hislerimize güvenip :D onlarada gösterdik ön'de biz arkada onlar gittik.
Genel olarak Fethiye'yi yapısı itibariyle beğenmesemde, her evin otelin çatısında güneşden faydalanmak için kurulu sistemler aşırı çirkin duruyor. Tıpkı Bodrum-Gümbet, Antalya-Alanya, Ayvalık-Sarımsaklı gibi iç içe binaların otel diye satıldığı, evlerin bakımsız halleri ve tarihi yerlerin korunmaması başı boş halde tellerle cevrilmiş oluşuyla sevmediğim tatil yerlerinden biri oldu. Ama doğası, denizi, insanların cana yakınlığı, tarihi yerleri hoşuma giden şeyler.
Yarım elma gönül alma şeklinde hediye magnetlerden alıp dolaşıp 12olmadan otele döndük. Güzel bir gün geçirdik özellikle tekne turu süperdi. Kesinlikle birdaha gitsem birdaha katılırım. Yorgunluk hat safhada olunca otelde direk uyku moduna geçtik.