28 Nisan 2010 Çarşamba

Likya Turu Son Günümüz

4. ve son günümüzde artık hem turdaki herkesle oldukça yakın olmuştuk giderken endişeler oluyor acaba nasıl bir ortam diye ama kesinlikle yanımızda keşke birileri daha olsaydı tanıdık diye düşünülmüyor herkes öyle yakın davranıyor ki birde her insanda farklı hikaye can kulagıyla dinleniyor.
Bu fotografın cekildiği yer Dalyan kanalı, Göceğin içinden geçip Dalyan'dan kalkan teknelerle İztuzu Plajına doğru 45 dakika süren bir yola çıktık.
Hep filmlerde görürdüm böyle yeşili, buralarda sanki gökyüzü daha mavi yeşil daha yeşil gibi. Öyle huzur verici ki. Özellikle Dalyan kafa dinleyip bu manzaraya heran şahit olmak için minik ama süper bir yer.

Teknede müzikle birlikte eğlenerek devam ettik, bol fotograf çekildik. Artık bende öyle bir mod oluştu ki direk makinayla birbirini çeken çiftleri görünce ben sizi çekiyim siz bizi çekin diye şirinlikle aralarına giriyordum:D Manzaraya hala baktıkca böyle bir yerin gerçekten varoldugunu bu denli geç keşfettiğimiz için hem kızıyor hemde neyseki gidebildik diye seviniyorum.
Tekne'de ön kısımlarda artık akraba olmuştuk iç içe dolaşırken:D
Dalyan Kanalında ilerlerken sağdaki dağların yamaçlarında Kaya Mezarlarını görmek müthişti. Ortadaki büyükçe olan varlıklı insanların mezarlarıymış dağlaı önce düzleyip sonra yıllarca ugrasıp ölümlerine hazırlanıyormuş. Gene en sağdaki tek gözlü minik mezar ise istila yada bir felaketten ötürü tamamlanamamış bir kaya mezar oldugu zannediliyormuş.

Hiç bir ok yada işaret olmaksızın kaptanlar okadar sazlık arasında, dağların yamacında kalmış İztuzu Plajını gözleri kapalı buluyorlardı. Artık müziğin sesi kısıldı motorlar bile çalışırken çıkardıkları sesleri kapadılar, Hepimiz bir nevi çıt oyunu oynamaya başladık çünkü Caretta Caretta'lara yaklaşıyorduk. Türkiye'de iki adet varmış. İsimleri Ali Osman ve Ayşe imiş.
Rehberimiz şanslıysak görürüz dedi. Şanslıydık ve misina ucuna sarılmış yengeçlerle beslenırken görebildik. Kocamanlardı. Saniyelik görünüp kafalarını içeri soktukları için dışardayken yakalayamadım resmini. Mavi yengeçlerden yemek isteyenler 6TL karşılığı teknelerde siparişini verip dönerken almak üzere sabırsızlıkla bekledik. Hem gördüğümüz için aa çığlıkları atamamak hemde onlar kaçmasın diye sesimizi çıkarmadan birbirimizi dürterek gösterme halimiz süperdi:D
45 Dakikalık keyifli bir yolculugun ardından İztuzu Plajına Caretta Caretta'ların yumurtalarını bıraktıgı yere geldik. Onlara zarar gelmesin diye plajda şezlong ve ışıklandırma yok, onlara ayrılmış alan dahil heryer gene bu şekilde. İztuzu'nun bir diğer özelliği sağ tarafı göl sol tarafı deniz oluşu bir birleşme söz konusu. Resimde de belli oluyor zaten. Supermario burda da denize girdi, ben artık dönüş yolundayız duş imkanı yok tuzlar yakmasın diye girmedim bacaklarımı soktum. Denizin yapısı Şile'dekinin aynısı git git dizlerinde kumu'da incecik.
Ful turist vardı bizim kafile dışında. Hepsi sere serpe yatmış güneşleniyorlardı. İngiliz Rus Ukraynalı Fransız bizim seçebildiklerimizdi. Hepsine gülücükler attık Türk misafirperverliğini gösünler diye:D
Dönüş yolunda Yengeçlerimiz pişmiş ve agzımıza layık olmuşlardı:P Yalnız kırmak için bacaklarını ingiliz anahtarı verdi küçük kaptan tam Türk usulü yedik:D Supermario yengecini yemiş kalanları göldeki balıklar için atarken ben daha kırma aşamasındaydım:)
Dönüş yolunda arkamızdaki bu yerde mola verdik resim çekilmek için ama adını hatırlamıyorum koyun:)
Arkamız uçurum,  gene birilerine verdik makinayı ceksinler diye millet hep bir agızdan bagırıyor düşüceksiniz dikkat edin diye:D supermario karım kollarımda pozu vermezsem tatile tatil demem diye son bir güldürdü bende gülerken bir baktım kollarındayım meger ciddiymiş :D
Dönüş yolunda Ortaca'da Çöp şişlerimizi miğdeye indirirkken gene türlü şebekliklerle bitirdik. ayranın köpüğüyle poz veren supermario şişleri ortacagdan kalmış şekilde harala gürele miğdeye indiren ben keyifli bir yemekti. Et yemeği özlemişiz hep balık balık yiyeyiye tatil boyunca;D

Çok çok çok keyifli geçti iyiki gitmişiz, 19 mayıs içinde düşünüyordum ama supermario buna bile işyerine dayım öldü diyerek gitmedi, halbuki dayısı bile yok ki ölsün:D İstanbula gece 02,30'da indik eve girdik ettik derken saat 3,30 oldu sabah sürünerek kalktık:) Gene olsa gene giderim hiç düşünmeden yorgunluga ragmen:)