2 Ekim 2009 Cuma

Çanakkale Şehitlik

Girer girmez bizi karşılayan fotograf herşeyi anlatıyor. Daha ilk dakikada tüyleri diken diken oluyor insanın.
Okadar çok bakıcak yer dokunulacak tarih var ki, nereden başlasak bilemiyoruz. Her baktıgımız tepede siperde ağzımı açık kalıyor biz bu şartlarda yürürken düştük düşücez diye tedirgin oluyoruz onlar nasıl da canlarını siper etmişler.
Atatürk'ün gözlem yeri, inanılır gibi değil koskocaman bir alanda zor şartlar altında heryerden taaruza açık bir bölgede, akıl, zeka, liderlik, kahramanlık, bir sürü vasıfla kazandırdığı bir zafer.
Şehitliğin içinde gezerken  yurtdışından gelen yabancı otobüslerde vardı. Bizde girdik onların şehitliğine ve yaşları en fazla 14-15 olan 60-70 kişilik gruplar halinde cocuklar binlerce km kendi tarihlerini görmek için gelmişler. Ve çoğu ağlıyordu. İmkanları Tr şartlarına göre belki daha iyi, bizde bırakın ülkeler arası gezintiyi semtler arası Topkapı Sarayını bile görmeyen cok cocuk olduğuna eminim. Aklıma Okul aile birliği geldi, toplanan paralarla imkanı olmayan cocukları butarz aktivitelerde desteklemeliler diye düşündüm. Çünkü herkesin tarihinden daha şanlı bir tarihe sahip olduğumuz halde, tarihini bilmeyen günü yaşayıp gerisine karışmayan bir gençlik oluşuyor. Ezbere dayalı bir eğitim sisteminden başkası beklenemez zaten.
Atmosfer insanı öyle büyülüyor ki, ver eline bir silah çarpış deseler gözü kapalı gider insan okadar tüyleri diken diken oluyor. Kahraman askerlerimizin taktıkları şapkalardan yapılmış ve şehitlik içinde birçok yerde hatıra olması için cok cüzi  ücret karşılığı satılıyor.
canım aşkım kafasından hiç çıkarmadı :D
Siperlerde aku
Atatürk'ün saatinin parçalandığı yer
Anzac Koyu